Eleştirel Düşünce ve Skeptisizm

Karşılaştığımız iddiaların doğruluğunu ancak eleştirel düşünce yöntemi ile sistematik olarak teyit edebiliriz.

Karşılaştığımız iddiaların doğruluğunu ancak eleştirel düşünce yöntemi ile sistematik olarak teyit edebiliriz.

Sizce uzaylılar dünyamızı ziyaret edip, kimi insanları gece uyurken yataklarından kaçırıp üzerlerinde deneyler yapıyor olabilirler mi? Dünyanın dört bir yanındakı tarlalara bırakılan kocaman daireler, bu uzaylıların bize bıraktığı işaretler olabilir mi?  Kış aylarında evimizde sağa sola soğan asmak grip olmamızı engeller mi?  Peki bundan bir süre önce büyük bir kampanya ile duyurulan Erke Dönergeci, Türkiye’nin enerji sorununu çözebilir mi? Ya eczanede satılan manyetik bileklik diz ağrılarınıza gerçekten de iyi gelir mi?

Her gün gerek eşten dosttan, gerek televizyondaki o çok sevdiğimiz programa gelen konuklardan, gerek internetten pek çok hikaye, pek çok iddia duyuyoruz. Bu duyduklarımız ışığında hastalığımızı nasıl tedavi edeceğimize, sağlıklı kalmak  için ne yiyip içeceğimize, paramızı nasıl değerlendireceğimize, hangi ürünü satın alacağımıza veya yaşantımızı nasıl sürdüreceğimize karar veriyoruz.  Bu konulara bakış açımız, çoğu zaman bireysel tercihlerimizin de ötesine geçiyor, devlet veya şirket politikası ile ilgili alınan kararları etkiliyor. Bu şekilde gerek bireysel gerek toplumsal olarak elimizdeki kaynakları nereye aktaracağımızı seçiyoruz.

Bu nedenle,  bu tip iddiaları doğru değerlendirmek, bu soruların yanıtlarını doğru şekilde bulabilmek,  gerek kendi yaşantımızı daha mutlu ve sağlıklı sürdürmek, gerek yaşadığımız dünyanın daha iyiye gitmesini sağlamak için çok önemli.

Bu değerlendirmeyi doğru yapmak ise ancak eleştirel düşünce becerimizi geliştirmekle mümkün.

Eleştirel Düşünce

Çoğu kimse, insan beyninin, gezegenimizde yaşayan diğer canlılara göre bize çok büyük bir avantaj sağladığı konusunda hemfikir.  Ancak, evrimsel olarak bize bu avantajı veren beynimiz şimdiye kadar bildiğimiz en karmaşık yapılardan biri  olmasına rağmen, mükemmel değil.

Beynimizin görevi, bize olan biten hakkında en doğru bilgiyi vermekten ziyade, en hızlı karar ve reaksiyon alabileceğimiz verileri sunmak ve işlemektir. Bu süreçte de daha hızlı ve etkin karar almak için  pek çok kısayol işletip, fark etmeden pek çok yanılgıya düşeriz. Beynimizin bu zaafları, karşılaştığımız iddiaları değerlendirirken bizi sıklıkla yanıltır.

Hepimiz çok fazla varsayımla hareket eder,  yeterli veri yokken çıkarsamalarda bulunuruz. Bilişsel hatalara düşmeye meyilliyiz. Hepimiz inancımızı pekiştiren verileri anımsar (teyit önyargısı), onunla çelişenleri görmezden geliriz. Bazen gözümüzün önündeki kocaman nesnelere bakar ama onları görmeyiz. Her ne kadar biz ona güveniyor da olsak, hafızamız bizi  oldukça sık yanıltır. Sıklıkla mantıksal safsatalara düşer, önümüzdeki verileri fark etmesek de genelde istediğimiz, hatta işimize gelen şekilde rasyonalize ederiz.

Eleştirel düşünce, karşımıza çıkan iddiaların geçerliğinin sorgulamamıza yarayan ve bunu yaparken beynimizdeki zaaflara yenik düşmememize yardımcı olan bir yöntemdir.

Eleştirel düşünce sürecine öncelikle iddiaya ilişkin tüm verileri ve önermeleri gözden geçirmekle başlarız.  İlk önce, bu önermelerden hangilerinin veriye dayalı, hangilerinin varsayım olduğunu belirleriz. Ardından bu verilerden yola çıkan akıl yürütme mekanizmasını gözden geçiririz. Bunu yaparken, (ileride uzun uzun anlatacağımız) mantıksal safsatalar ve benzer diğer bilişsel yanılgılara düşmeden, sistematik şekilde akıl yürütmeye çalışırız. Veriler ve akıl yürütme mekanizmaları yardımıyla bir sonuca ulaştığımızda, bunu körü körüne kabul etmeyip, eğer bu vardığımız sonuç doğruysa başka nelerin doğru olması öngörüldüğünü irdeleriz. Konu ile ilgili bilgi ve perspektifimizin sınırlı olabileceğini düşünerek, konu ile uğraşan diğer kişi ve görüşleri inceleriz. Bu araştırma sırasında karşımıza  konu uzmanlarının fikir birliğine vardığı noktalar çıkarsa, bunun değerli bir gösterge olabileceğini göz önünde bulundururuz.

Eleştirel düşünce sırasında sonuca varmada veriler ve onların objektif olarak anlamlandırılması esastır. Bunu yaparken de alçakgönüllülüğü hiç elden bırakmamak gerekir. Zira dünya çok karmaşık bir yer ve hepimiz her şeyi bilemeyiz. Herhangi bir konudaki bilgi ve perspektifimiz limitli olabilir, daha sonra ortaya konan yeni bir veri daha önce vardığımız sonucu değiştirebilir. Tüm bunları göz önünde bulundurur ve vardığımız sonucun, bilimsel yöntemin tanımı gereği her zaman tekrar değerlendirmeye açık olduğunu anımsarız.

Eleştirel düşünce, doğuştan gelen bir yetenek değildir. Aynen bir enstrüman çalmak gibi, zaman içinde öğrenilebilir ve alıştırma yaparak alışkanlık haline getirilebilir. Karşımıza çıkan iddiaları eleştirel düşünce ile değerlendirmek,  ve eleştirel düşünceyi günlük aktivitemiz halinde getirmek bizi kandırılmaktan korur ve yanlış inanışlara kapılmamızı engeller.

Skeptikleştirebildiklerimizden misiniz?

Eleştirel düşünce alışkanlığını düzenli ve sürekli olarak karşılaştığımız iddialara uygulamaya ise Skeptisizm ( Şüphecilik) denir. Günümüzde, gitgide sayısı artan batıl inançlar, ortalıkta dolanan asılsız iddialar ve hurafeler nedeniyle, skeptisizme her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.Skeptisizmle uğraşan kişiler, yani skeptikler (şüpheciler)  popüler ve potansiyel olarak tehlikeli olabilecek söylentileri mantık ve bilimsel yöntem çerçevesinde ve eleştirel düşünce yardımı ile analiz eder ve bu söylentilerin doğru mu yanlış mı olduğunu anlamaya çalışırlar. Yanlış olduğunu fark ettikleri inanışların düzeltilmesi için çaba gösterirler çünkü bu yanlış inanışları düzeltmek, toplumda ve günlük yaşantımızda bunlara  inanmanın getirdiği olumsuz etkileri ortadan kaldırmaya yardım eder.

Çoğu arkadaş sohbetinde, sohbet eden kişinin başına gelen bir olayı aktardıktan sonra ne kadar kül yutmaz olduğunu anlattığına şahit olmuşuzdur. Peki ama her kül yutmazlık, skeptiklik midir?

Tam değil, zira skeptik olmak, bir şeyden sadece şüphelenmekle kalmayıp, eleştirel düşünce alışkanlığını şüphelenilen konuya disiplinli bir şekilde uygulamaktan ve hatta gerekirse kendinden bile şüphe etmekten geçer.

Kanıtın nerede?

Kanıtın nerede?

Peki, eleştirel düşüncenin faydası ve öneminden yukarıda bahsettik. Öyleyse, bu disiplini nasıl gündelik hayatımıza yansıtabiliriz? Nasıl iyi bir skeptik olabiliriz?

İyi bir skeptiğin dikkat etmesi gereken şeyleri kısaca şöyle özetleyebiliriz:

  • Kanıta saygı gösterin. Skeptisizm, bir konu hakkında kesin bir duruş almak ve o duruşu muhafaza etmek değildir.  İyi bir skeptik, üzerinde çalıştığı konu hakkında yeni ortaya çıkan kanıtları da değerlendirir, yeni kanıtlar daha önce savunduğu açıklamayı geçersiz kılıyorsa, görüşünü değiştirmekten ve yeni kanıtlar çerçevesinde yeni bir açıklamayı benimsemekten çekinmez.

  • Meraklı, ancak o kadar da temkinli olun. Pek çok kişi bu temkinli yaklaşımı “açık fikirli olmamak” ile karıştırır. Oysa, skeptikler kuantum teorisinden, evreni oluşturan karanlık maddeye dek, inanması güç olan ancak kanıt veya verilerle desteklenen iddialara inanmaktan kaçınmazlar. Skeptiklerin temkinli yaklaştıkları iddialar, herhangi bir veri, hesaplama veya kanıt ile desteklenmeyen farazi iddialardır.

  • Bir şeye körü körüne inanmadan önce onun hakkında düşünme ve kanıtları değerlendirme alışkanlığı edinin.  Sıradışı bir iddiaya inanmadan önce, o iddia hakkındaki kanıtları tarafsızca değerendirmek, statükocu, ve muhafazakar bir bakış açısı ile, radikal fikirleri hemen benimseyecek çılgın bakış açısı arasındaki denge unsurunu oluşturur.

  • Bilmediğiniz konularda, konuyu bilen başkalarına danışmaktan çekinmeyin. Eleştirel düşünce yeteneğiniz ne kadar gelişmiş olursa olsun, hala muhtelif yanılgılara düşme ihtimali olan bir birey olduğunuzu unutmayın. Her insanın bildiği ve anladığı şeyler sınırlıdır. Ne bilmediğimizin her zaman net farkında olamayız, bu nedenle skeptikler bilmedikleri ya da emin olmadıkları konuları konuyu bilen kimselere danışmaktan çekinmezler. Bir başkasının katacağı perspektif, bazen fark etmediğiniz yanılgılara düşmenizi engelleyecektir.

  • İnsanların, en başta da kendinizin pek çok şeye ne kadar kolay kanabildiğini her zaman aklınızda tutmaya çalışın. Hiçbirimiz, bir konuda kanıya varırken oturup elimizdeki verilerin bir listesini yapıp bunları analiz etmeyiz. Aksine, edindiğimiz izlenim ve veriler bizlere kişisel önyargılarımız, bizi yanıltan hafızamız, beynimizde çalışan ve çok da doğru olmayan höristiklerden süzülerek ulaşır. İlaveten, her birimizin kişisel inançları, yaşadığımız toplumun ve yakınlarımızın kültürel alışkanlıkları bu verilerin ne şekilde değerlendirileceğine yön verir. Skeptikler bir kanıya varırken, kendilerinin de içinde bulunduğu önyargı ve yanılsamaların farkına varmaya çalışır, bu yanılsamaların muhakemelerine olan etkilerini mümkün oldukça ortadan kaldırmaya gayret ederler.

  • Zeka ile safsatalara inanma eğilimi arasında bir ters orantı olmadığını anımsayın. Asılsız şeylere inanmak sadece zeki olmayan insanlara özgü değildir, zeki insanlar da herkes gibi önyargıların esiridirler . Eleştirel düşünce yetilerini kullanmadıkları sürece asılsız iddialara ve safsatalara zeki olmayan kimselerle aynı derecede inanırlar. Hatta, zeki insanlar inandıkları şeyleri daha iyi rasyonelize eder ve karşıt görüşleri daha kolaylıkla ekarte edebilirler, bu nedenle sıklıkla zeki insanları inandıkları safsataların hatalı olduğuna ikna etmek çok daha zordur.

  • Belirsizlikten rahatsız olmayın. Çevremizde ve yaşantımızda nedenini anlamadığımız, yanıtını bilmediğimiz şeyler olabilir. Bazen, her tür kanıt ve mantıksal irdelemeye rağmen, vardığımız sonuç “bilemiyoruz” olabilir.

