Gezi Parkı direnişi ve sonrasında Türkiye’nin bir çok şehrinde yapılan protesto gösterilerine karşı Erdoğan hükümetinin öne sürdüğü hamlelerden birisi, Gezi Parkı’nın akıbeti ile ilgili olarak bir plebisit yapılması önerisiydi. Başbakan Erdoğan önerisini ilk gündeme getirdiğinde, “ya buna evet diyeceksin, ya da uygulamamıza evet diyeceksin” diyerek protestoculara net bir mesaj göndermişti. [1] Görünüşe göre hükümetin diğer bakanları da bu öneriyi destekliyorlar: Çevre ve Şehircilik Bakanı da yakın zamanda “Gezi Parkında mahkemeyi kazansak bile referandum yapacağız, halk ne derse o” şeklinde konuşmuştu. [2]
Hükümetten gelen bu açıklamalar bazı soruları da beraberinde getiriyor: Öncelikle, önerilen şey plebisit mi, yoksa referandum mu? Yoksa ikisi aynı şey mi? Ayrıca, sayın bakanın dediği gibi, referandum = “halk ne derse o” mudur? Referandum ve plebisit daha önce Türkiye’de ve dünyada hangi durumlarda uygulanmıştır? Gelin, Yalansavar’ın bu yazısında bu konulara beraber bakalım.

Gezi Parkında biber gazı ayrıcalığı
Öncelikle, bu yazının amacı, Gezi Parkı veya hükümetin bu konu hakkındaki önerisi üzerine bir yorum ya da yargıda bulunmak değil. Bu yazıdaki amacımız, plebisit ve referandumun ne olduklarını açıklığa kavuşturmak ve demokrasilerdeki farklı kullanım şekillerine bakmaktır.
Başbakanın plebisit önerisinin ardından basında çıkan yazılara baktığımızda, ki bu yazıların çoğu birbiriyle kelimesi kelimesine aynı, verilen açıklama şöyle: “… [T]eknik olarak referandum yapılması zor görünüyor. Çünkü Anayasa’ya göre referandum, sadece Anayasa değişiklikleri durumunda TBMM’nin alacağı kararla yapılabiliyor… Teknik olarak referandum yapılamaması daha dar kapsamlı bir oylamayı ifade eden plebisit gündeme getiriyor. 5393 Sayılı Belediye Kanunun 15’inci maddesi belediyelere halk oylaması yetkisi veriyor…” [3][4][5][6] (Yazıdaki anlatım bozukluğu metnin orijinalinden kaynaklanıyor.) Belediyelerin böyle bir yetkisi olup olmadığına yazımızın sonuna doğru tekrar değineceğiz. Ama önce halk oylamalarına genel bir bakış:
Egemenlik milletindir… ama nasıl?
Demokrasilerde egemenlik 3 şekilde kullanılabilir: Doğrudan demokrasi modelinde halk egemenliğini bizzat kullanır. Antik Yunanistan’da kullanılmış olan bu yöntem, artık milyonlarca yurttaşı aynı meydanda toplamak imkansız olduğu için, İsviçre’nin bazı kantonları hariç, hiç bir yerde kullanılmamaktadır. [7]
Günümüzde demokrasi ile yönetilen ülkelerde kullanılan temsilî demokrasi modelinde ise halk, egemenliğini kendi oylarıyla seçtiği temsilcilerine devreder.
Temsilî demokrasi ile yönetilen ülkelerin çoğunda, doğrudan demokrasiye ait uygulamalar da yer alır. [8] Halk teşebbüsü ve halk oylaması bu uygulamalardan ikisidir. İşte plebisit ve referandum da, bir çeşit halk oylaması olarak, bu son kategoride yer alırlar.
Gerek plebisit, gerekse referandum sözcükleri Latince kökenli. Eski Roma’da halk meclisinin aldığı kararlara plebiscitum denirmiş (plebs halk, scitum ise kararname demek.) Referandum ise, Latincede geri getirmek anlamındaki refero fiilinden türemiş bir sözcük (‘yetkili mercie geri götürülecek’ anlamında). [9]
Bu iki kelimenin anlamları birbirine oldukça yakın, dolayısıyla birbirleriyle karıştırılması da doğal. Mesela Türk Dil Kurumu her iki sözcüğü de ‘halk oylaması’ diye tanımlamış. [10] Evet, her iki yöntemde de, halkın seçme hakkına sahip kısmı, önlerine getirilen bir maddeye ‘evet’ veya ‘hayır’ oyu vererek topluca bir karar alıyor. Ancak referandum ve plebisit arasında ufak, ama önemli, farklar var.
