Aşı Karşıtı Belgesel “Aniden Öldü”, Düşünmenizi Değil, Etkilenmenizi İstiyor

Belli ki, “Aniden Öldü” belgeselinin yapımcıları konuyu etraflıca araştırmanızı istemiyor


Son haftalarda aşı karşıtları tarafından dolaşıma sokulan “Aniden Öldü” (Died Suddenly) propaganda belgeseli sosyal medyada tırmanışa geçmiş görünüyor. Yalansavar ekibi olarak bu konuda bir Türkçe kaynak olsun istedik ve belgeselin içerisindeki yanlış ve yanıltıcı bilgileri derleyen, aynı zamanda Covid-19 döneminde ortaya çıkan aşı karşıtlığının karakteristiğini ortaya koyan Jonathan Jarry’nin yazısını sizler için Türkçe’ye çevirdik. Christopher Labos’la birlikte sundukları Body of Evidence podcast’ini severek dinlediğimiz McGill Office for Science and Society’den Jonathan Jarry’ye çeviri izni için teşekkür ediyoruz ve keyifli okumalar diliyoruz.


İnsanlar, kaygılarının dikkate alındığını görmek isterler. Bu kaygıların göz ardı edilmesi önce güvenlerini kaybetmelerine, bunun sonucunda da ihtiyaç duydukları empatiyi yanlış kaynaklarda aramalarına neden olur.

Aşı karşıtı hareketin üyeleri ve onların medya uzantıları, kendilerini “umursayanlar” gibi göstermekte çok başarılıdır. Onların dışında kalanları ise -bilim insanları, doktorlar, politikacılar, gazeteciler- ya kayıtsız ya da düpedüz kötücül olarak betimlerler. Yaptıkları en son “belgesel” Aniden Öldü de, bu şefkat gösterisinin yeni bir uygulaması Bu belgesel aynı zamanda, aşıları konu alan büyük komplo teorilerini karıştırıp tek bir “büyük resme” yerleştiren, mutlak iyiyle saf kötü arasında geçen kutsal bir savaşı andıran yeni çağ komploculuğunun (1) doruk noktasını temsil ediyor.

Peki Aniden Öldü‘ye göre kıyameti kim haber verecek? Tahnitçiler (2)!

Hiç yoktan üretilen bir pıhtı hikayesi

Belgeselin bize sunduğu somut delil; ölen insanlardan, COVID-19 aşısı olduğu söylenenlerin bedenlerinde bulunduğu iddia edilen uzun, beyaz, lifli pıhtılar. Yine iddiaya göre bu kişilerin kanları bazen kahve telvesi içeriyormuşçasına kirli görünüyormuş. Bu iddiaların, kaynağı yanlış bilgi ve komplo teorilerine çanak tutmasıyla meşhur The Epoch Times isimli bir internet sitesine konuşan Alabama’dan tahnitçi Robert Hirschman. Hirschman ve diğer birkaç tahnitçi, Aniden Öldü‘de bulgularını aktarırken görüntüleri bulanıklaştırılıyor, sesleri değiştiriliyor ve ifadelerine çok önemli sırlar paylaşıyorlarmış ve programdan sonra tanık koruma programına gönderileceklermiş havası veriliyor.

Her komplo, kahraman bir muhbire ihtiyaç duyar ve Hirschman bu belgeselde pek çok muhbirden biri olarak lanse ediliyor. Meslektaşları otosansür uygularken o rahatça konuşabildiğini, çünkü bir cenaze levazımatçısında çalışmadığını söylüyor. Film, otopsi sırasında yapılan kesilerden çekip çıkarılan organik uzun sicimsi yapıları tekrar tekrar sahneye getirirken adeta kanlı bir korku filmine dönüşüyor. Uzaylıymış gibi görünen bu kauçuksu yapay dokuların etkisi bu görsel anlatımla giderek güçlenirken The Epoch Times haberinde konuşan bir kardiyolog bu pıhtıların “neredeyse çelik kadar güçlü” olduğunu söylüyor. Bu sahnelerin eğitimsiz bir göze verebileceği şok göz önüne alındığında, bu sözde “aşı pıhtılarının” TikTok’ta dolaşmasına da şaşmamalı.

Sorun şu ki, tahnitçiler ve cenaze evi yöneticileri tıp uzmanı değiller. Bunu yalnızca ben değil, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Ulusal Cenaze Evi Yöneticileri Derneği temsilcisi ile ayrıca doğa bilimlerinde lisans derecesine sahip bir cenaze evi yöneticisi ve tahnitçi olan Ben Schmidt de söylüyor. Schmidt, tahnitçilerin bulduğu pıhtılara dair ayrıntılı bir açıklama yazdı. Ölümden sonra pıhtılar oluşur, çünkü kandaki katı ve sıvı kısımlar birbirinden ayrılır, tahnit sırasında kullanılan formaldehit ve kalsiyum içeren sıvılar da bu pıhtılaşmayı hızlandırır. Soğutma da pıhtıların oluşmasında etkendir. Özellikle de COVID döneminde yaşanan ölüm sayılarındaki artış nedeniyle cesetlerin soğutucuda daha fazla beklemesi tahnitçilerin daha fazla pıhtılaşma görmelerine neden olur.

Tabi bir de ölümden önce oluşan pıhtılar var. Belgeselde iddia edilenlerin aksine, tahnitçiler genellikle ölen birinin önceden “sağlığının normal” olduğunu bilmezler ve birinin aşılanıp aşılanmamış olduğunu güvenilir bir şekilde öğrenemezler. Ayrıca kan pıhtıları, yaşarken başka nedenlerle de oluşabilir. AstraZeneca ve Johnson & Johnson tarafından geliştirilen COVID-19 aşıları, gerçekten de nadir – ve tekrarlamalıyım, nadir – olarak kan pıhtılaşma vakalarıyla ilişkilendirildi. Ancak bu vakalar için risk faktörleri arasında genellikle obezite, kanser, hareketsiz bir yaşam tarzı, hamilelik, aile öyküsü ve sigara yer alıyor. Bu arada Aniden Öldü‘den öğrenemeyeceğiniz bir pıhtılaşma risk faktorü de COVID-19’un kendisi. Bu sizi şaşırtabilir ama her altı dakikada bir Amerikalı, kan pıhtısı nedeniyle ölüyor. Yani ölümden önce veya sonra kan pıhtıları görülmesi oldukça yaygındır.

Anatomik patoloji uzmanı Irene Sansano’nun bir doğrulama sitesine söylediği gibi, Hirschman’ın gösterdiği pıhtılar, patologların pıhtılaşma sonrası yapılan otopsilerde düzenli olarak gördükleri pıhtılardan farklı görünmüyor. Tahnit sırasında görülen pıhtılarda gerçekten bir artış olup olmadığını bilmek için, dağınık anekdotlara güvenemeyiz. Bir artış olup olmadığını izleyebilmemiz için bir veri tabanı gerekir ve Schmidt’in işaret ettiği gibi, böyle bir veri tabanı mevcut değil.

Ancak, pıhtılaşmış sicimsilerin görüntüsü yeterince korkutucu değilse; Aniden Öldü, bize bayılan ve görünüşe göre düşerek ölen insanların montajlarını art arda göstererek isminin hakkını vermeye istekli. Bağlam bir yana, bu videolar tedirgin edici. Ancak Twitter’daki The Real Truther hesabı, çoğunun aslında göründüğü gibi olmadığını gösterdi. Kendinden geçen ve hareket halindeki bir trene düşen kadın mı? Adı Candela’ymış. Düşük tansiyon nedeniyle bayılmış ve kırık bir kafatasına rağmen halen hayatta. Sahada yere yığılan o genç basketbolcu? Adı Keyontae Johnson ve kullanılan bayılma görüntüsü 12 Aralık 2020 tarihinden, yani COVID-19 aşıları henüz ortada yokken. O görüntülerden sonra sahalara geri döndü ve yakın zamanda Kansas State takımı ile sözleşme imzaladı. Bu insanlar ölmedi. Komploculuk el kitabından bir cümle ödünç alacak olursak, bize yalan söylendi.

Her beş kişiden birisi hayatı boyunca en az bir kez senkop geçirir, yani kan basıncındaki düşüşün neden olduğu geçici bilinç kaybı yaşar. Günümüzde kameraların yaygınlığı da göz önüne alındığında, birinin senkop geçirirken videoya kaydedilmesi gayet normalken filmde bu görüntüler peşpeşe oynatılarak “bir şeylerin doğru olmadığı” hissini vermek için kullanılmış.

Belgeselin kendisi dışında adına açılmış Twitter hesabı da, aşı karşıtı pek çok diğer hesapla birlikte “aniden öldü” ifadesini aşılara karşı bir savaş narası olarak kullandı. Filmin yapımcılarından biri olan Stew Peters, Kanadalı doktorların hayatlarının baharında patır patır öldüklerini iddia eden bir kadınla röportaj yaptı. Peters sözlerini esirgemedi: “Neler olup bittiğini kesinlikle, %100 biliyoruz. Üstünü örtmek istiyorlar. Doktorlar ölüyor ve bu aptal aşılar yüzünden ölüyorlar.” Bu iddiaya kanıt olarak Kanada Tabipler Birliği’nin ölenlerin hatırası adına yaptığı web sayfasını gösteriyorlar. Bu sayfayı biraz inceledim. Peters’ın röportajının yayınlandığı tarihte (bu yılın 22 Ağustos’unda) anılan son on doktora baktım. Bu listede çoğu vefat için ölüm nedeni belirtilmez. Bazılarının ölüm ilanlarında Alzheimer, vasküler bunama, COVID-19 ve iki yıl süren beyin kanseri gibi rahatsızlıklar belirtilmiş. Fakat bu on hekimin öldüğü zamanki yaşlarının ortalaması? 82. En küçükleri 64 yaşındaydı. Hayatlarının baharındaydı demek biraz zor. İddiada bulunan aynı kadının bir hipotezi de Alberta’ya en zehirli aşı partisinin gönderildiği. Bunun sebebi olarak da burada yaşayanların Justin Trudeau’ya oy vermemesini gösteriyor. Pandemi sırasındaki yüksek ölüm oranını başka nasıl açıklayabiliriz ki?

Aniden Öldü filminin Twitter hesabı, ayda 8 dolar ödeyerek aldığı mavi tık işaretinin verdiği sahte yetkinlikle, aşıdan öldüğünü iddia ettiği insanların hatırası olarak upuzun bir isim listesi yayınlıyor. Bu listeye Batman’i seslendiren fakat yakın zamanda bağırsak kanserinden kaybettiğimiz Kevin Conroy da dahil. Bu isimler arasında gezinirken, listenin aniden ölen, kısa bir hastalıktan sonra ölen, uzun bir hastalıktan sonra ölen, kanserden veya bağışıklık rahatsızlığından veya viral bir enfeksiyondan ölen herkesi içerdiği anlaşılıyor. Bu kişilerin aşılanma durumlarını bile çoğunlukla bilmiyoruz. Basitçe söylemek gerekirse, aşılar piyasaya sürüldükten sonra ölen herkesi artık aşıyla ölmüş sayıyorlar..

Aniden Öldü‘de konuşan ve kendini aşı karşıtı olarak tanımlayan cenaze yöneticilerinden biri, Google’a gidip “aniden öldü” yazmamızı söylemişti. Onu dinledim ve söylediğini yaptım.

Rahatsız edici bir şekilde, okul bahçesinde oynarken yere yığıldıktan sonra aniden ölen 13 yaşında bir erkek çocuk, bilinen bir sağlık sorunu olmaksızın evinde aniden ölen 38 yaşındaki bir yayımcı; hatta aktör Joseph Gordon-Levitt’in 36 yaşında aniden ölen kardeşi bulduklarımdan yalnızca üçüydü. Tabi size söylemediğim şey; 2010 yılı için arama yaptığım. Ani ölümler yeni bir kavram değil. Bulduğum örneklerden birisi özellikle üzücüydü: Adı Kalina’ydı ve o akşam aniden hastalanıp ölmeden önce hiçbir hastalık belirtisi göstermemişti. Kalina sadece 25 yaşındaydı ve dört aylık bir süre içinde aynı iş yerinde ölen üçüncü yetişkindi.

Korkutucu, değil mi? Yalnızca Kalina’nın 2010’da SeaWorld Orlando’da ölen bir katil balina olması dışında.

Aniden Öldü’nün yaptığı biraz mezar hırsızlığına benziyor. Temel gazetecilik ilkelerini hiçe sayarak çevrimiçi ölüm ilanlarını yağmalıyor ve vefat etmiş insanların yüzleriyle sözde bilimsel bir korku hikayesi bir araya getiriyor.

Aniden Öldü‘nün yapımcıları düşünmenizi değil, hissetmenizi istiyorlar. Öte yandan aşı karşıtı hareketin klasik “kendi araştırmanızı yapın” nasihatlerini dinlerseniz, belgeselde kullanılan argümanların araştırma yaptıkça battığını görebilirsiniz. Size söyledikleri doğru çıkarsa da, doğruluk kontrolü yapmış olurdunuz.

Sattıkları komplo destansı boyutlara ulaşıyor olsa da anlatılanların hiçbiri yeni değil.

Aynı hamurdan yoğrulmuş

Aniden Öldü, COVID-19 sonrası aşı karşıtı hareketi inceleyen bizlere öğretici olabilir; bu hareketin özelliklerini anlamamıza ve ilerleyişini görmemize yardım edebilir.

Güdümlü düşünceye tanıklık ediyoruz: Aşıların güvenli olmadığı sonucundan yola çıkıyor, ve sadece bu sonuçla eşleşen kanıtların arıyorlar. Bir yandan da ısrarlı bir “bundan sonra oldu, demek ki bundan dolayı oldu” anlatısıyla 2021’den itibaren ölen herkesi aşı kurbanı ilan ettiklerini, aşıların sizi anında veya gecikmeli olarak öldürdüğünü, veya önceden var olan bir rahatsızlığı daha da ağırlaştırdığını iddia ettiklerini görüyoruz. “VAERS (3) korkutma” taktiğinin benimsendiğini de gözlüyoruz, çünkü “aşı olduktan sonra meydana gelen kötü şeyler” veri tabanı kolayca taranıyor ve istenen yan etki mutlaka bulunuyor.

Aniden Öldü, bilim inkarının olmazsa olmazlarından sahte uzmanlara da yer veriyor. Örneğin VAERS aramalarıyla korkutma kısmı girişimci Steve Kirsch tarafından ele alınıyor. Kirsch’ü Bağışıklama Uygulamaları Danışma Komitesi başkanı Dr. Grace Lee’nin özel konutunu davetsiz olduğu halde tekrar tekrar ziyaret etmesi sonrası polis tarafından durdurulurken görüyoruz. Polislere, “Blogger” olduğunu söylemek yerine kendisine daha süslü bir ünvan uyduruyor ve “Substack’dan bir gazeteci” olduğunu söylüyor. Büyük bir özgüvenle, kimsenin aşıların içinde ne olduğunu merak etmediğini iddia ediyor. Ona göre hiç bir gazeteci, o küçük şişede ne olduğunu sormamış. Öte yandan COVID-19 aşılarında ne olduğu konusunda bu kadar çok endişe olması komik, çünkü aşı üreticileri aşılamanın başlangıcında içerik listelerini yayınladılar ve bu listeler ana akım medyada da yer buldu. Tabi sırf kendisiyle tartışmayı reddettiğim için blogunda bana korkak tavuk diyen olgunlukta birinden doğruyu söylemek konusunda da çok fazla özen beklemiyoruz.

Belgeselde askeri bir ifşacı (whisleblower), 18-64 yaş grubundaki ölümlerin %40 arttığını söylerken aşıları işaret ediyor. Tabi ki bu artışın aşılardan değil, aslında COVID-19 pandemisinin kendisinden kaynaklandığını biliyoruz. Zaten kan pıhtılaşmasından ölüm sayısındaki artışa kadar virüsün neden olduğu her şey aşıların üzerine atılıyor.

Aniden Öldü, hem Twitter hem Rumble (ifade özgürlüğü haklarını yüksek sesle ilan eden muhafazakarlar tarafından tercih edilen alternatif video platformu) platformlarında prömiyer yaptı ve bu yazının ilk yayınlandığı tarih itibariyle toplam 8 milyon görüntülemeye ulaştı. Belgeselin altı, ana akımın dışında yaşayanların endişelerini yansıtan sponsor bağlantılarıyla dolu: Hayatta kalma yiyecekleri, “erkeksi” takviyeler ve değerli metal yatırımları (4). Mike Lindell’in (5) MyPillow şirketine de bir bağlantı var. Aşı karşıtı hareketin ince ve nüanslı göndermeleri bir kenara bırakıldı: İzleyicilerden “aşı karşıtı aktivizmi desteklemeleri” isteniyor. Artık maskeye gerek yok.

Bu arada, film her şeyi komplolara bezenmiş bir mantar panoya asıyor. Jeffrey Epstein, Anthony Fauci, Justin Trudeau, Greta Thunberg ve Bill Gates ekrandan geçip giderken MKUltra‘dan bahsediliyor ve o kötü şöhretli Sasquatch (koca ayak) kandırmacasından bir video klip izliyoruz.

Bir klip de bir basın gezisi sırasında Malthus teorisini açıklayan Tom Hanks’den geliyor ​​ve bu da bizi belgeselin nihai teziyle tanıştırıyor: COVID-19 salgını, görünüşe göre askeri güçlerimizi yok etmek, hamilelere zarar vermek ve olabildiğince insan öldürmek için tasarlanmış ölümcül bir aşıyı piyasaya sürmek için bir bahaneymiş. Tıpkı Thomas Malthus’un bir zamanlar yazdığı gibi, bir gün nüfusumuz sayıca herkese yetebilme noktasını aşacakmış ve büyük güçler bu nedenle bir çözüm bulmak zorundaymış: Enjekte edilebilir bir biyolojik silah…

İşte burada yeni çağ komploculuğu devreye giriyor. Aniden Öldü’nün anlatısı doruk noktasına tırmanırken olayın dini inanç boyutu da açıklığa kavuşturuluyor ve komplo tüm kapsamıyla ortaya konuyor. Bize söylenen, bunun ruhani bir savaş olduğu. Buna göre nüfusu azaltma gündemi, kötülüğün güçleri tarafından yazılmış ve Tanrı’nın bize verdiği görev, bu plana karşı koymakmış.

Aşı karşıtı hareket kendisini yalnızca bir endüstrinin karşıtı olarak konumlandırmaktan öte, artık çığlığıyla ilahi kurtuluşa çağrı yapıyor..

Önemseyenler

Filmin temel iddialarını ele almayan ama filmin yüzeysel ithamlarını ele alan medya kuruluşlarının yazdıklarını okudum. Anlıyorum. Aşı karşıtı söylemin çılgın bir heyecan kasırgası şeklinde yayılması o kadar bariz ki nutkumuz tutuluyor. Kaale almamaya, kızmaya veya ahmaklığın yaygınlaştığını söyleyip geçmeye meyilliyiz.

Bu türden üstünkörü şüpheciliğin – hızlı, genellikle kendini beğenmiş -, her ne kadar mazur görülse de, Aniden Ölmek gibi bir filmin ekmeğine yağ sürmesinden endişeleniyorum. Bu cesur ve “gerçeği söyleyenler” umursayan insanlar olarak gösteriliyor. Onlar ölümleri önlemek istiyorlar. İnsanların hayatlarını kurtarmak için eylemsizlik duvarını yıkıyorlar ve kötülük bulutlarını dağıtıyorlar. Kameranın sığ alan derinliği, profesyonel aydınlatma, sinir bozucu müzik ve iyi bir kurgunun hikaye anlatma gücüyle desteklenen bu sahne şovu, ikna edici bir tuzak haline geliyor.

Bence bu türden propagandaları gelişigüzel bir şekilde yok saymamız fayda getirmiyor. Bunların peşine düşen insanları ikna etmek istiyorsak – ikna edilmesi zor olan inatçı inananları değil, korkan ama yine de mantığı dinlemeye istekli olanları – empatiyi elden bırakmadan, yapılan iddiaların gerçekliklerini kontrol etmeliyiz. Aşı karşıtı propagandanın korkuluklarını alaşağı etmenin ne kadar kolay olduğunu göstermeliyiz.

Sabırlı olmaya ihtiyacımız var. Bu günlerde sabırlı olmak ne kadar zor olsa da.

Kıssadan hisse:

  • Aşı karşıtı “belgesel” Aniden Öldü, COVID-19 aşılarının, insanları aniden öldüren pıhtılar yaratarak dünyanın nüfusunu azaltmayı amaçlayan biyolojik silahlar olduğunu iddia ediyor
  • Filmde tahnitçilerin gösterdiği pıhtılar, tıp uzmanlarına göre hayatta ve ölümden sonra da yaygın olarak görülen pıhtılardan farklı değil.
  • Filmin aniden öldüğüne inanmamızı istediği insanların bir çoğu aslında ölmedi.

Orijinal yazı: The Anti-Vaccine Documentary Died Suddenly Wants You to Feel, Not Think, Jonathan Jarry M.Sc. / McGill Office for Science and Society. Çeviren: Serdar Başeğmez (Yalansavar)


Dipnotlar:

  1. Yazar burada Conspirituality kavramını kullanıyor. Yeni çağ komploculuğu olarak çevirdiğimiz bu kavram, komplo teorileriyle yeni çağ spirütüelliğinin iç içe geçtiği hareketleri tanımlamak için sosyologlar Charlotte Ward and David Voas tarafından türetilmiş bir kelime.
  2. Tahnitçi (ing. embalmer), ölü bedenlerin bozulmalarını engellemek için onları kimyasal işlemlerden geçiren kişi, mumyalayıcı. Türkiye’de cenazeler bu tip işlemlerden geçirilmese de ABD’de çok yaygın bir uygulamadır.
  3. VAERS: Vaccine Adverse Event Reporting System, Aşı Yan Etkileri Bilgilendirme Sistemi, ABD’de piyasaya sunulan aşıların yan etkilerini izlemek üzere kurulan ve teyit edilmemiş raporların yüklendiği merkezi bir veritabanı.
  4. Uzun ömürlü hayatta kalma yiyecekleri ve değerli metaller özellikle Covid19 döneminde farklı ideolojiden birçok grupta yükselişe geçen “survivalism” akımı nedeniyle çok tercih edilen ürünler.
  5. Amerikalı aşırı sağcı ve komplo teorisyeni politik aktivist.

About Serdar

Yalansavar'ın İngiltere konsolosu, Boğaziçi Üniversitesi mezunu, girişimciliğin tadını almış bir daha bırakamamış, Londra gezgini, podcast tutkunu, kız babası, Greenwich Skeptics in the Pub teknikeri :)

3 Yanıt “Aşı Karşıtı Belgesel “Aniden Öldü”, Düşünmenizi Değil, Etkilenmenizi İstiyor”

  1. ayşegül bingöl 14 Aralık 2022 13:48

    Emeğinize sağlık❤️

    iPhone’umdan gönderildi

    Beğen

  2. Hocam link var mı?
    Belgeseli hiç bir yerde bulamadım da :))

    Beğen

%d blogcu bunu beğendi: