Mikrodalga ile Isıtılan Su

Başlığı “Mikrodalga ile Isıtılan Su” ya da “Mikrodalgada Isıtılan Su – Bakın Bitkilere Ne Yapıyor” olan bir e-posta ve ekindeki fotoğraflarla mikrodalga fırınında ısıtılmış su ile sulanan bitkilerin zaman içinde öldükleri iddia ediliyor.

İnternette dolanan farklı formatları olan bir e-posta bu. İngilizce ve Türkçe versiyonları mevcut. Genelde beraberinde çeşitli çiçek resimleri ile birlikte gönderiliyor.

İçerik

MİKRODALGADA ISITILAN SU- BAKIN BİTKİLERE NELER YAPIYOR!Resimler 2006 daki bir bilim fuarından alınmıştır.

Filtrenmiş su ikiye bölündü,yarısı soba üzerinde kaynama noktasına kadar ısıtıldı,diğer yarısı mikro dalga fırında kaynama noktasına dek ısıtıldı.

Su soğutulduktan sonra tamamen aynı iki bitki bu ayrı sularla sulandı,amaç normal kaynan suyla beslenen bitki ile mikrodalgada ısıtılan suyla beslenen bitkinin büyümesi arasında fark olup olmayacağını görmekti.

Suyun enerjisinin veya yapısının mikrodalga tarafından değiştirebileceği düşünülüyordu.

Ve sonuçlar şaşırtıcı oldu!.

çiçeklerin deneyin 1., 3., 5. ve 9. günündeki halleri

Doğruluk

Mikrodalga enerjisinin suyun moleküler yapısını bozduğu ve bitkilere zarar verdiği: Yalan

Yorum

Bu e-posta ilk önce çoğu hurafe gibi yurtdışı web sitelerinde dolaşmaya başlamış, daha sonra Türkçe versiyonları da ortaya çıkmış.

Sorgulayan bakış açımızla ilk önce metne, sonra da resimlere bakalım ve hurafe belirtileri arayalım:

E-posta’da resimlerin “2006’daki bir bilim fuarından” alındığı söyleniyor. Hangi bilim fuarı? Belli değil. Resimlere bakınca fotoğrafların da deney ile ilgili yazıların da oldukça amatör olduğu görülebilir. Üstelik resimlerin üzerine düşülen notlar da ortaokul çocuğu yazısını andırıyor biraz. Bunun dışında metinde böyle bir etki var ise bile bu etkinin neden olduğuna ilişkin hiçbir açıklama verilmemiş. “Biz çiçekleri suladık, saksının birindeki çiçekleri öldü, mikrodalga kötüdür.” olara özetlenebilecek, bilimsel bakış açısından son derece uzak bir çalışma kısaca.

Bu gözle bakacak olursanız gönderilen bilginin herhangi bir bilim fuarının gerektirdiği ciddiyet, detay ve bilimsel destekten uzak olduğu görülebilir. İlaveten, eğer herhangi bir fuarda bu deney gerçekten de bilimsel ciddiyetle ve kontrollü yapılmış olsa idi sizce sadece internette e-posta olarak dolanmakla kalır mıydı?

Bu e-postayı yabancı web sitelerinde araştırınca ilk tespitlerimizin doğruluğunu göreceksiniz.

Hikayenin Aslı Ne?

Bu e-posta ve içeriğindeki resimler aslında Knoxville, Texas’ta yaşayan Marshall Dudley adlı bir kişi tarafından internet’te yayınlanmış. Sayfanın yapılma nedeni ise anlatılan deney ve sonucun Mr. Dudley’in ortaokula giden torunu Arielle’in fen bilgisi projesi olması. Yani bizim e-postalarımızda gezen “2006 yılındaki bilim fuarı” çalışması aslında Texaslı bir dedenin torununun ortaokulda yaptığı fen bilgisi deneyinden ibaret.

Dedesinin küçük Arielle’nin deneyini anlattığı sayfanın aslına http://www.execonn.com/sf/ adresinden ulaşabilirsiniz.[1]

Hiç ektiğiniz çiçek öldü mü? Küçük Arielle’nin de diktiği çiçeklerden biri ölmüş.

Çiçeğin ölüm nedeni ekilirken zedelenmiş olması, saksısının içindeki toprağın farklı olması, saksının altındaki deliklerin farklı boyda veya yerde olması, çiçeklerin farklı yerde durması, farklı miktarda güneş almaları, sulama miktarı, verilen suyun ısısının farklı olması (ki ısınmış su ile sulandığına göre oldukça olası), veya hepsi bir kenara çiçeklerden birinin tesadüfen hastalanmış olması olabilir. Ama görülen o ki bütün bu değişkenler göz ardı edilmiş. Ölen çiçek tesadüfen mikrodalgada ısıtılan su ile sulanan çiçek olunca dede ve torun vardıkları bu sonucu herhangi bir kontrollü deneye ihtiyaç duymayarak internette yayınlamışlar, mikrodalga fırınlarla ilgili spekülasyon yapmayı seven gruplar da olayı “bilim fuarı sonuçlarına” çevirerek dağıtmaya başlamışlar.

Yapılan deneyin hepimizin çocukken yaptığı pamuk içinde fasülye büyütme deneyinden herhangi bir farkı olmamasına rağmen nasıl oluyor da bu denli sıradan bir deney bu kadar çok inanan bulabiliyor kendine?

İnsanlar, her zaman yeni teknolojilere karşı şüpheyle ve korkarak yaklaşıyorlar, mikrodalga fırınlar konusunda ise inanılmaz şehir efsaneleri oluşmuş durumda. Bu efsanelerin tamamı asılsız olmasına rağmen pek çok kişi mikrodalga fırın kullanmayı ret ediyor, ama tuhaftır ki sigara içmekte bir sakınca görmüyor.

Bu e-posta ortalıkta dolanmaya başladıktan sonra snopes.com web sitesi tarafından bahsedilen e-postadaki verileri çürütmek için aynı deney tekrarlanmış.[2] Bu deneyin sonuçlarına ilişkin örnek bir resim ekte:

Hangi çiçek mikrodalga fırında ısıtılan su ile sulanmış bulabildiniz mi?

Mikrodalga Fırınlar Nasıl Çalışır?

Elektromanyetik dalga türlerinin tayf üzerindeki yaklaşık yerlerini gösterir şema. Mikrodalga fırınlardaki ışınların dalga boyu Görünür Işık ile Radyo Dalgaları arasında. Kaynak:Vikipedi.org

Mikrodalga fırınlar, 2.45 gigahertz (GHz) frekansındaki iyonize edici özelliği olmayan elektromanyetik dalgaların besin maddelerinin içinden geçmesi esasına dayalı olarak çalışırlar. Mikrodalga fırınların oluşturduğu ışınların dalga boyu bildiğimiz radyo dalgaları ile Kızılötesi (Infrared) ışınlar arasındadır. Su, yağ ve diğer besinler mikrodalga ışınların enerjilerini soğurarak ısınır ve pişerler.

Mikrodalga ile pişirme günümüzde bilinen en etkin ve verimli pişirme yöntemidir. Normal ocak ve fırınlarda ısı enerjisinin kaybı nedeniyle enerjiden alınan pişirme verimi %7 civarında iken bu oran mikrodalga fırınlarda %64’e varabiliyor. Yani küresel ısınmayı azaltmak ve enerji tasarrufu açısından herkesin mikrodalga kullanımını artırması gerekiyor. Bir bardak kahve için su ısıttığınızı varsayın, bu suyu ocakta ısıttığınızda önce suyu ısıttığınız yüzeyi, sonra su ısıttığınız çaydanlığı ve en son suyu ısıtıyorken, mikrodalga kullandığınızda 2 dakika gibi kısa bir sürede ihtiyacınız olan suyu ısıtabiliyorsunuz.

Mikrodalga, hızlı ve suyu koruyarak yemekleri pişirdiği için pekçok vitamin ve mineralin de pişme işlemi sırasında daha az kaybolmasını sağlıyor. Örneğin normal yolla pişen ıspanak, içindeki B9 Vitamininin (Folik Asit) %77’sini kaybederken, mikrodalga ile piştiğinde neredeyse hiç kayba uğramıyor. Ancak bu durum B12 vitamini için geçerli değil, mikrodalga B12 vitaminin %30’unu kaybediyor. Ama genel olarak sebzelerde mikrodalga ile pişirilme işleminde ocak üstünde pişirmeye göre daha fazla vitamin kaldığını söylemek mümkün.

Mikrodalga Fırın “Radyasyonu” Nedir?

Mikrodalga fırınların “radyasyon” yaydığı ve insanlara bu nedenle zarar verdiği yanılgısı aslında radyasyon kelimesinin sıklıkla radyoaktivite kelimesi yerine kullanılması hatasından ibaret.

Radyasyon kelimesinin aslı “radiation“, İngilizce’de “dairesel şekilde yayılım” anlamına gelen bir kelime. Mikrodalgalar,diğerelektromanyetik ışınlar gibi yayılım gösteriyorlar; aynen görünür ışık, telsiz ve radyo dalgaları gibi. Radyasyon kelimesi ne yazık ki Türkçe’de sıklıkla “radyoaktivite” kelimesi ile karışıyor.

Radyasyon, yani yayılım gösteren elektromanyetik dalgaların bir kısmı, DNA yapısında mutasyonlara neden oluyor, ki bunlararadyoaktif ışınlar ya da “iyonize edici radyasyon” (ionizing radiation) deniyor. X-ışınlarıUltraviyole ışınları(Morötesi ışınlar) gibi ışınlar yüksek enerji taşıdıkları için iyonize edici, yani DNA zincirlerini bozarak kanser hastalığına yakalanma ihtimalini artıran ışınlar.

Mikrodalga fırınların pişirmede kullandığı dalga boyuna ait elektromanyetik ışınlar ise düşük enerjili ve non-ionizing, yani iyonize edici özelliği olmayan ışınlar. Bu ışınlar radyoaktif ışınlar değil. Görünür ışık, radyo dalgaları, kızılötesi ışınlar (infrared ışınlar) bu gruba giriyorlar. Bu ışınlar kansere zemin hazırlayan DNA bozuklukları ve mutasyonlara neden olmuyorlar, ancak ısı ve/veya ışık etkileri var.

Mikrodalga ışınların kanser yaptığına inanıp kullanmaktan kaçınmamıza rağmen mikroldalga fırınların yaydığı ışınlarla aynı gruba giren ışınları günlük hayatımızda kullanmaktan çekinmiyoruz. Hepimiz evlerimizde radyo dinliyoruz (radyo dalgaları), akkor veya florasan ampullerle aydınlanıyoruz (görünür ışık. Ayrıca hepimizin evinde, en az o evde yaşayan insanların sayısı adar cep telefonu mevcut. Cep telefonlarının kullandığı elektromanyetik dalgalar da bu gruba giriyor. (infrared ışık) gibi cihazları gönül rahatlığıyla kullanıyoruz.

Mikrodalga Fırınların Zararları Nelerdir?

Güvenlik açısından, mikrodalga ile pişirmenin pek çok açıdan diğer yöntemlere göre çok daha avantajlı olduğu söylenebilir. Pişme işlemi bittiğinden kendiliğinden kapandığı için yangın riski düşük. Gaz ocakları ile gelen zehirlenme ve patlama riskleri de yok. Ancak bunlara rağmen mikrodalga fırınlarla da ilgili olarak dikkat edilmesi gereken bazı konular var.

  • Mikrodalga ışınlar yüksek enerjili ısı ürettikleri için, çalışırlarken mutlaka kapakları kapalı tutulmalı. Özellikle gözdeki lens mikrodalga ısısına karşı oldukça hassas, bu nedenle mikrodalga çalışırken kafanızı içinize sokmanız katarakt olmanıza neden veya ciddi yanıklara neden olabilir. ( Ama kafanızı yanan fırının içine sokmanız da benzer sonuçlar doğuracaktır mutlaka!)
  • Sıvılar, mikrodalga ile ısıtıldıklarında çok fazla enerji soğurarak süper-ısınma (super-heating) noktasına ulaşabilirler. Süper ısınma, yüzeyi durgun bir sıvının yüzey altındaki moleküllerinin kaynama noktasından daha yüksek sıcaklıklara varması anlamına gelen fiziksel bir terim. Bu durum bazı mikrodalga kullanım kılavuzlarında “gecikmeli kaynama” olarak anlatılıyor ve tüketiciler uyarılıyor. Süper-ısınmış bir sıvıya, sıvı yüzeyini bozacak herhangi bir müdahalede ( kaşık koymak, şeker atmak vb) bozulan yüzey süper-ısınma durumunun sona ermesine neden olabilir ve sıvı hızla fokurdayarak bardaktan taşabilir.[3]
  • Kapakları sıkıca kapalı tabaklar ve özellikle yumurtalar, ısınan havanın çıkacağı bir delik olmadığından mikrodalga fırınlarda ısıtılırken patlayabilirler. Mikrodalga fırınların gövdeleri bu patlamalara dayanacak yapıda üretiliyor, ancak temizleme kısmının epey sıkıntı yaratacağı kesin.
  • Sivri uçlu metal cisimler, özellikle çatallar, mikrodalga fırınların içinde anten gibi davranarak dalgaları yoğunlaştırabilirler. Bu durum genelde mikrodalga içinde kıvılcım çıkmasına neden olabilir.

Mikrodalga Fırın Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler Neler?

  • Mikrodalga fırınınızı üretim amacı olan yiyecek ısıtmak ya da pişirmek dışında kullanmayın. İçinde canlı hayvan, DVD veya CD veya kurutma amaçlı herhangi bir eşya koymayın.
  • Mikrodalga fırınınızı çalışırken kurcalamayın, kapağı açınca çalışmaya devam eden türde bir fırınınız varsa çalışırken kapağını açmayın, elinizi veya kafanızı sokmayın.
  • Yemek pişirmek veya ısıtmak için seramik, plastik veya metal kaplar kullanmayın. Sadece kağıt, cam ve porselen kaplar ile üzerinde “mikrodalga için güvenlidir” ibaresi bulunan kapları kullanın.
  • Fırın içinde çatal, bıçak veya metal şiş varken fırınınızı çalıştırmayın.
  • Sıvı ısıtırken içine küçük bir çay veya tatlı kaşığı koyun, kaşıklar kıvılcım çıkarmıyorlar ve süper-ısınma nedeniyle olan fokurdamayı engelliyorlar.
  • Fırından çıkan besin maddesini kullanmadan önce mutlaka karıştırın, böylece her yerinin eşit ısınmasını sağlamış olursunuz.
  • Fırından çıkan besinlerin çok bazı yerlerinin çok sıcak olabileceğini unutmayın, kullanmadan önce mutlaka çok sıcak olup olmadığını kontrol edin.

Yaygınlık

Bu hurafenin e-posta formu oldukça yaygın, hemen herkesin posta kutusuna birkaç defa düşmüş bir e-posta. Ancak sevindirici olarak web sitelerinde çok yaygın değil. Bu içeriği yayınlayan siteler genelde kişisel bloglar veya küçük forumlar.

Notlar

  1. http://www.execonn.com/sf/
  2. http://www.snopes.com/science/microwave/plants.asp
  3. http://www.youtube.com/watch?v=yNu8WaKo5No

Kaynaklar

About isil_arican

Yalansavar'ın kurucusu, San Fransisco'da yaşayan bir Tıp Doktoru. Stanford Üniversitesi Çocuk Hastanesi'nde Klinik Bilgi İşlem Direktörü. Bay Area Skeptics Yönetim Kurulu Üyesi. Boş zamanlarında sözde bilimle savaşıyor, Yalansavar'a ve Trepanasyon'a yazıyor, TED çevirileri yapıyor, kedi seviyor, evde bira kaynatıyor, bir de bu aralar The Witcher oynuyor.

6 Yanıt to “Mikrodalga ile Isıtılan Su”

  1. aslında mikrodalga fırın rezonans frekansı denen mucizenin su moleküllerine uygulanmasından ibaret. moleküller titreştikçe yemeğimiz de ısınıyor bu kadar basit. su moleküllerinin yapısını değiştirmek için ise magnetron biraz yetersiz megatron olsa bi nebze

    Beğen

    • Sevgili umut, elektrik-elektronik konularında bilgili olduğun besbelli. Ben elektrik yüksek mühendisiyim. Gine de onlarca yıl evime mikrodalga fırın sokmadım. Çünkü biliyorum ki
      radar dalgaları yani magnetron frekanslarındaki elektromanyetik dalgalar kanser oluşumunu
      tetikliyor.

      Ancak bütün bu tedbirlerime rağmen eninde sonunda gine mesane kanseri oldum. İyi kötü tedavimi yaptırdıktan hemen ertesi günü koştum, “madem öyle, işte böyle” diyerek bir mikrodalga fırın aldım. Çünkü onun pratik gücüne kimse yetişemez kanımca.Yemeğinizi buzdolabına, daha iyisi porsiyonlar şeklinde dondurucuya koyuyorsunuz. Sonra acıkınca bu yemekler 5 dakikada sıcak olarak servise hazır. Artık çağımızda tencerede yemek saklamak hiç uygun değil demek ki.

      Gelelim sıvı gıdaların bu fırında ısıtılmasına. Benim kendi tecrübeme göre suyu ısıtmak için “kettle” denen cihazdan faydalanmalı.Çorbaları bilmem ama fincanda kalıp soğuyan neskafe
      mikrodalgaya girince hiç iyi olmuyor.

      Sevgi ve saygılar sunarım Ercan Konuk

      Beğen

      • Ercan Bey,
        Oncelikle gecmis olsun, kanser kolay bir hastalik degil.

        Arastirdigim kadariyla dusuk dozda mikrodalga frekanslarindaki isimalarin kanser yaptigina dair net bir sonuc yok. Birkac calisma mikrodalgaya maruz kalmakla (daha cok radar kaynakli) kanser olusumu arasinda pozitif iliski bulmus ama benzer bircok calisma da boyle bir iliskinin olmadigini gostermis durumda. Biliyorsunuz dogayi anlama surecinde ki tek bir olay, tek bir calisma, tek bir deney cok fazla bir anlam tasimiyor; olcum hatalarini, sans faktorunu, gozden kacan deyalari, deney tasarlanirken yapilan mantik hatalarini elimine etmek icin bulgularin benzer deneylerle tekrarlanabilmesi gerekli. Dusuk doz mikrodalga ve kanser arasinda iliski bulan deneylerin ve arastirmalarin hic biri -bilebildigim kadariyla- tekrarlanamadi.

        Kanser egilimi olan fareler uzerinde yapilan kontrollu deneylerde de uzun sureli dusuk doz mikro dalga isiniminin kanser olusumunu tetikledigi yonunde bir bulguya rastlanmamis. Benzer sekilde gecen sene de cep-telefonu ve beyin kanseri iliskisi icin buyuk (420,000 kisi) bir arastirma sonucu yayinlandi, sonuc yine ikisi arasinda net bir etki olmadigi yonunde cikti (cep telefonu yayin frekanslarindan bazilari da 2 GHz civarinda).

        Tum bu pratik deneylerin uzerine insanligin fizik konusunda simdiye kadar elde ettigi bilgiler isiginda mikrodalga isimanin kimyasal baglari koparacak kadar enerjiye sahip olmadigi gercegini de ekleyince su asamada mikrodalga firinlardan cekinmek icin net bir neden kalmiyor.

        Dahasi, mikrodalga dogru kullanildiginda (yani icindekiler yanacak kadar uzun sure calistirilmadiginda), gidalarin besin degerini tava veya normal firina gore daha cok korudugu, isinin homojen dagilmasi nedeniyle kansorejen oldugu bilinen cok kizarmis alanlari olusturmadigi gibi akla yatkin iddalar ve deneysel bulgular var.

        Beğen

  2. Ben Kanserden çok çektim.. Ailemizde anneannem, annem ve ben kansere yakalandık. Mikrodalga fırın da kullanmayız. Zaten evde hazır yemek pişmez , herşeyi kendimiz yaparız ( hamarat olduğumuzu idda ediyoruz ondan..ş) Anneannemin dönemimde ne cep telefonu vardı ne de mikrodalga fırın ama olunca oluyor işte… Bence kanser, genetikten kaynaklanan ve kanda ortaya çıkan bir hastalık. Kan yoluyla hücreler büyüyor ve besleniyor. Bu bence….
    Bu arada o zaman anneannem için MD Anderson’a gitmiştik. Evlerinde (yani kanser kliniğindeki odalarda) her birinde mikrodalga fırın vardı. Bu kanser tedavi merkezindeki doktorlar hiç facebook okumuyor 🙂

    Beğen

  3. Sıvılar, mikrodalga ile ısıtıldıklarında çok fazla enerji soğurarak süper-ısınma (super-heating) noktasına ulaşabilirler. Süper ısınma, yüzeyi durgun bir sıvının yüzey altındaki moleküllerinin kaynama noktasından daha yüksek sıcaklıklara varması anlamına gelen fiziksel bir terim. Bu durum bazı mikrodalga kullanım kılavuzlarında “gecikmeli kaynama” olarak anlatılıyor ve tüketiciler uyarılıyor. Süper-ısınmış bir sıvıya, sıvı yüzeyini bozacak herhangi bir müdahalede ( kaşık koymak, şeker atmak vb) bozulan yüzey süper-ısınma durumunun sona ermesine neden olabilir ve sıvı hızla fokurdayarak bardaktan taşabilir.[3]

    —-

    Sıvı ısıtırken içine küçük bir çay veya tatlı kaşığı koyun, kaşıklar kıvılcım çıkarmıyorlar ve süper-ısınma nedeniyle olan fokurdamayı engelliyorlar.

    Beğen

Trackbacks/Pingbacks

  1. Anonim - 17 Ocak 2014

    […] […]

    Beğen