Plesibit mi, referandum mu?
Referandumlarda genellikle kanunî bir değişikliğin oylandığını görüyoruz. Plebisitlerde ise daha çok bir lider veya ülke sınırları söz konusu. Bir başka deyişle, referandumlarda hukukî bir metin, plebisitlerde ise bir isim onaylanmış. Ancak bunun kesin bir fark olmadığını da hemen belirtelim. Aşağıda da göreceğimiz gibi, kimi zaman kanunlar plebisitler ile veya, daha seyrek olmakla beraber, ülkelerin sınırları referandumlar ile de değişebilmektedir.
Referandum ile plebisit arasındaki bir diğer fark da, bu yöntemlerin demokrasi ile ne kadar bağdaştığı ile ilgilidir.
Referandumlarda halk, oylanacak olan metnin yazım sürecinde temsilcileri kanalıyla veya sivil toplum örgütleri vasıtasıyla aktif olarak görev alır. Halen T.B.M.M.’de devam eden görüşmeler sonucunda ortaya çıkması planlanan yeni anayasa için yapılacak bir referandum buna örnek olacaktır.
Plebisitlerde ise halk edilgendir. Karar alma sürecine sadece sürecin en sonunda ‘evet’ ya da ‘hayır’ diyerek, katılır. Mesela Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı sonrasında Polonya ve Danimarka ile olan sınırları yapılan plebisitlerden sonra kesinleşmiştir. [11] Savaşı kaybeden Almanya, bu plebisitlerin yapılmasını kabul etmek sorunda kalmıştır. Aynı halk 14 yıl sonra yine kendisine yukarıdan dayatılan bir plebisit ile Hitler’in diktatörlüğünü kabul etmiştir. [12] Burada bir kanun değişikliğinin plebisit ile de yapılabileceğinin bir örneğini görüyoruz.
Referandumları çoğu kez halkın seçtiği temsilciler talep eder. Plebisitler ise bir çok örnekte diktatörler ya da güçlü devletler tarafından dayatılmışlardır. [13] Buna ilaveten plebisitlerin, özelllikle 20. yüzyılın ilk yarısında, uluslararası sınırların belirlenmesi amacıyla sık sık kullanıldığını görüyoruz.
Referandum ve plebisitleri savunanlar, insanların görüşlerini doğrudan oylama yoluyla belirtmesinin daha demokratik olduğunu söylemektedirler. Ayrıca halk oylamalarının, insanların dikkatini politikaya çekerek halkın daha fazla bilgilenmesini sağladığı iddia edilmiştir. Bir diğer görüş ise, sistemin tıkandığı ve bir uzlaşmanın bulunamadığı durumlarda halk oylamalarının bir çözüm yolu olabileceğidir. [14]
Kimi zaman, herhangi bir konudaki halk oylaması, oylamayı gündeme getiren hükümet ya da lider için bir çeşit güvenoylamasına da dönüşebilir. Mesela 1969 yılında Fransa’da başkan De Gaulle, halk oyuna sunduğu önerisi reddedilince başkanlıktan istifa etmiştir. [15] Dolayısıyla halk oylamaları insanlara, bir sonraki seçim tarihini beklemeden, iktidarın icraatları hakkında olumlu veya olumsuz bir fikir belirtme şansı da verebilir.
Halk oylamalarına karşı çıkanlar ise, iktidardaki parti ya da liderin sadece işine geldiği zaman halk oylaması yöntemine başvurarak, bu yöntemi kendi çıkarına kullanabileceğini iddia ederler. Çoğu durumda muhalefet partilerinin halk oylaması kararı çıkartacak gücü yoktur. Dolayısıyla iktidardaki yönetim, kamuoyu yoklamalarına da bakarak, sadece kazanacağını bildiği veya sandığı durumlarda referandum (veya artık daha seyrek görülmekle beraber, plebisit) seçeneğine başvurur. [16]
Ayrıca halk oylamaları, karmaşık politik sorunları bir evet-hayır seçimine indirgeme eğiliminde olmakla eleştirilirler. Bu durum da çoğu kez o toplumdaki azınlıkların zarar görmesine sebep olur. Oysa halk oylaması yerine mecliste bir yasa çıkartmaya çalışan milletvekillerinin, tasarıyı enine boyuna tartışma ve toplumun farklı kesimlerini dinleme imkanları ve zamanları vardır. [17] Böylece çıkartılacak yasaların, çoğunluğun arzusu doğrultusunda ancak toplumun diğer kesimlerini de tatmin ediyor olması sağlanabilir.
Bir başka halk oylaması karşıtı argüman ise, özellikle uzmanlık gerektiren konularda, halkın yeterli bilgiye sahip olamayacağı, veya halkın görüşünün medya vb. gibi yollardan manipüle edilebileceğidir.
Ayrıca oylamaya sunulan metin farklı şekillerde ifade edilerek, halkın daha az veya fazla oy vermesi de sağlanabilir. [18] Örneğin, 2014 yılında İskoçya’nın İngiltere’den bağımsızlığını kazanması için yapılacak referandumda sorulacak sorunun kelimeleri, halkın cevabını etkileyeceği düşünülerek değiştirilmiştir. [19] Bu referandum aynı zamanda, ülke sınırlarının da referandumlarla değiştirilebileceğinin bir örneğidir.
Halk oylamalarının geçmişi
Son 150 yılın tarihine baktığımızda, plebisitlerin özellikle 1960’lardan önce kullanıldığını, yakın zamanda ise giderek daha az kullanıldığını görüyoruz. Referandumlar ise bir çok ülkede hala kullanılmakta. Özellikle İsviçre’de referandumlar iç politikanın ayrılmaz bir parçası durumunda.
Ancak ülke çapında yapılan halk oylamaları ile demokrasi arasında bir korelasyon gözükmüyor. Mesela 1945-80 yılları arasında İsviçre, Danimarka, Fransa gibi ülkelerde bir çok referandum yapılmışken, Norveç ve İngiltere’de sadece bir kez yapılmış, A.B.D., Kanada, Almanya ve Hollanda’da ise hiç yapılmamış. [10]
Referandumlara verilebilecek diğer örnekler şunlarıdır:
– 1987 yılında, T.C. anayasasındaki geçici siyasal yasakların kalkıp kalkmaması konusundaki referandum [20]
– 2007 yılında, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile ilgili referandum [21]
– 2010 yılındaki anayasa değişikliği referandumu [22]
Plebisitlere ise şunlar örnek gösterilebilir:
– 1851 yılında Fransa’da Louis-Napolyon Bonaparte’ın imparatorluğunu onaylayan plebisit [23]
– 1938 yılında Hatay’ın (o zamanki ismiyle ‘Sancak’) Fransa mandası altındaki Suriye’ye katılıp katılmaması konusundaki plebisit [24]
– 1988 yılında Şili’nin diktatörü Pinochet’nin 8 yıl daha görevine devam etmesine yönelik plebisit [25]
– 2004 yılında Kıbrıs’ta düzenlenen ve Annan Planı’nın oylandığı plebisit [26]
Bu örnekler daha da çoğaltılabilir. Mesela 12 Eylül anayasasının onaylandığı seçim de, zamanında referandum olarak adlandırılmış olsa da, aslında bir plebisittir, çünkü halk, anayasanın hazırlanması sürecine katılamamış, ve de oylamaya sunulan anayasanın reddedilmesi halinde ne olacağı hakkında bilgilendirilmemiştir. [10]
Sonuç olarak halk oylamalarının hem demokratik hem de demokratik olmayan ülkeler tarafından kullanıldığı açık. Ancak bir çok durumda referandumların halkın da direkt veya dolaylı katılımıyla hazırlandığını, plebisitlerde ise bu durumun olmadığını görüyoruz.
Şu ana kadar verdiğimiz örnekler, ulusal veya uluslararası çapta konularla ilgiliydi. Bunlara ek olarak bir de Mahalle Planlaması (‘Neighborhood Planning’) denen ve özellikle Anglo-Sakson ülkelerinde yer yer uygulanan daha ufak ölçekteki halk oylamaları da mevcuttur. [27] İlk defa 1915’te Amerika’da ortaya atılmış bu yöntemde insanlar yaşadıkları mahalledeki bir park veya dere gibi konularda belli kararlar alabilirler.
Ancak ülkemizde bu yöntemi kullanmamızı sağlayacak bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Yazımızın başında alıntıladığımız ve belediyelerin halk oylaması yetkisi olduğunu iddia eden haber gerçeği yansıtmamaktadır. Belediyeler kanununun ilgili maddesi açıkça, belediyelerin sadece “belde sakinlerinin belediye hizmetleriyle ilgili görüş ve düşüncelerini tespit etmek amacıyla kamuoyu yoklaması ve araştırması” yapabileceklerini söylemektedir. [28] Bir başka deyişle, belediye seviyesinde bir plebisit veya referandum yaparak bir kararın kabul veya reddi mümkün gözükmemektedir. *
Yazımızı bitirmeden önce bir diğer demokratik uygulamadan daha bahsedelim: Halk teşebbüsü adı verilen bu yöntemde, belli sayıda yurttaşın imza vermesi halinde, hazırlanan metin bir sonraki seçimde halkın onayına sunulur. Özellikle A.B.D.’de eyalet seviyesinde sıkça kullanılan bu yöntem sonucunda seçmenler, seçim zamanı sadece partilere oy vermekle kalmayıp, bu metinleri de ayrı ayrı oylayıp yasalaştırabilirler. [29]
Halkın politika ile yakından ilgilenmesini teşvik ettiği öne sürülen bu sistemin bir sakıncası, bazen birbiriyle zıt ya da çelişen kararların oylanması, hatta kabul edilip yasalaşmasıdır. Mesela 1988 yılında Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde kabul edilen ve birbiriyle çelişen 2 yerel kanun metninin savunucuları mahkemelik olmuşlardır. [30] 1997 yılında ise Arizona eyaletinde seçmenler, esrarın tedavi amacıyla kullanılabilmesini öneren bir metni kabul ederek, aynı eyaletin bu kullanımı yasaklayan yasasıyla çelişen bir durum yaratmışlardır. [31]
* Bir istisna olarak köylerin veya muhtelif köy kısımlarının seçmenlerin yarısından bir fazlasının rızası ile birleşmesi verilebilir, ancak bu durumda da ortada henüz bir belediye bulunmamaktadır.
Kaynakça
1 – http://www.akparti.org.tr/site/haberler/gezi-parki-icin-plebisit-yapilabilir/45908
2 – http://www.zaman.com.tr/politika_gezi-parkinda-halk-ne-derse-onu-yapacagiz_2113299.html
3 – http://www.trthaber.com/haber/gundem/referandum-mu-plebisit-mi-89343.html
4 – http://www.aksam.com.tr/siyaset/gezi-parki-icin-plebisit-peki-plebisit-nedir/haber-215419
5 – http://www.dunya.com/sabrin-sonuna-geldik-195047h.htm
6 – http://www.medya365.com/guncel/plebisit-referandumun-farki-nedir-plebisit-referandum-ne-zaman-yapilacak-h37819.html
7 – http://www.anayasa.gen.tr/demokrasi.htm
8 – http://en.wikipedia.org/wiki/Direct_democracy
9 – Sevan Nişanyan, Sözlerin Soyağacı, Everest Yayınları, 4. Baskı
10 – http://www.tdk.gov.tr/
11 – http://en.wikipedia.org/wiki/Versailles_Treaty#Territorial_changes
12 – http://www.nytimes.com/learning/general/onthisday/big/0819.html
13 – Kemal Gözler, “Halkoylamasının Değeri”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt XL, 1988, Sayı 1-4, s.97-113
14 – http://www.government.se/sb/d/2853/a/18102
15 – David Butler, Referendums Around the World: The Growing Use of Direct Democracy, The AEI Press, 1994, s.57
16 – http://aceproject.org/ace-en/topics/es/ese/ese08/ese08a/ese08a03
17 – http://www.government.se/sb/d/2853/a/18102
18 – http://www.jcpa.org/dje/articles/ref-pleb.htm
19 – http://www.theguardian.com/politics/2013/jan/30/scottish-government-wording-independence-referendum-question
20 – http://tr.wikipedia.org/wiki/1987_T%C3%BCrkiye_anayasa_de%C4%9Fi%C5%9Fikli%C4%9Fi_referandumu
21 – http://tr.wikipedia.org/wiki/2007_T%C3%BCrkiye_anayasa_de%C4%9Fi%C5%9Fikli%C4%9Fi_referandumu
22 – http://tr.wikipedia.org/wiki/2010_T%C3%BCrkiye_anayasa_de%C4%9Fi%C5%9Fikli%C4%9Fi_referandumu
23 – Johannes Mattern, The Employment of the Plebiscite in the Determination of Sovereignty, The Johns Hopkins Press, 1920, s. 158
24 – Yves Beigbeder, International Monitoring of Plebiscites, Referenda and National Elections, Martinus Nijhoff Publishers, 1994, s. 87
25 – http://en.wikipedia.org/wiki/Chilean_national_plebiscite,_1988
26 – http://en.wikipedia.org/wiki/Cypriot_Annan_Plan_referendums,_2004
27 – http://en.wikipedia.org/wiki/Neighborhood_planning
28 – http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5393.html
29 – http://en.wikipedia.org/wiki/Initiative
30 – http://articles.latimes.com/1992-08-21/news/mn-5783_1_contribution-limits
31 – http://www.nytimes.com/1997/04/17/us/medical-use-of-marijuana-to-stay-illegal-in-arizona.html
Yorumlar kapatıldı.