Bu yazımızda, yalan savmak yerine, eleştirel düşünce ve skeptisizm kavramlarına kısa bir giriş yaptık. Yalansavar’ın bir hedefi de, toplumdaki eleştirel düşünme alışkanlığını pekiştirmek. Bu nedenle ileride bu kavramlara tekrar döneceğiz, sıklıkla içine düştüğümüz yanılgı ve mantık hatalarını zaman zaman örneklerle anlatacağız.

Ama gelin bu eleştirel düşünceye giriş yazımızı, ünlü düşünür Bertrand Russell’in 1959 yılında söyledikleri ile noktalayalım:

Herhangi bir şeyi incelerken veya herhangi bir felsefeyi değerlendirirken kendinize sadece ama sadece gerçekleri,  ve gerçeklerin ulaştırdığı doğruların ne olduğunu sorun. Asla dikkatinizin inanmak istediğiniz ya da inanmanızın toplumsal açıdan daha avantajlı olacağını düşündüğünüz şey tarafından dağıtılmasına izin vermeyin. Sadece ve sadece elinizdeki gerçeklere bakın.

Sevgi bilgeliktir, nefret ise aptalcadır. Her geçen gün daha fazla etkileşime girdiğimiz dünyamızda birbirimize katlanmayı öğrenmemiz gerekir. Bazı insanların bizim duymaktan hoşlanmadığımız şeyleri söylemesine katlanmayı öğrenmeliyiz. Ancak bu şekilde birlikte yaşayabiliriz. Eğer birlikte ölmek yerine birlikte yaşayacaksak bu gezegendeki insan ırkının devamlılığı için kesinlikle elzem olan tolerans ve birbirine olan saygıyı öğrenmemiz şarttır.

 

Kaynaklar ve ileri okuma:

  • Gilovich, How We Know What Isn’t So.
  • Sagan, The Demon-Haunted World.
  • Shermer, Why People Believe Weird Things.
  • Novella, Your Deceptive Mind

About isil_arican

Yalansavar'ın kurucusu, San Fransisco'da yaşayan bir Tıp Doktoru. Stanford Üniversitesi Çocuk Hastanesi'nde Klinik Bilgi İşlem Direktörü. Bay Area Skeptics Yönetim Kurulu Üyesi. Boş zamanlarında sözde bilimle savaşıyor, Yalansavar'a ve Trepanasyon'a yazıyor, TED çevirileri yapıyor, kedi seviyor, evde bira kaynatıyor, bir de bu aralar The Witcher oynuyor.

4 Yanıt “Eleştirel Düşünce ve Skeptisizm”

  1. tesekkurler harika bir yazı. okudukca anladık ki eleştriel düşünce geleceğimizi daha iyi yasamak aldatılmamak ve iyi ve mutlu bir hayatla beraber daha az hayal kırıklığı için hemen her insanın bu yonunu mutlaka geliştirmesi üzerinde durması gerek.

    Beğen

  2. Yazı çok güzel ama ben uzaylıların üzerimizde deney yaptıkları kısma takıldım. Bence yapıyorlar ama buradaki gibi başarıya ulaşamıyorlar eheh:

    Beğen

  3. Bir önceki yorumumda bir youtube linki paylaşmıştım ama görünmüyor heralde. Şu haliyle çok saçma bir yorum gibi duruyor, editleme gibi bir imkanınız var ise videonun linki şudur: http://www.youtube.com/watch?v=pY1_HrhwaXU

    Yoksa önceki yorumu da kaldırırsanız embesil gibi durmamış olurum :/ Teşekkürler

    Beğen

  4. “Bazı insanların bizim duymaktan hoşlanmadığımız şeyleri söylemesine katlanmayı öğrenmeliyiz.”
    Demiş Russell usta, eyvallah da, gel de bunu cahil adama anlat. Eleştirel düşünmek için de eğitim hem de kaliteli bir eğitim şart bir yerde. (Ya da bu da bir safsata, hay bin kunduz, şüphecilik de bi yerde kararsızlığa doğru mu yol alıyor ne? O yüzden dünyayı safsatalara inananlar yönetiyor.)

    Beğen

%d blogcu bunu beğendi: