Afrika’da Mangoya Giderken Evdeki Canından Olmak

Türkiye ve Dünya’da sayısız firma, Afrika Mangosu içeren mucize (!) zayıflama ilacı ile fazla kilolarından kurtulmak isteyenleri avlıyor.

Uzun bir zamandır Yalansavar ekibi olarak bitkisel destek ürünler ve mucize zayıflama ilaçları konusunda eğilmeyi planlıyorduk. Ancak bundan birkaç gün önce Radikal Gazetesinde rastladığımız üzücü bir haber, bu konuya acilen değinmemiz gerektiğini bize anımsattı.

Televizyon izleyenler görmüşlerdir. Son dönemde gerek Türkiye, gerek tüm dünyada bir Afrika Mangosu özü ile zayıflama furyası var. Her yaz olduğu gibi, pek çok kişi fazla kilolarından kurtularak, plajlarda boy gösterme sevdasında. Bu zayıflama furyası bu sene genç bir insanın canına mal olmuş durumda:

Balıkesir ’de 35 yaşındaki N.G’nin zayıflamak için internetten satın alarak kullandığı ‘gıda takviyesi’ adıyla satılan mango özlü ilaç, 4 drajelik kullanımdan sonra N.G.’nin kalbinin durmasına yol açtı. Genç kadın halen yoğun bakımda ölüm kalım savaşı verirken, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Dr. Saim Kerman, son günlerde benzer olayların peşpeşe yaşandığını belirterek, “Bu ürünlerin analizlerde mango, acaiberry, altınçilek gibi tamamıyla bitkisel olduğu iddia edilen ürünlerin içinde hiç bulunmaması gereken ve önemli bir ilaç etken maddesi olan ‘sibutramin’e çok yüksek oranda rastladık. Sibutraminin aşırı dozu kalp kaslarında, kardiyolojik toksik etki yaratarak kalp durmasına yol açıyor” dedi.

Çok üzücü bir olay, ancak bu olaydan birkaç ders çıkararak benzer kayıpların olmasını önleyebiliriz belki.

Bu trajedinin ortaya çıkmasında birden çok faktör üst üste binmiş durumda, gelin bunları teker teker inceleyelim:

Mucize Diyet Hapları

Kilo vermenin yolu az yemek ve egzersiz. Ne yazık ki, hem yiyip hem kilo verdirecek bir mucize ilaç yok.

Gerek yazılı gerek görsel basında sık sık rastladığımız bir konu mucize diyetler. Elbette, canımızın istediğini yiyip içtikten sonra, sihirli bir hap alıp fazla kilolarımızdan kurtulabilsek süper olurdu. Kim istemez suçluluk duymadan kocaman bir dilim pasta yiyip, gönül rahatlığıyla mayo bikini giymeyi?

Kilo almak, aslında vücudumuza ihtiyacı olandan daha fazla kalori içeren besinler almamızın kaçınılmaz bir sonucu. Fazla kalori içeren besin maddeleri, vücut açısından en verimli enerji depolanma şekli olarak yağa dönüştürülüp, vücut yapımıza göre bel, göbek, kalça, bacak vs bölgelerde depolanıyor.

Bu süreci durdurmanın son derece basit iki yolu var: Ya vücudumuzun ihtiyacından fazla kalori almayacağız ( hatta kilo vermeye çalışıyorsak, ihtiyacımızdan daha düşük kalori alacağız), ya da vücudumuzun  daha çok kalori yakmasını sağlayacağız. Yani kilo vermenin anahtarı son derece basit: az yemek ve daha çok hareket etmek.

Bu basit denkleme rağmen piyasa, çoğu bitkisel ürünler olan mucizevi zayıflama ürünleri ile kaynıyor. Hemen her zaman albenili ambalajları üzerinde tamamen doğal olduklarını belirten ibarelerle ve ünlü birinin adı ve yüzü kullanılarak,  mucize ilaç olarak piyasaya sürülüyorlar. Reklamlara bakarsanız hepsi “metabolizmayı hızlandırıyor“, hepsi “yağ yaktırıyor“, hepsi “diyet ve egzersiz yapmadan kilo verdiriyor“!

Bu ibarelerle satılan bu sözde “mucize” ilaçların bir çoğu hiç bir işe yaramıyor ve para tuzağı olmaktan ileri gidemiyor. Ancak bazıları paranızdan çok, sağlığınızı da çalmaya aday. Zira bu tip diyet ilacı üreticileri, ilaçları alan kişilerin bu ilaçları kullanırken gerçekten de kilo vermesini istiyor. İlacı kullanan kişi kilo vermeli ki, yakınlarına ürünün reklamını yapabilsin, “inanamazsın şekerim, hiç bir yediğimden kısmadım, iki haftada 5 kilo verdim!” diyebilsin.

Bu etkiyi sağlamak için bu ilaçların içine genelde hızlı ve sağlıksız kilo vermeyi sağlayacak çeşitli bileşiklerin ve bitkilerin karıştırıldığını görüyoruz. En sık rastlanan uygulama ilaçların içine müshil veya diüretik (idrar söktürücü) etkisi veren maddelerin eklenmesi. Müshil veya diüretik etkili bileşenleri alan kişinin vücudu su kaybına uğruyor, böylece terazi üzerine çıktığında kilosunda 3-4 kilo düşme gözlüyor. Bu durumun kilo vermeyle ilgisi yok, sadece vücudun kaybettiği suya bağlı bir hafifleme. Aradan bir iki gün geçip kişinin vücudundaki su miktarı eski halini aldığında kaybolduğu sanılan kilolar geri geliyor.

Diüretik veya müshil ile vücuttan su atmanın ise riskleri büyük. İki yöntem de vücut ve kan kimyasının bozulmasına neden olarak mineral ve sıvı kaybına bağlı ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.

Yaşanan mango hapı trajedisinde, ilaca eklenen şey müshil veya diüretik etkili maddelerden çok daha ciddi bir bileşen: sibutiramin.

Sibutiramin, beyindeki yeme merkezini etkileyerek kilo vermeyi sağlayan bir ilaç. Yakın zamana dek Türkiye’de de Burna, Nadyak, Reductil ve Zelium adlarıyla pazarlanan ve şişmanlık tedavisinde kullanılan bu ilaç, 2010 yılında özellikle kalp ve damar sistemiyle ilgili neden olduğu ciddi yan etkiler nedeniyle önce FDA ( ABD’de ilaç düzenlemelerinden sorumlu Food and Drug Administration kurumu) tarafından ABD’de yasaklandı, hemen ardından da tüm dünyada piyasadan çekildi.

Haberde bahsi geçen hastanın kullandığı Afrika Mangosu tabletinin üreticileri, mango’nun mucizevi(!) zayıflatıcı gücünü yeterli bulmamış olacaklar ki, 2010 yılında yasaklanmış olan bu ilacı, etiketlerinde belirtme ihtiyacı görmeden tabletlerine eklemişler.

Bitkisel İlaçlar

Mango tabletlerine çaktırmadan eklenen Sibutiramin aktif maddesi, yaşanmış olan bu üzücü olaydaki bir diğer problemli konuya parmak basmamızı gerektiriyor: Bitkisel ilaçlar ve bu alandaki regülasyon eksikliği.

Bitkisel ürünler, Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen ilaç düzenlemelerine tabi olmadan, Tarım Bakanlığı izni ile besin takviyesi adı altında satılıyorlar.

İlaç sektörü ile ilgili ciddi problemler var, ama bu sorunlara rağmen, herhangi bir ilaç firmasının sattığı ilacın içeriğini eksik bildirmesi, ilacın içindeki aktif maddeyi ilaç prospektüsüne yazmaması gibi bir uygulama olması söz konusu bile değil. Hangi ilaç firması olursa olsun, böyle bir şey yaptığı anda çok ciddi yasal yaptırımlara tabi olacak, belki de ruhsatını bile kaybedecektir.

Ancak bitkisel destek ürünlerde bunun tersini görüyoruz. İlaç firmaları çok ciddi kontrol ve yaptırımlara tabi iken, bitkisel ilaçlar genelde Sağlık Bakanlığı onayına bile tabi değil. Ne içerikleri, ne kullanım alanları ile ilgili hemen hemen hiç bir regülasyon olmadan, Tarım Bakanlığı onayı ile besin takviyesi adı altında satılıyorlar.

Gün geçmiyor ki, bir bitkisel ürünün içinden halk sağlığını ciddi anlamda tehdit eden tehlikeli ve bir o kadar da garip maddeler çıkmasın. Güney Kore’deki bitkisel ilaçların içinden çıkan kurutulmuş insan embriyosu tozundan tutun da içine ağır metaller ( civa, kurşun, hatta arsenik) karışmış bitkisel destek ürünlere kadar pek çok olay geçtiğimiz yıllarda basına yansıdı.

Türkiye’de yaşanan bu olaydakine benzer başka vakalar da var. Geçtiğimiz yıllarda, dünyanın pekçok yerinde ‘tamamen doğal’ sloganı ile satılan pekçok ‘mucize diyet’ hapında benzer aktif maddeler tespit edilmiş durumda. O kadar çok bitkisel zayıflama ürününden sibutiramin veya benzer maddeler bulunmuş ki, FDA bu konuda bir duyuru yayınlamış ve bu konuya bir sayfa ayırmış. Bu ürünlerin çoğuna eklenen ve listelenmeyen aktif maddelerin kalp yetmezliği, taşikardi ( kalp çarpıntısı), felç gibi yan etkilere neden olduğu konusunda tüketiciler uyarılmış.

Bu ilaçları üreten ve pazarlayan kişiler, doğaya yönelim safsatasını (Naturalistic Fallacy) kullanarak, bu ilaçların ‘tamamen bitkisel‘ olduğunun üzerine basarak müşteri toplamaya çalışıyorlar. Ancak bunu yaparken de ilaçların içine insan sağlığını tehdit edecek maddeler eklemekten çekinmiyorlar.

Otoriteye tapma: Bir Bilen Safsatası

Afrika Mangosu ile ilgili ürünleri internette aradığınızda, karşınıza binlerce sayfa çıkıyor. Bu sayfaların hemen hepsinde ise tanıdık bir isim var: Türkiye’de ve dünyada satılan hemen tüm Afrika Mangosu tabletlerinde aslında bir kalp damar cerrahı olan Dr. Mehmet Öz‘ün ya adı, ya da resmi geçiyor.

İnternette satılan tüm Afrika Mango tableti reklamlarında Dr. Öz’ün adı veya resmi mevcut.

Amerika’dan popüler kadın kuşağı programlarının vazgeçilmez ismi haline gelmiş olan, ve eskiden tıp doktoru kimliğiyle boy gösterirken son yıllarda doktor kimliğini bir kenara bırakıp sözde-bilimin savunucusu olmuş bir isim Dr. Mehmet Öz. Konuk olarak çıktığı programlarda artık bilimsel, tıbbi önerilerden çok mucize ilaçların tanıtımını yapıyor, garip ve egzotik meyvelerin süper güçlerinden bahsediyor, duayla iyileşme, medyumlar, dil okuma, feng-shui, reiki gibi sözde-bilim yöntemlerinin promosyonunu yapıyor.

Daha önceki promosyon ataklarını yakından takip ettiğim Dr. Öz’ün zayıflamak için Afrika mangosu kullanımını önerip önermediğini epey araştırdım.

Gördüğüm kadarı ile, Dr. Mehmet Öz, First For Women dergisinin Ocak 2012 sayısında Afrika Mangosu’nun mucizevi kilo verdirici özelliğinden bahsetmiş. Yalnız bu derginin yazısındaki önerisi piyasada sıklıkla görülen diyet tabletleri için değil, meyvenin kendisi içinmiş. Ancak Dr. Öz’in web sitesine baktığımızda, kendisinin olmasa da ekibindeki doktorlardan biri olan Dr. Tanya Edwards’ın Irvingia ismiyle satılan Afrika Mangosu tabletlerini 3-5 kilo vermek isteyenlere tavsiye ettiğini ve bu tabletlerin yan etkisi olmadığını yazdığını görüyoruz. Gene aynı sitede Dr. Öz’in programında Afrika Mangosu’nu görüp, kullanıp kilo verenlerden geri bildirim toplamak amacıyla düzenlenmiş bir anket de var. ( Sayfanın uçma ihtimaline karşı ekran görüntüsü almayı ihmal etmedim 🙂 )

Dr. Mehmet Öz, daha sonra Afrika mangosu tableti pazarının çığ gibi büyüdüğünü farkedip, bu işin içinde bir bit yeniği olabilir diye düşünmüş olmalı ki,  yukarıdaki sayfalara rağmen “bu ürünleri tavsiye etmediğini, ve bu tip tabletlerin sahtekarlık olduğunu” kendisi de net olarak açıklamış.

İzleyelim:

Ancak, buna rağmen bu ürünler Dr. Öz’ün tavsiyesi adıyla satılmaya devam ediyor. Kilo verme hevesindeki kişileri, Bir Bilen Safsatasıyla (Argument from Authority) avlama niyetinde olan uyanık tücarlar, insan hayatını hiçe sayarak bu ürünleri satmaya devam ediyorlar.

Ne yapmalı?

Bu acı olaydan çıkarılacak pek çok ders var.

  •  İstediğimiz kadar yemek yememizi ve bu sırada kilo vermemizi sağlığımızdan ödün vermeden sağlayacak mucize bir yöntem yok.
  • Bu iddialarla pazarlanan bitkisel ilaçlara temkinli yaklaşmak gerekli,
  • “Bitkisel destek ürün” adı altında satılan bu tip ilaçların içinde ne olduğunu net olarak bilemiyoruz.
  • Bu tip bitkisel destek ürünler pazarlayan firmalar, Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen ve ilaç firmalarının tabi olduğu ciddi yaptırım ve kurallara tabi değiller.
  • Bir ürünün üzerinde ünlü birinin adı veya resmi olması o ürünün işe yaradığını, ve de güvenilir olduğunu göstermez.

Bizim ve yakınlarımızın başına benzer olayların gelmemesi için, bu hususlara dikkat etmekte, çevremizi ve yakınlarımızı bilgilendirmekte, bilinçlendirmekte, ve bu tip ürünlerin olası tehlikeleri  konusunda uyarmakta fayda var.

Kaynaklar:

  1. Sibutiramine. PubMed Health
  2. 34 Weight loss products are recalled. WebMD
  3. Herbal diet product poses health risk.  CBC News.
  4. ‘Natural’ diet pills tainted with banned prescription drug. NBC News
  5. Tainted Weight Loss Products, Public Notifications. FDA Web sitesi
  6. Chinese Slimming Capsules Containing Sibutramine Sold Over the Internet:  Müller, et al.
  7. Study Finds Supplements Contain Contaminants. The New York Times
  8.  Irvingia: A Magic Pill?. http://www.DrOz.com
  9. Did You Buy the African Mango Diet After Seeing It on the Show? www.DrOz.com

About isil_arican

Yalansavar'ın kurucusu, San Fransisco'da yaşayan bir Tıp Doktoru. Stanford Üniversitesi Çocuk Hastanesi'nde Klinik Bilgi İşlem Direktörü. Bay Area Skeptics Yönetim Kurulu Üyesi. Boş zamanlarında sözde bilimle savaşıyor, Yalansavar'a ve Trepanasyon'a yazıyor, TED çevirileri yapıyor, kedi seviyor, evde bira kaynatıyor, bir de bu aralar The Witcher oynuyor.

3 Yanıt “Afrika’da Mangoya Giderken Evdeki Canından Olmak”

  1. Ahmet Alegöz 31 Temmuz 2012 10:02

    Emeğinize sağlık Işıl Hanım. Güzel yazı.

    Beğen

  2. Elinize sağlık güzel yazmışsınız. Bir iki bilgi paylaşayım istedim.

    Gıda takviyeleri üretmek isteyen bir firmaya deneyimli bir gıda mühendisi olarak danışmanlık vermem istendiğinde iki bakanlığın da bu işe nasıl yaklaştıklarını araştırdım. Eski ismiyle Tarım Bakanlığı bu tip “besin takviyeleri”ne izin vermiş olmaktan dolayı pek bir sıkıntıya düştüğünden belirli etken maddeleri içeren takviyelere izin vermeyeceğini en baştan belirtiyor; hatta etken maddelerin alkolle ekstraksiyonunu bile kabul etmiyor, Sağlık Bakanlığına postalıyor. Sağlık Bakanlığı’da malum ilaç ruhsatında burnundan kıl aldırmaz. Bu tip ürünlere ara ürün diyip ilaç olarak adlandırmıyorlar, Geleneksel Ürün diyorlar. Bunun için kurulmuş bir birim bile var Bakanlıkta ama aynen ilaç ruhsatı için istenen belgeler, testler vs vs istediği ve dosyayı incelemek için 1-2 sene sürdüğü için kimse buraya başvurmuyor.

    “Hap yap para kap” sözüne sonuna kadar inanmış Türk kurnazı başvuruyu Tarım’a yaptığında ürünün bırakın yasaklanmış etken madde içerdiğini diüretik bile içerdiğini söylemiyor. Tarımın izin vereceği bir kılıfa sokuyor dosyasını, alıyor iznini, çakıyor etiketine ve piyasaya Tarım Bakanlığından izinli diye sürüyor.

    İki yol var bu tip durumların önüne geçecek. Devlet denetimleri sıklaştırmalı. Bu kadar az uzman kadrosu ve yeni yeni gelişen laboratuar koşulları ile yoğun denetim – Polyanna tavrı ile – zamanla olacak. Yani inşallah, yani umarım yani yani…

    İkinci yol ise halkın eğitilmesi. Bu devletin görevidir esasında ama sizin gibi gerçekleri bilim temelli, egosuz, sadece bilginin paylaşımı için yazan eğitimli insanların artması ve sözlerinin dinlenmesi de zarar vermez yahu:)))

    Beğen

    • Katkınız için çok teşekkürler!

      Maalesef, sizin de belirttiğiniz gibi, bu tip firmalar nerede açık varsa onu zorlayıp gene ürünlerini sattırmanın bir yolunu buluyor. KOntrolleri sık yapan merciler kadar bilinçli tüketici de lazım. İnsanlar ne yazık ki internette okuduğu her şeyin doğru olduğunu sanıyor. Bizim de hedefimiz biraz olsun bu göz boyamaları sergileyip okuyanlara eleştirel düşünme alışkanlığını kazandırmak.

      Beğen

%d blogcu bunu beğendi: