
Son dönemde pek çok yerde karşımıza çıkan Plandemik isimli “belgesel” içindeki iddialar ne kadar doğru?
COVID-19 salgını başlayalı neredeyse beş ay oldu. Tüm tıp ve bilim dünyası daha önce bilmedikleri bir virüsle mücadele etmeye, normalde yıllar içinde biriktirilen klinik deneyim ve veriyi kısacık bir sürede toplamaya çalışadursun, yaşadığımız belirsizlik her geçen gün yeni bir komplo teorisinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Bunlara en son ekleneni de muhtelif sosyal medya kanallarında ve özellikle de WhatsApp’da karşınıza çıkmış olan “Plandemik” isimli bir video.
Bu videodan ilk defa Twitter’daki birkaç kullanıcının bana attıkları “Komplo teorilerine pek inanmıyorum ama bu çok mantıklı geldi.” mesajları ile haberdar oldum. Mesajların sayısı artınca oturup videoyu izleme ihtiyacı hissettim ve izleyenlerin neden inanılır bulduğunu anladım. Bu video aslında baştan aşağı komplo teorisi dolu olmasına, hatta kendi kendisi ile çelişmesine rağmen yapımcıları hikaye anlatma tekniklerinin inceliklerini kullanmış ve videoda birbirinden asılsız iddialar sıralayan virolog Judy Mikovits’i hem saygın bir bilim insanı gibi göstermeyi hem de kurban rolüne sokarak izleyenlerden empati toplamayı başarmışlar. Bu nedenle de böylesine viral hale gelip bir o kadar tehlikeli ve yanlış bilgi içeren bu belgesel kisvesindeki propaganda videosunu detaylı irdelemek zorunlu oldu.
Son yıllarda YouTube, Netflix ve benzeri streaming platformlarında “belgesel” türü altında yayınlanan bu ve benzeri pek çok video görüyoruz. Adında belgesel olan her yayının gerçekten bilimsel olduğu ve aktardığı bilgilerin objektif olduğunu sanmak gibi bir refleksimiz var. Ancak streaming tarzı yayınların arttığı ve artık oldukça ucuza pek çok kişinin evinde bile video çekebildiği günümüz teknolojisinde adında belgesel geçen yayınlara biraz daha eleştirel gözle bakmak gerekiyor. Herhangi bir görüşü veya fikri bilimselmiş gibi belgesel halinde izleyiciye sunmak için iyi bir video ekipmanı, otoriter görünen üç beş ünvanlı isim ve bol miktarda asılsız bilgi yeterli. Hemen kimse bunları seyrederken durdurup teyit etmediği için de izlenen belgeseller zihinlerimizde otomatikman doğru bilgi gibi sınıflanıyor, “Abi öyle deme belgeselde gördüm!” cümleleri ile arkadaş sohbetlerine konu oluyor. Daha önce bu tip asılsız bilgileri toplayıp sunan ve belgeselden ziyade birer propaganda ya da promosyon aracı olan benzerlerine Plandemik de eklenmiş gibi duruyor.
Ancak Plandemik’i belki de diğerlerinden ayıran ortaya çıktığı anda, dinleyenlerin içinde bulunduğu çaresiz ruh durumuna ilaveten dinleyeni ikna etmek için kullanılan ve ilk defa Aristo tarafından Retorik Sanatı kitabında bahsi geçen üç yöntemin ilk ikisini başarı ile kullanıyor olması:
- Etos: Konuşanın karakteri ve konu hakkındaki güvenilirliği
- Patos: Dinleyicilerin duygulara ne kadar hitap ettiği, ne kadar sempati uyandırdığı
- Logos: Konunun içeriğindeki ikna edici veri ve bağlantılar
Mükemmel bir Etos örneği olan videonun ilk dakikalarında, neredeyse tüm video boyunca konuşan Judy Mikovits ile tanışıyor ve röportajı yapan (ve aynı zamanda videonun yapımcısı olan) Mikki Willis ağzından ne kadar tanınmış ve önde gelen bir bilim insanı olduğunu dinliyoruz. Mikovits, ekran karşısında gayet sakin duruyor, bir bilim insanına yakışacak bilimsel jargon kullanıyor ama aynı zamanda halkın anlayacağı açıklıkta da konuşuyor.
İkinci bölüme geçer ve Patos kısmına adım atarken kendisi ile ilgili hikayeler anlatmaya başlıyor ve kendi mağduriyeti üzerinden dinleyici ile duygusal bir bağ kuruyor. Kendini haksızlığa uğramış ancak yılmamış bir bilim kahramanı gibi gösteriyor ve komplo teorisinin ilk tohumlarını ekmeye başlıyor.
Videodaki tüm iddiaların kanıtsız olması ve hiç bir teyit eden döküman sunulmaması açısından Logos yöntemini çok başarılı kullandığını söyleyemeyiz. Ancak video, son düzlüğe girdiğinde ise etos ve patos ile kıvama gelen seyirciye videoyu izlerken teyit etme imkanı olmayan bir sürü bilimselmiş gibi görünen asılsız veri ve iddiayı bocalıyor. İzleyenin aslında videoyu durdurup beş dakikalık bir Google taraması ile asılsız olduğunu anlayabileceği iddiaların sayısı o kadar çok ki, bu bilgi kirliliği ilk iki aşamada tava gelen, güvenmeye ve inanmaya açık hale gelip savunmasını düşüren, komplo mentalitesine çoktan geçmiş dinleyiciyi kalbinden vuruyor ve kanıtlar yerine, teyit refleksini kırarak ikna ediyor.
Bu başarılı retorik kullanımı sayesinde normalde komplo teorilerine çabuk kapılmayan kişiler arasında bile hızla yayılmaya başladı. Öyle ki, bunu bana ileten pek çok kişi “bana inandırıcı geldi” derken videonun kendi içinde bile çelişkili iddialar olduğunu, Mikovits’in videoda hem COVID’in aslında iddia edildiği kadar kötü ve yaygın bir hastalık olmadığını iddia ettiğini, ancak birkaç dakika sonra da hepimizi öldürmek için laboratuvardan salındığını söylediğini bile görmezden gelebiliyorlar.
Videodaki iddialara ve bunların asıllarına kısaca göz atalım:
Spiker, videonun başında Judy Mikovits’i zamanının en önde gelen tanınmış ve saygın bilim insanı olarak tanıtıyor.
DOĞRUSU: Mikovits, hiç bir dönemde saygın ve önde gelen bir bilim insanı değildi.
Mikovits, adı bu videonun viral olmasına kadar çok da duyulmamış bir bilim insanı idi. 2009’a kadar pek tanınmazken, bu tarihte Kronik Yorgunluk Sendromu’nun viral kökenli olduğunu (XMRV) iddia eden bir makale ile adını duyurdu. Ancak makale yayınlandıktan iki yıl sonra bu virüsün başka hiç bir çalışmada saptanamamış olması ve söz konusu makale sonuçlarının düzmece olduğunun anlaşılması üzerine makale yayından geri çekildi.
Bu sırada başka kimsenin varlığını kanıtlayamadığı XMRV virüsünün otizme neden olduğunu iddia etmeye başlayan Mikovitz’in makalesindeki etik sorunlara ilaveten çalıştığı Whittemore Peterson Enstitüsü (WPI) aynı yerde çalışan bir başka ekip arkadaşından veri sakladığı, laboratuvar verilerini tahrip ettiği ve laboratuvar ekipmanını tahrip ettiği gerekçesi ile işine son verdi. İşten çıkarılmasının ardından WPI’ye ait olan ekipman ve verileri teslim etmediği için hakkında tutuklama kararı çıkarıldı ve bu nedenle beş gün hapis yattı.
Her ne kadar bu film yaşanan bu olayları “Mikovits aslında müthiş bir şey buldu, bazı güçler de onu susturmak istiyor.” kisvesinde sunmaya çalışsa da, altı deşilince görülen şu: Çok tanınmayan bir bilim insanı sıradışı bir iddia ile kısa süreli de olsa meşhur oluyor. Akabinde bu iddianın asılsız olduğu ortaya çıkınca iddiasını geri almak yerine veri manipülasyonu ve tahribatı ile üste çıkmaya çalışıyor. Aynı hikayeyi komplo teorisyenlerini besleyen Andrew Wakefield ve benzeri sahte mağdurlardan çok iyi biliyoruz.
Mikovits, videoda sanki bir gerçeği ortaya çıkarmış da susturulmak için hapse atılmış ve uzun süre hapis yatmış izlenimi yaratıyor. Dahası Mikovits, bu tutuklanma olayını sanki evine izinsiz girip arama yapılmış ve evinden zorla tutuklanıp götürülmüş gibi anlatıyor (bu diyalog sırasında ekranda bir eve giren SWAT timi görüntüleri mevcut.)
DOĞRUSU: Mikovits, çalıştığı laboratuvardan veri ve ekipman çaldığı için hırsızlık suçundan tutuklandı.
Yukarıda da belirttiğim gibi Mikovits’in tutuklanmasının nedeni kimsenin bilmemesi gereken müthiş bir buluşa imza atmış olması falan değil, adi bir hırsızlık suçu. Ayrıldığı enstitüye ait muhtelif ekipmanı, hücre kültürlerini, flash bellekleri ve bilgisayarı eski işverenine teslim etmiyor, hatta defalarca yapılan yazılı talepleri görmezden geliyor. Sonunda Whittemore Peterson Enstitüsü (WPI) hücre kültürlerinin ve toplanan verilerin Mikovits tarafından imha edilmesine önlem olarak iki ayrı suç duyurusunda bulunuyor ve takiben hakkında tutuklama kararı çıkıyor. Videoda bu tutuklama kararından bahsedilirken konuyu daha dramatik hale getirmek için arka planda SWAT görüntüleri izliyoruz – ki bunlar ‘stock video’ tabir edilen ve genel kullanım için satılan anonim klipler. Mikovits’in evine SWAT girip girmediğini bilemiyoruz, bu konuda bir kanıt sunulmuyor videoda. Bildiğimiz 18 Kasım 2011 tarihinde önce Kaliforniya’da tutuklanıp beş gün hapis yatıyor, ardından serbest bırakılıyor. Mikovits ardından kendisi Kaliforniya eyaletinden Nevada’ya geçerek tekrar teslim oluyor.
Bu videoda basit bir işveren/eski çalışan arasındaki anlaşmazlık ve hırsızlık davasının sanki bir sırrı ortaya çıkardığı için kovuşturulan mağdur ve kahraman bilim insanı kisvesine büründürüldüğünü görüyoruz. Bu şekilde izleyicinin algısı manipüle edilerek Mikovits’i basit bir hırsız değil mağdur kahramanmış gibi gösteriliyor.

Miktovits, işten ayrılırken Whittemore Peterson Enstitüsü’ne ait demirbaş ve verileri talimatlara rağmen teslim etmediği için hakkında hırsızlık suçu nedeniyle işlem başlatılmıştı.
Mikovits video boyunca Dr. Fauci’nin büyük bir örtbas kampanyasının ardındaki isim olduğunu ve daha pek çok kirli işe bulaştığını ima ediyor, ancak röportaj sırasında bunlarla ilgili herhangi bir kanıt sunmuyor.
DOĞRUSU: Fauci’nin Mikovits’in herhangi bir çalışmasını baltaladığına ilişkin hiç bir kanıt ve döküman yok.
Mikovits’ röportaj boyunda yaptığı üstü örtülü ithamlar ile şu an COVID salgın yönetimi başında bulunan ve politik yönelimine bakılmaksızın hemen herkesin saygı duyduğu Dr. Fauci’ye saldırdığını görüyoruz. Üstelik bu saldırı video ile de kalmıyor, Twitter üzerinden de devam ediyor. Videoda bir kaç yerde Fauci’nin bu tip işlerden yüklü miktarda para kazandığını ve insanları para karşılığında susturduğu ima ediliyor, ancak bunun hangi konuda olduğu belirsiz. Fauci’nin patentlerinin tamamı kayıtlı ve AIDS tedavisinde kullanılan Interleukin ilacını keşfeden kişi olarak aldığı fon da belli. 1997 yılından beri bu konudaki buluşları için 45.000 USD alan Fauci bu paranın tamamını da bağışlamış. Videonun bir başka yerinde Mikovits Fauci’nin kendisinin AIDS ve HIV hakkındaki araştırmasını yayınlamayı geciktirdiğini ve bu gecikmenin milyonlarca kişinin ölümüne neden olduğunu ima ediyor. Mikovits’in AIDS hakkında yazdığı tek makale 1986 yılında doktora öğrencisi iken danışmanı ile ortak yazdığı makale, ve o tarihten sonra da bu konuda kayda değer bir yayını olmamış. Eğer bahsettiği gecikme bu makaleye ait idiyse bu konuda herhangi bir merciye yapılmış bir şikayet ya da kovuşturma kaydı mevcut değil. Factcheck.org ekibi bu iddianın hangi makale ile ilgili olduğunu sormak için Mikovits ile yakın zamanda iletişimde geçtiklerinde de bahsettiği makalenin hangisi olduğu sorularına yanıt vermemiş.
Bu haliyle bu iddia çamur at izi kalsın tarzı bir kişisel intikam ya da garezden öteye gitmiyor. Bu konuda ilave kanıtlar ortaya çıkarsa o zaman tekrar değerlendiririz elbette, ancak insanları karalamak tek başına haklılık göstergesi değil.
Gelelim Mikovits’in kişisel ve mesleki geçmişi haricinde tıbbi konularda öne sürdüğü iddialara. Bu iddiaların geçerliliği konusunda da diğerlerinden daha iyi bir performans gösterdiğini söyleyemeyeceğiz doğrusu.
Mikovits global aşı zorunluluğu getirilirse aşıların sahibi olan insan ve kurumların yüz milyarlarca dolar kazanırken milyonlarca kişiyi öldüreceklerini iddia ediyor. Hemen ardından da şu an aşı takvimlerinde RNA virüslerine yönelik hiçbir aşı bulunmadığını söylüyor.
DOĞRUSU: Mevcut aşı takvimlerinde yer alan kızamık, kızamıkçık, kabakulak virüslerinin hepsi RNA virüsü.
İşte tam da bu iddia bana bu videonun tamamen bu konudan habersiz kişilere, komplo teorisyenlerine ve aşı karşıtlarına yönelik yapıldığını gösterdi. Zira buradaki söylem sıklıkla aşı karşıtı lobinin hiçbir bilimsel birikimi olmayan kişilerden yandaş toplamak için uydurduğu ve yüzde yüz palavradan oluşan bir diyalog.
Parçalayarak irdeleyelim:
- Aşıların milyonlarca kişinin ölümüne neden olduğu doğru değil, aksine her yıl milyonlarca çocuğun hayatta kalmasına yardımcı oluyorlar. Tek bir hastalıktan örnek verecek olursak, çiçek hastalığı ortadan kalkmadan önce yılda 5 Milyon kişinin ölümüne neden oluyordu. Sadece 1980-2008 yılları arasında tek bir aşı ile 200 Milyon kişinin hayatını kurtardığımızı tahmin ediyoruz.
- Bugün RNA virüslerine karşı geliştirdiğimiz gayet başarılı pek çok aşı var: Kızamık, kızamıkçık, kabakulak, kuduz, grip, sarı humma, Ebola bunlardan bazıları. Mikovits’in bu denli hızlı teyit edilebilen bir konuda gözünü bile kırpmadan bu yalanı söyleyebiliyor olması videonun propaganda amacını oldukça bariz şekilde ele veriyor.
Spiker Mikovits’e aşı karşıtı olup olmadığını sorunca Mikovits ‘Yo, kesinlikle değilim.’ cevabını veriyor.
DOĞRUSU: Mikotivts muhtelif aşı karşıtı platformlarda sahneye çıkmış, etkinliklerde konuşma yapmış bilinen bir aşı karşıtı.
Bu sahnede beylik bir aşı karşıtı diyaloğun tekrarlandığını görüyoruz. Aşı karşıtlarının çoğu, kendilerinin açıkça aşı karşıtı olduğunu itiraf etmekten sakınırlar. Sorarsanız hep cevapları “aşı karşıtı değilim ama….” diye başlar. Benzer şekilde, aşı karşıtı pek çok web sitesi de isimlerinde bu ifadeye yer vermez “güvenli aşılar, aşı güvenliği enstitüsü” gibi esas amaçlarını gizleyen isimler kullanırlar.
Biraz deşelim, bakalım Mikovits aşı karşıtı mı değil mi….
- İnternette kısa bir arama Mikovits’in aşı karşıtı pek çok toplantılarda bilim insanı geçmişi nedeniyle iddialara bilimsellik kazandırmak adına baş konuşmacı, onur konuğu vs olduğunu görüyoruz. Hatta pek çok aşı karşıtı web sitesinde yaptığı röportajlar, verdiği sunumlar mevcut.
- Bazı videolarda Mikovits’in katıldığı etkinliklerde VAXXED belgeselinin (aşı karşıtı bir propaganda yayını) tanıtımı için kullanılan şapkalardan taktığını görüyoruz.
- Bu video ile promosyonunu yapmaya çalıştığı son kitabı gerek çıktığı yayınevi, gerek üzerindeki tüm isimlerle ‘ben aşı karşıtıyım’ diye bağırıyor. Aşı karşıtı bir grubun sponsorluğunda çıkan kitabın diğer yazarı meşhur bir başka aşı karşıtı, önsöz de gene aşı karşıtlarının pek sevdiği avukat Robert F. Kennedy tarafından yazılmış.

Mikovits’in bu promosyon videosu ile birlikte piyasaya sürülen ve ünlü aşı karşıtları tarafından promosyonu yapılan son kitabı, videonun yayılmasından kısa bir süre sonra Amazon’da tükenmiş.
Mikovits bu virüsün muhtelif laboratuvarların ortak çalışması olan bir modifikasyon olduğunu iddia ediyor. Hatta gözünü kırpmadan laboratuvar isimlerini art arda sayıyor.
DOĞRUSU: Bugüne kadar toplanan tüm bilgiler ve yapılan tüm bilimsel yayınlar bu virüsün doğal olarak ortaya çıkmış ve hayvanlardan insanlara geçen bir virüs olduğu yönünde.
Videonun bu kısmı ibretlik gerçekten de. Spikerin sorusunun ardından Mikovits elinde hiçbir kanıt olmamasına, videoda bu hükme nasıl varıldığını açıklayan hiçbir veri, evrak hatta beyan geçmemesine rağmen bu cevabı gözünü bile kırpmadan, kendinden son derece emin bir şekilde söylüyor.
Bu iddiayı destekleyen hiçbir kaynak sadece bu videoda değil, internette veya diğer bilimsel literatürde de yok. Aksine yapılan araştırmalar ve virüsün gen analizinden bu virüsün doğal olarak hayvanlarda bulunduğunu ve oluşan bir mutasyonla insanlara geçtiğini biliyoruz. Özellikle koronavirüslerde bu hayvandan insana geçme davranışı oldukça sık görülen bir durum.
Mikovits güvenilir delillerle gelmediği sürece bunu da diğer yalanlarının yanına ekliyoruz.
İlaveten belirtmek gerekir ki, yapılan tüm çalışmalar bu virüsün insan yapımı ya da laboratuvar modifikasyonu değil tamamen doğal yolla ortaya çıkan bir virüs olduğunu gösteriyor. Üstelik yıllardır bilim insanları bu tip bir virüs salgını yaşayacağımızı öngörüyor, devlet ve kurumları dinlenmeseler de buna karşı uyarmaya çalışıyorlardı.
Mikovits, Ebola virüsünün 1999 yılında laboratuvarda üretildiğini iddia ediyor.
DOĞRUSU: İlk Ebola salgını 1976 yılında ortaya çıktı.
İlk ebola salgını 1976 yılında görüldü. Mikovits’e önerimiz yalan söylerken daha inandırıcı olmak istiyorsa tarihlere dikkat etmeli.

Kayda geçmiş Ebola salgınları. İlk salgın 1976 yılında ortaya çıktı.
Mikovits İtalya’da COVID vakaları sırasında gözlenen yüksek ölüm oranları sorulduğunda, bunun nedeninin 2019 yılında İtalya’da yeni ve test edilmemiş bir grip aşısı olduğunu, bu aşının köpek hücrelerinde geliştirildiğini ve köpeklerde çok sayıda coronavirüs olduğunu söylüyor.
DOĞRUSU: Grip aşısı içeriği tüm dünyada standarttır. İtalya’da uygulanan ve köpeklerden üretilmiş ‘farklı’ bir aşı yok.
Mikovits bir kez daha aynı anda asılsız pek çok iddia boca ederek dinleyenin mantık devrelerini paralize etme taktiğini kullanıyor. Grip aşılarının içeriği her mevsimde Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenir ve her yerde aynı aşı uygulanır . Herhangi bir ülke ve topluma ‘test edilmemiş’ farklı bir grip aşısı uygulanması diye bir şey söz konusu olamaz. Eğer böyle bir şey olduysa bu gerçekten de çok ciddi bir suç ve inanmak için kamera karşısında yalan üzerine yalan söyleyebilen bir kişinin iddialarından çok daha fazla kanıta ihtiyaç var. Mikovits de, yapımcısı da böyle bir kanıt sunmadığı sürece, söylediği bir çok şeyin yalan olduğunu gördüğümüz bu hanımefendinin bu iddiasına inanmak için hiçbir gerekçemiz yok.
Grip aşıları sıklıkla yumurta ile üretilirken son yıllarda alerjik reaksiyonların azaltılması ve daha güvenli aşı üretimi için hücre kültürleri kullanılmaya başlandığı doğru. Ancak köpeklerde çok sayıda koronavirüs olduğu iddiası yalan. Bugün SARS-CoV-2 virüsünün kaynağının köpekler değil yarasalar olduğunu biliyoruz. Aksine, köpeklerde tespit edilen az sayıda COVID vakasında hastalığın sahiplerinden köpeklere geçtiği saptandı.
Mikovits İtalya’daki grip aşısı iddiasını genişleterek, nerede olursa olsun grip aşısı olan kişilerin COVID’e yakalanma risklerinin %36 daha yüksek olduğunu iddia ediyor.
DOĞRUSU: Bahsettiği çalışma COVID hakkında değil, ayrıca çalışma aslında aşı olan kişilerle olmayanlar arasında bir fark gözlenmediği sonucunu çıkarmış.
Özellikle aşı karıştı pek çok sitede de karşımıza çıkan bu iddianın aynı cephede olduğu gün gibi ortada olan Mikovits tarafından dile getirilmesi hiç şaşırtıcı değil. Ancak diğer konularda olduğu gibi bu konuda da Mikovits kendi iddiasını geçersiz kılacak ayrıntıları anlatmaktan özellikle kaçınıyor ki dinleyeni manipüle edebilsin.
Öncelikle bu makalenin COVID ile hiçbir alakası yok.

Mikovits’in grip aşısı olan kişilerde COVID enfeksiyonunun %36 daha çok görüldüğü iddiasının kaynağı olan makale. Makalede detayları görebileceğiniz gibi bu makale COVID ile ilintili değil, üstelik sonucunda da grip aşısı olanların daha fazla hastalandığı bulunmamış.
Söz konusu makale, ABD Hava Kuvvetleri tarafından asker personel üzerinde yapılmış ve 2019 yılında yayınlanmış bir çalışma. Bu makalede incelen kavram ‘virüs etkileşimi (viral interference)’, yani bir virüs enfeksiyonu sonrasında vücudun diğer virüslere daha dayanıklı hale gelip gelmediği. Bazı enfeksiyonlarda bu durumu gözlüyoruz, ilk virüse karşı olan bağışıklık sistemi yanıtı sırasında ortaya çıkan interferon denen bazı maddeler hemen arkasından gelen yeni bir virüse de etkili olabiliyor. Bu makaledeki bilim insanları grip virüsü ile koronavirüs ailesine ait bilinen diğer basit soğuk algınlığı virüsleri arasında böyle bir etkileşim olabileceğinden yola çıkarak, grip aşısının bu avantajı zayıflatıp zayıflatmadığını araştırmışlar. Makalede toplanan alt verilerin tek bir tanesinde %36 gibi bir rakam olsa da, makalenin sonucu Mikovits’in iddiaları ile tamamen çelişiyor: Aşılanan kişilerde diğer solunum yolu enfeksiyonlarında bir artış gözlenmemiş.
Mikovits’in adeti olduğu üzere bu iddiayı hem çarpıtarak hem de olduğundan daha korkutucu hale getirerek sunuyor. Bu makale dediklerini destekliyor bile olsaydı, makalede bahsedilen koronavirüsler şu anki salgına neden olan SARS-CoV-2 değil, hepimizin her yıl olduğu basit soğuk algınlığı yapan koronavirüsler. Gene dört dörtlük bir manipülatif korku tüccarlığı örneği.
Mikovits maske kullanımı ile ilgili muhtelif iddialarda bulunuyor:”Maske takmak, aslında sizdeki virüsü aktive ediyor. Yani maske takınca sizde bulunan koronavirüslerin reaktive olması sonucu hasta oluyorsunuz.”
DOĞRUSU: Maskelerin insanların ‘kendilerindeki virüsü aktive etmesi’ gibi bir durum söz konusu değil. ‘Virüs aktivasyonu‘ diye bilinen bir kavram yok.
Mikovits’in maske takmanın insanın kendisindeki koronavirüsleri aktive ettiğine ve virüs ekspresyonunu artırdığına ilişkin iddiası bu videodaki en fantastik iddia olabilir. “Virüs ekspresyonu” ne demek bilen bir virolog, immünolog ya da enfeksiyon hastalıkları uzmanı mevcut değil. Kendi virüslerimizin aktive olup bizi hasta etmesi diye bir durum da yok, zaten bunun olmasını sağlayacak herhangi bir mekanizma da mevcut değil. Kumaş bir maske nasıl oluyor da virüslerin aktive ediyor, bunu açıklayan bildiğimiz bir mekanizma yok. Mikovits’in bu sıradışı iddiası aksine, ciddi yayınlarda ardarda yayınlanan makaleler, maske kullanımının COVID’in yayılmasını yavaşlattığı yönünde. Örneğin Nature dergisinde yayınlanan bir makale, maskelerin hasta kişilerden yayılan damlacıkların çevreye saçılmasının engellenmesinde etkili olduğunu gösteriyor. Başka makaleler de özellikle konuşma, bağırma, şarkı söyleme gibi aktivitelerde ağzımızdan çokça damlacığın havaya karıştığını ve maske takmanın olası bir virüs yayılımını azaltacağını gösteriyor.
Koronavirüs için maske kullanımı hakkında yapılan hiç bir çalışmada Mikovits’in iddia ettiği “kendi virüslerimizin aktive olması” (ne demekse?) durumu tespit edilip gözlenmemiş.
Mikovits, maske giyen kişinin kendi ağzından çıkan karbondioksiti soluyacağını, bunun toksik bir gaz olduğunu ve bağışıklık sistemini zayıflatarak COVID olma riskini artırdığını iddia ediyor.
DOĞRUSU: Maske takmak karbondioksit zehirlenmesine neden olmuyor. Böyle bir risk olsaydı tüm cerrahların zehirlenmesi gerekirdi.
Karbondioksit kimyasal olarak epeyce atıl bir gaz; toksik olan karbonmonoksitle karıştırılmasın. Ortamda çok büyük miktarlarda bulunsa bile bizi etkileyen karbondioksit değil sadece oksijen azlığıdır, bu nedenle oksijen yerine uzun süre karbondioksit solumak oksijen azlığı yüzünden gerçekten de öldürücü olabilir. Ancak, karbondioksit molekülleri çok küçük ve gerek cerrahi/bez maskeler gerek kumaş maskelerin dokuları arasından kolaylıkla geçip gidiyorlar. Hatta gözenekleri çok sıkı olan N95 maskeleri bile karbondioksit moleküllerini geçiriyor. Kısaca, maskeler karbondioksit zehirlenmesine yol açamaz.
Üstelik başka kimler maske takıyor, hem de saatlerce biliyor musunuz?: Cerrahlar ve sağlık personeli.
Uzun ve meşakkatli ameliyatlar yapan pek çok cerrah seneler boyu her gün uzun saatler birkaç kat ameliyat maskesi takıyor hastalarını ameliyat ederken. Bu doktorlarda videoda bahsedilen bağışıklık sistemi zayıflığı da, karbondioksit zehirlenmesi de şimdiye dek görülmedi. Gene bir korku tüccarlığı girişimi.

Cerrahlar ve diğer ameliyat personali, uzun ameliyatlar boyunca bazen iki kat cerrahi maske takıyorlar. Bugüne dek hiçbirinde ne karbondioksit zehirlenmesi ne bağışıklık sistemi zayıflığı gözlendi.
Mikovits, grip aşısı olan herkesin vücuduna koronavirüs enjekte edildiğini iddia ediyor. Akabinde bazı gizli odakların ve Gates Foundation gibi derneklerin gizli ajandasının herkese bu şekilde COVID bulaştırmak ve akabinde herkese COVID aşısı yapmak olduğunu söylüyor.
DOĞRUSU: Grip aşılarında ne COVID ne de başka bir koronavirüs türü mevcut. Ayrıca herkes COVID olursa zaten kimsenin aşıya ihtiyacı kalmaz.
Grip aşılarının hiç birinin içeriğinde koronavirüs bulunmuyor. Bu iddia ile ilgili olarak factcheck.com sitesi Mikovits’e ulaşarak röportaj yapmak istemiş ve iddianın kanıtını sormuş. Mikovits röportaj isteğini kabul etmediği gibi, kanıt da sunamamış ve sadece “aşılar hücre kültürlerinde geliştiriyorlar, koronavirüs hayvanlarla yaygın görülen bir virüs” tarzında bir akıl yürütme ile karşılık vermiş. Böylesine ciddi bir komplo iddiasının belgesi ve daha detaylı bir açıklaması olması gerekir. Şu ana dek grip aşılarında koronavirüs olduğuna ilişkin bir kanıt mevcut değil.
Mikovits’in izleyicilerine dayattığı büyük komplonun en önemli iki parçası olan “Herkese COVID bulaştırma” ve akabinde “Herkese COVID aşısı satma” eylemleri de komik bir şekilde birbiri ile çelişiyor. Zaten herkese COVID’in bulaştığı bir senaryoda, COVID aşısına ihtiyacımız kalmıyor, zira hastalanıp ölmeyen ve iyileşen herkes aşıya gereksinim olmadan SARS-CoV-2’ye bağışık olacak. Aşıyı, tam aksine insanlara COVID bulaşmadan hastalanmasınlar, ağır hastalık geçirmesinler ya da ölmesinler diye geliştirmeye çalışıyoruz. Kaldı ki aşıyı geliştiren tek bir kurum ve otorite yok, şu an dünyanın farklı ülkelerinde farklı ekiplerin geliştirmeye çalıştığı 70 civarında değişik aşı mevcut. Yani konu Mikovits’in ima ettiği gibi kapalı kapılar ardında ellerinde viski bardakları ve puroları ile herkesi önce hasta edip sonra aşılamaya çalışan bir grup kötücül dünya hakimine bağlı değil. Ama korku tüccarlarının klasik taktiği bu. Konuyu ne kadar korkutucu yapar, ne kadar bilinmeyen güçler ve gizli anlaşmalara bağlarlarsa kendilerini o denli kahraman gibi göstermeyi başarıyorlar.
Mikovits, video boyunca muhtelif defalar COVID salgınının abartıldığı, devletin doktorlara COVID’den değil başka hastalıktan ölen hastaların kayıtlarına COVID yazılması için baskıda bulunulduğunu, bunu yapan doktorlara COVID vakası başına 13.000 USD’den başlayıp 39.000 USD’ye çıkan ödemeler yapıldığını iddia ediyor. Bu iddiaların bir kısmını teyit etmek için iki doktorun açıklama yaptığı bir videodan klipler kullanılmış.
DOĞRUSU: COVID nedeniyle salgın başından beri her ülkede normalin çok üzerinde ölüm oranları görülmekte. Doktorlar hastalara COVID tanısı koyunca ilave ikramiye almıyorlar.
İlk önce COVID vakalarının abartıldığı iddiası ile başlayalım.
Ben bu satırları yazarken dünyada teyit edilen COVID-19 vaka sayısı 5.5 Milyon’u aştı, COVID nedeniyle ölen insan sayısı da 400 bine yaklaşıyor. Tüm dünyadaki sağlık otoriteleri hemfikir ki bu şimdiye dek görmediğimiz ve özellikle ileri yaş grubunda oldukça öldürücü seyreden bir hastalık. Pek çok ülkede alınan ve kişilerin yakın temasını önleyen sıkı önlemlere rağmen yarım milyona yakın insanın daha önce bilinmeyen bir hastalık nedeniyle ölmesi hafife alınacak bir durum değil. Bu önlemler olmasaydı bu rakamlar çok daha yüksek olacaktı.
Mikovits, aslında ölüm sayılarının pek farklı olmadığını, sadece hasta kayıtlarına COVID yazmaya zorlayacak ya da buna özendirecek uygulamalar nedeniyle bu rakamın şişirildiğini ima ediyor. Bakalım öyle mi?
Ekte muhtelif ülkelerde son üç ay içinde olan ölüm sayıları bundan önceki 10 yılın (2010-2019) ortalamaları ile karşılaştırılmış. Mavi çizgiler on yıllık ortalama, kırmızı çizgiler ise bu yılki ölüm sayıları. Bariz şekilde görüldüğü gibi son üç aydır hemen her ülkede son on yıllık trendlerin dışında ve oldukça yüksek seyreden ölüm vakaları var. Bunun da tek açıklaması COVID.

Kaynak:New York Times (74,000 Missing Deaths: Tracking the True Toll of the Coronavirus Outbreak)
Eğer Mikovits’in iddiası doğru olsaydı, yani vakalar yanlış şekilde COVID olarak kayda geçiyor olsaydı, ölüm sayılarının sabit kalmasını, ancak ölüm nedenlerinin ağırlıklı olarak COVID’e kaymasını beklerdik. Ama bunu görmüyoruz, aksine 2020 yılında COVID başlaması ile rutin ölüm sayılarına eklenen ve hızla artan yeni ölüm vakaları mevcut.
Gelelim COVID’den ölmeyen ama kayıtlara COVID yazılan hastalar olduğu iddiasına. Ölüm nedeni kaydı oldukça sorunlu ve hataya açık bir süreçtir. Eskiden, çoğu yerde ölüm nedeni olarak hastanın esas ölüm nedeni tanısı yazılır ve o şekilde bırakılırdı. Bu da ölüm nedenini hem doktorun subjektif değerlendirmesine bırakan bir yöntem, hem de kişinin ölümüne katkıda bulunan ilave hastalıkların (komorbidite) dökümante edilmesini engelleyen bir uygulamaydı.Örneğin bir dönemler Türkiye’deki vefat raporlarında çoğu zaman ölüm nedeni ‘kardiyopulmoner arrest’ olarak yazılırdı. (Kardiyopulmoner arrest, kalp ve akciğer durması demek). Kişi araba çarpması ile de hastaneye gelse, kalp krizine bağlı komaya da girse sonuçta kalp ve solunum durup öldüğünden ölüm raporuna bu yazılırdı, hemen tüm ölümler de kalp ve akciğer hastalığı diye istatistiklere girerdi.
Günümüzde bu durumu engellemek için hastaların primer ölüm nedenine ilaveten ölüme katkıda bulunan komorbidite (eşlik eden ölüm nedeni) de yazılıyor. Örneğin kişi böbrek yetmezliğinden öldü ve aynı zamanda diyabet hastası ise ölüm nedeni: diyabet + böbrek yetmezliği olarak kayda geçer, ya da aktif COVID enfeksiyonu geçirmekte iken inme geçirerek ölenlerin de ölüm nedeni COVID + serebrovasküler olay’dır. Bu gayet rutin bir uygulama ve ancak bu sayede COVID enfeksiyonunun neden olduğu ve başta fark etmediğimiz ilave komplikasyonları saptayabiliyoruz.
Her bir COVID vakası için bahsedilen (daha doğrusu doktorlara ödendiği ima edilen) ücretlere gelince. Bu rakamlar, ABD’deki emekli sandığı sistemi olan Medicare’in paket ücretleri. Medicare, sadece 65 yaşından büyüklerin sağlık giderlerini karşılayan ve federal hükümete bağlı bir sigorta sistemi. ABD’deki sağlık hizmetlerinin ne kadar pahalı olduğu malum. Federal devlet de, fahiş faturaları engellemek için Medicare sigortalılarının her hastaneye yatışında kalem kalem fatura ödemek yerine yatış nedenlerine bağlı standart bir ücret ödüyor. Yani bu bahsedilen paket ücretleri bizdeki SGK payı uygulamasına benzer bir uygulama ve aslında devletin her yatan hasta için anlaşmalı ve indirimli paket ücret ödemesini sağlıyor. Bahsedilen meblağ, Türkiye için çok yüksek olsa da, ABD sağlık hizmeti şartları için çok yüksek değil. Karşılaştırma amacıyla birkaç örnek vereyim: İki yıl önce olduğum omuz ameliyatının faturası 80.000 USD idi, annem beni ziyarete geldiğinde Pulmoner Emboli sebebiyle acil serviste tomografi çekimi ve bir gece müşahede sonrası da 42.000 fatura ile karşılaştık. (Neyse ki iki durumda da sigortalarımız imdada yetişti.) Bu rakamlarla karşılaştırıldığında COVID vakaları başına ödenen ücretin ABD standartlarına göre makul olduğu görülüyor. Evet, ABD’de sağlık maliyetleri çok abartılı ve ciddi bir reform gerekiyor, ama bu sorunlar bu videoda bahsedilenlerden alakasız.
Şunu da belirtmekte fayda var: videoda bu meblağların hastaneye paket ücret olarak ödendiği bilerek net olarak söylenmemiş, sanki doktorlara her bir tanı koydukları COVID vakası için ikramiye veriliyor havası yaratılmış.

Accelerated Urgent Care kliniği doktorları: Dr. Dan Erickson ve Dr. Artin Massihi.
Bu iddiaların eşliğindeki alıntı videolara da kısaca değinelim. Bu görüntüler, ABD’de gündeme çok oturan ve Accelerated Urgent Care isimli bir klinik işleten iki doktora ait: Dr. Dan Erickson ve Dr. Artin Massihi. Bakersfield şehri Kaliforniya eyaletinde en çok Cumhuriyetçi ve Trump destekçisi nüfusun yaşadığı yerlerden biri. Son dönemde Trump ve hükümet yanlıları, ekonomiye büyük negatif etkisi olduğunu iddia ettikleri EvdeKal uygulamasına karşı propaganda yapmaya başladılar. Aslında ne enfeksiyon hastalıkları uzmanı ne de epidemiyolog olan bu iki doktor, YouTube’da epidemiyolojik ve istatistik hatalarla dolu bir röportajları sayesinde meşhur oldular. Bu röportajda o kadar çok hata ve yanlış veri vardı ki, hem Amerikan Acil Tıp Derneği ve Amerikan Acil Hekimler Derneği ortak bir bildiri yayınlayarak yapılan bu röportaj kaydının bilimsel olarak hatalı, politik olarak yanlı ve bu klinik işletmecilerin maddi kaygıları ile motive edilmiş bir açıklama olduğunu ilan ederek söz konusu doktorları kınadılar.
Bu konudaki en ilginç son gelişme ise bu videoda yer alan görüntüler hakkında Accelerated Urgent Care’in Instagram hesabında yapılan son açıklama. Plandemik videosundaki insan hayatı ile oynayacak derecedeki yanlış, yalan ve asılsız bilgilerin çokluğundan onlar da rahatsız olmuş olacaklar ki, Plandemik videosu ile hiçbir alakaları olmadığını, kendi görüntülerinin bu videoda izinsiz olarak kullanıldığını ve söylediklerinin video yapımcıları tarafından üretilen komplo teorilerine destek olacak şekilde çarpıtıldığını beyan eden ve bu tip komplo teorilerini kınayan bir basın açıklaması yayınladılar! Plandemik’teki komplo dozu ve yalanlar, Bakersfield doktorlarının bile tahammül sınırının üzerinde gördüğünüz gibi.

Kaynak: Instagram (@artin_massihi_)
Sonuç: Plandemik, planlı bir komplo teorisi
Mikovits’in bu 20 küsür dakikalık videosundaki her bir iddiayı tek tek incelemek için ayrı bir kitap yazmak gerekir, zira videoyu izlediyseniz aynı cümle içinde ardarda bir sürü birbirinden acayip iddiayı sıralamaktan çekinmiyor. Aslında bu çok rastlanan ve özellikle de politikacıların çok kullandığı bir hatalı argüman yöntemi (Gish Gallop argümanı.) Kısa bir zaman diliminde, karşınızdaki kişinin makul bir zamanda tek tek cevap veremediği 50 ayrı palavrayı ortaya sıkıyorsunuz, karşınızdaki vakti yettiğinde 3-5 tanesine cevap veriyor, kalan 45 palavra yanınıza kalıyor. Mikovits de bu yöntemi videoda başarı ile kullanmış. Gene de elimizden geldiği kadarıyla temel ve en önemli iddiaları bu yazıda tek tek irdelemeye ve bağlantılarla kaynaklarını vermeye çalıştık. Ekteki kaynakçadan da her bir referansı detaylı inceleyebilirsiniz.
Bu irdeleme sonucunda şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Plandemik iyi hesaplanarak kotarılmış olmasına rağmen yalan ve yanlış bilgilerle dolu, ancak etkili bir komplo teorisi videosu. Hatta halk sağlığı açısından bugüne dek yapılmış en tehlikeli video olduğu bile söylenebilir. Mikovits, etik açıdan sorunlu olduğu için mesleğinden uzaklaştırılmış ya da kimsenin artık itibar etmediği diğer isimler gibi aşı karşıtları ve komplo teorisyenleri tarafından kahramanlaştırılmaya devam edecek, bu komplolara inanan kişileri maddi ve manevi olarak sömürerek varlığını ve ismini duyurmayı sürdürecek. Bu videonun yayınlanmasının hemen ardından kitabı Amazon’da çok satanlar listesine girdi bile.
Bu video sizinle paylaşıldı, ne yapmalısınız?
Eminim sizlere de benim gibi arkadaşlarınızdan hatta akrabalarınızdan bu video ya da linki geldi. Belki izledikten sonra siz de önce ikna oldunuz ve bu sayfaya daha fazla bilgi ararken tesadüfen geldiniz. Ya da izledikten sonra içindeki iddialardan şüphelendiniz, daha fazla detay ararken bu yazıyı buldunuz. Belki de zaten video içindeki iddiaların asılsız olduğunu biliyordunuz, ama yakınlarınıza gönderecek detay arıyorsunuz.
Nedeni ne olursa olsun artık bu sayfadasınız ve bu yoğun ve tehlikeli bilgi kirliliği ile savaşmada hepinize ihtiyacımız var. Dünyanın gördüğü en büyük ve önemli salgınlardan birini yaşıyoruz ve bu salgından en az hasarla çıkmamız ancak doğru ve bilimsel önerilere hep birlikte uyarak, yanlı, yalan ve bilim dışı iddialarla birlikte mücadele ederek mümkün olacak.
Yapılan çalışmalar, yanlış ve yalan bilginin çok hızlı yayıldığını, ancak doğrulama bilgisinin aynı hızda yayılmadığını gösteriyor. Aşı karşıtları ve komplo teorisyenleri kararsızlara çok daha hızlı ulaşıp onların kafalarını aynı bu videodaki gibi yalan yanlış bilgilerle hızla dolduruyorlar. Bir kez kafası karışan kişiye ise doğruları öğretmek daha zor ve zahmetli. Çoğumuz da bu zahmete katlanmak istemiyoruz. Kendinizi düşünün: Kaç kişiden bu veya benzer bir video aldınız, kaçına vakit ayırıp cevap verdiniz?
İçinde bulunduğumuz durumun vehameti bu vakti ayırıp cevap vermemizi, yanlış bilgiyle sevdiklerimizin ve belki de kendimizin hayatını kurtarmak pahasına savaşmamızı gerektiriyor.
Sizden ricamız, bu yazıyı, içindeki belirli başlı bölümleri ya da kaynakları bu videoyla ya da benzer iddialarla karşılaştıkça size bu iddiaları ileten kişilerle paylaşmanız. İnsan hayatına mal olacak bilgi kirliliği ile ancak bu şekilde el ele savaşabiliriz.
Kaynaklar:
- Rapp, Christof, “Aristotle’s Rhetoric”, The Stanford Encyclopedia of Philosophy (Spring 2010 Edition), Edward N. Zalta (ed.)
- Haelle,T. (2020). Why It’s Important To Push Back On ‘Plandemic’—And How To Do It. Forbes. Retrieved from: https://www.forbes.com/sites/tarahaelle/2020/05/08/why-its-important-to-push-back-on-plandemic-and-how-to-do-it
- Lombardi, V. C., Ruscetti, F. W., Gupta, J. D., Pfost, M. A., Hagen, K. S., Peterson, D. L., … & Dean, M. (2009). Detection of an infectious retrovirus, XMRV, in blood cells of patients with chronic fatigue syndrome. Science, 326(5952), 585-589.
- Simmons, G., Glynn, S. A., Komaroff, A. L., Mikovits, J. A., Tobler, L. H., Hackett, J., … & Zhao, J. (2011). Failure to confirm XMRV/MLVs in the blood of patients with chronic fatigue syndrome: a multi-laboratory study. Science, 334(6057), 814-817.
- Ledford, H. (2011).Integrity issue follows fired researcher. Nature, retrieved from: https://www.nature.com/news/2011/111005/full/news.2011.574.html
- Callaway, E. (2011). Embattled scientist in theft probe: sacked virologist faces lawsuit from Nevada institute. Nature, 480(7375), 13-15.
- Callaway, E. (2011). Institute claims victory in civil suit against Judy Mikovits. Nature News Blog.
- Mynews4.com. (2011). Judy Mikovits turns herself in. Retrieved from: https://mynews4.com/news/local/judy-mikovits-turns-herself-in
- van Kuppeveld, F. J., & Van der Meer, J. W. (2012). XMRV and CFS—the sad end of a story. The Lancet, 379(9814), e27-e28.
- Vanderslott, S., Dadonaite, B. & Roser,M. (2020) – “Vaccination”. Published online at OurWorldInData.org. Retrieved from: ‘https://ourworldindata.org/vaccination‘
- Viruses and Vaccines: A Basic Flowchart of Viral Families. American Scientist.
- Andersen, K. G., Rambaut, A., Lipkin, W. I., Holmes, E. C., & Garry, R. F. (2020). The proximal origin of SARS-CoV-2. Nature medicine, 26(4), 450-452.
- Cyranoski, D. (2020). Profile of a killer: the complex biology powering the coronavirus pandemic. Nature, 581(7806), 22-26.
- Enserink,M., Cohen, J. (2020). Fact-checking Judy Mikovits, the controversial virologist attacking Anthony Fauci in a viral conspiracy video. Science, doi:10.1126/science.abc7103
- PublicHealthIntelligence.org. (2014): Chronology of Ebola Virus Disease outbreaks, 1976-2014
- Mallapaty, S. (2020). Dogs caught coronavirus from their owners, genetic analysis suggests. Nature.
- Wolff, G. G. (2020). Influenza vaccination and respiratory virus interference among Department of Defense personnel during the 2017–2018 influenza season. Vaccine, 38(2), 350-354.
- Schultz-Cherry, S. (2015). Viral interference: the case of influenza viruses.
- Fichera, A. (2020).No Evidence That Flu Shot Increases Risk of COVID-19. Factcheck.org. Retrieved from: https://www.factcheck.org/2020/04/no-evidence-that-flu-shot-increases-risk-of-covid-19/
- Leung, N. H., Chu, D. K., Shiu, E. Y., Chan, K. H., McDevitt, J. J., Hau, B. J., … & Seto, W. H. (2020). Respiratory virus shedding in exhaled breath and efficacy of face masks. Nature Medicine, 1-5.
- Wu, J., McCann, A., Katz, J., & Peltier, E. (2020). 60,000 Missing Deaths: Tracking the True Toll of the Coronavirus Outbreak. New York Times.
- Forster, V. (2020).Wearing A Mask To Reduce The Spread Of Coronavirus Will Not Give You Carbon Dioxide Poisoning. Forbes.
- Calmatters, B. (2020)Cue the debunking: Two Bakersfield doctors go viral with COVID-19 test conclusions. The Fresno Bee.
- Instagram: Artin Massihi M.D. (2020). Public Statement from Accelerated Urgent Care.
- Johnson, N. F., Velásquez, N., Restrepo, N. J., Leahy, R., Gabriel, N., El Oud, S., … & Lupu, Y. (2020). The online competition between pro-and anti-vaccination views. Nature, 1-4.
Kaynaklar, yazının içinde numaralarla gösterilmemiş. Neden? (Bu salak videoyu veya aşı düşmanı ilkelleri desteklediğim filan anlaşılmasın lüütfen.)
BeğenBeğen
Bu yazı bir hakemli dergi makalesi değil, o nedenle de standart referans formatlarından birine uyma yükümlülüğümüz yok. İlgili kanıtların çoğunu cümle içinde bağlantı vererek orijinal kaynağa yönlendirip en altta da detaylı listelemeye çalışıyoruz. Bu şekilde bilimsel makale okuyucuları dışında daha geniş bir kitlenin daha rahat okumasını ve gerektiğinde ilgili esas kaynağa kolayca gitmesini sağladığını düşünüyoruz.
Referans verme konusu bir stil işi, özellikle de katı formatlara bağlı kalma zorunluluğu olan hakemli bir dergi olmadıkça.
BeğenBeğen
Doktor hanım, “Üstelik yıllardır bilim insanları bu tip bir virüs salgını yaşayacağımızı öngörüyor, devlet ve kurumları dinlenmeseler de buna karşı uyarmaya çalışıyorlardı.” Eğer virus ile bir şekilde birileri çalışma yapmıyor idiyse, nasıl olur da bilim insanları “yarasadan insana bir virus gecebileceği gibi absurd bir durumu “ yıllar önce öngörüp, uyarabilirler? Belli ki bizim kadar ”naive” olmayan birileri çalışmaktaydı.. Araştırma fonlarının dağıtımının ve sonuçlarının yayınlanma protokollerini (sizin kadar olmasa da ) bir parca bilen biri olarak, gercekleri arama protokolünüzü sadece belgelere /yayınlara (başka şansınız da yok bu arada) dayandırdığınızda, doğru veya yanlış bildiğiniz olguların aslında false pozitif veya false negatif olduğunu garantilemiş oluyorsunuz.. Pastör ü anımsayın..
Selamlar, Turker Ornekol
BeğenBeğen
Merhaba,

Sizin absürt olduğunu sandığınız durum yıllarıdr üzerinde muhtelif kitaplar, ders kitaplara, araştırmalar yazılmış, hatta uzmanlık alanı olan akademik bir bölüm.
Google’de Zoonotic Diseases diye aratmayı deneyebilirsiniz.
Bir şey bizim daha önce hiç duymamış olmamız onun absürt olduğunun göstergesi değil, bizim o konuyu bilmediğimizin göstergesi genelde.
Sevgiler.
BeğenLiked by 1 kişi
Bu bir bilim, hayvanlardan insana hastalık geçebileceği, salgınlar olabileceği bilinen şeyler. Deprem bilimcilerinin şu bölgelerde deprem olma ihtimali var demeleri gibi, onlar öngördü diye depremi o zaman o bilim insanları mı yapıyor. Biz bilmiyoruz diye bazı şeyler saçma olmuyor, sadece biz bilmiyoruz.
BeğenBeğen
Bilim insanları hep uyarıyordu ayrıca Bill Gates de uyarıyordu yıllardır .Bir pandemi olucaktı bu zaten bilinen bir şey ama bunun olasılığı gittikçe artıyordu çünkü biz artık doğa ile çok daha iç içeyiz .Şuan bile Amazondaki yerlilere corona bulaşıyor .Ayrıca zaten yarasalar ana kaynaktır bunun bir sürü sebebi var mesela,farklı türlerin birarada yaşayabilmesi gibi ç
BeğenBeğen
Işıl hanım merhaba,
Yazınız için teşekkür ederim. İlgili videoyu izlemedim, benzeri komplo teorisi yapıtlarını izlememeyi, takip etmemeyi tercih ediyorum, Yinede yazınızı okudum. Çevremde bu teorilere inananlar var, kulak misafirliği bile insanın aklına bazen şüphe düşmesine yol açıyor. Yazınız o şüpheleri bertaraf, ederek huzur verdi.
Affınıza sığınıp bir düzeltme yapmak istiyorum. Yazınızın başında “iddia bocalamışlar” diyorsunuz, Herhalde “boca etmişler” demek istediniz. Bocalamak kararsızlık göstermek anlamına gelir. Boca etmek dökmek, boşaltmak anlamına gelir. Bu yorumun negatif bir etkisi olacağını sanmam ama siz yine de lütfen okuduktan sonra lütfen silin veya mümkünse hiç yayınlamayın.
Tekrar teşekkürler, sevgiler
BeğenBeğen
Uyarı ve düzeltme için çok teşekkürler. Gerekli düzeltmeyi yaptım. Sevgiler.
BeğenBeğen
Bu konuda bir ihtiyaç vardı. Siz bu ihtiyacı karşılayabilrsiniz gibi geliyor bana.
BeğenLiked by 1 kişi
Harika bir eleştiri. Tebrikler Işıl Hanım!
Sadece küçük bir kusuru şu: Makale sonundaki referansların yazılış biçimlerinde tutarsızlıklar var!
Gürbüz Çelebi
İzmir
BeğenBeğen
Teşekkürler!
Bu bir blog olduğu ve hakemli bir dergi makalesi ya da tex vs. olmadığı için referansları listelerden bazen standart referans formattan çok daha kolay okunup anlaşılır olmasına öncelik veriyoruz. Uyarı için teşekkürler, vakit olduğunda tekrar formatları elden geçiririz.
BeğenBeğen
Komplo teorilerine açık biri değilim. Sözünü ettiğiniz videoyu izlemedim. İzlemeyi de düşünmüyorum
BeğenBeğen
Merhaba Işıl hocam, inanın mücadele çağrınıza kulak veriyor ve elimden geleni yapıyorum. Ama burada değerlendirmeye almanız gereken kritik bir unsur var. Bu türde kolay popülerleşen ve daha çok bilimden uzak insanlara hitaben üretilen sakıncalı içeriklerle, her ne kadar bilimsel olarak geçerli yol olsa da makale türü yazılarla mücadele imkansız oluyor. Çünkü takdir edersiniz ki 20 dakikalık çarpıcı bir video izlemekle, 20 dakikalık bilimsel bir yazı okumak aynı şey değil. Sizi uzun zamandır takip ediyorum ama yalansavarın bu video üretmedeki eksikliği üzüyor beni. Açıkça söylemek isterim ki özellikle aşılar ile ilgili yazdığınız seriyi çok önemsiyor ve aklıma takılan bir şey oldukça dönüp bakıyorum. Ama insanlar bir şey sorduklarında onları siteye yönlendirsem bile ya gözleri korkuyor ve okumuyorlar ya da bilimsel metodolojiye uzak oldukları için bu tür içerikler ilgilerini çekmiyor. Sizden ricam, yaptığınız podcastlere benzer bir dil ile YouTube ve benzeri platformlar için de içerik üretmenizdir. Bu sayede ben yine yazdıklarınızı okumaya ve bu yol ile bilgilenmeye devam ederken, bir yandan da bilimsel metodolojiye uzak ama bilgiye de aynı derecede ihtiyaç duyan insanlara da bu videoları tavsiye edebilirim. Verdiğiniz tüm emek ve karanlığa tuttuğunuz bilimsel ışık için sonsuz teşekkürler 🙏
BeğenBeğen
Teşekkürler. Bu konuyu podcast ve farklı platformlarda da ileteceğiz.
Sizin de aklınızda olsun, bu yazının tamamını paylaşmak yerine içinden iddialara ilişkin alıntı yaparak da paylaşabilirsiniz. Sevgiler.
BeğenBeğen
Bilgi kirliliği hastalıklar kadar tehlikeli ve yok edicidir. Bu güne kadar Yanlış bilgilerin sebep olduğu birsürü problemle uğraşmak zorunda kaldım. Aslında doğrusu şudur dediğim bir çok yalan var. Araştırmayan ama en doğruyu bildiğini sanan cahiller topluluğunun kayıtsız şartsız doğruları olmuş bu yalanlar.
BeğenBeğen
Işıl hanım büyük bir risk alarak bu yazıyı yazdınız lakin insanlar gerçeğe değil inanmak istedikleri şeye inanıyorlar. İş bu aşamadan sonra psikiyatrinin alanına giriyor sanırım!
Makaleniz o kadar net ki hâlâ öküzün altında buzağı arayan insanlar var ve maalesef gelecekte de olacak… Ayrıca makalenin formatında hiç bir sorun yok bu yazı stilini bozmayın derim… Belirttiğiniz gibi hakemli bir dergi değil burası… Kaldı ki makaleyi çok uzatmamak için belirtmediğiniz hususlar bile olabilir…
Ben bu belgeseli komedi filmi niyetine izlemiştim çünkü işin içinde “Judy Mikovits” varsa o belgesel otomatik olarak “komedi” kategorisine giriyor!
Dolayısıyla bu saçma sapan belgeselin yanlış olduğunu anlatmak için bir efor sarfettiniz ve değerli vaktinizi harcadınız. Ama hiç üşenmeden işin hakkını vererek yamışsınız sizi tebrik ederim.
Ve maalesef bu makalenin altına bırakılacak yorumlarla çok uğraşacaksınız 🙂
Ne yazık ki…
Şimdiden size kolaylıklar diliyorum.
Bir gün herkesin gerçekleri kavrayabilmesi ve bilimden şaşmaması dileğiyle…
Saygılarımla…
BeğenBeğen
Ben bilim insanı değilim,sıradan bir vatandaşım.O videoyu izledim.Tam da yazınızda bahsettiğiniz sebeplerden dolayı etkilendim ve bilim insanlarına inanma ihtiyacında olan birisi olarak da sorgulamadan araştırmadan bahsi geçen iddialara inandım.Neyse ki şanslı bir insanım ve sizin yazınıza rast geldim.Bir kez daha anladım ki sosyal medyada algı yönetimi hususunun modern çağ hukukçularının çok özenle ele almaları gereken bir konudur ve acilen toplumları ve insanlığı korumak adına çözümler üretmelidirler…
BeğenBeğen
Plandemic adlı belgeselde söylenenleri çürütmeye çalışmışsınız ama çürütememişsiniz. belgesel sizin anlattıklarınızdan daha inandırıcı duruyor. üstelik uluslararası tekelleri savunan bir pozisyona düşürmüşsünüz kendinizi ki bu da ayrıca vahim bir durum. sizden daha objektif bir yaklaşım beklerdim doğrusu…
BeğenBeğen
Tam olarak yorumunuzu anlayamadım. Plandemik’teki iddiaların her birine kanıtları ile yanıt verdim. Kanıtlar olmasına rağmen hangi bilgiyi ‘inandırıcı’ bulmayıp, Mikovits’in videosunda kanıtsız olarak sunulan hangi iddiayı daha inandırıcı buldunuz? Biraz açar mısınız gerekçeleri ile rica etsem? Me
Elbette kanıtları önemsiyorsanız… Yok zaten kanıtlar umrunuzda değilse, o zaman konu neyin doğru olduğu değil, sizin canınızın neye inanmak istediği bağlamında kalıyor.
BeğenBeğen
teşekkürler , sizden spreaker üzerinden yeni podcastler bekliyoruz 😀
BeğenBeğen
11 eylülüde 3 tane bedevi organize etti zaten. Videonun sonunda faucinin 2017 de söylediği zaten olayı açıklıyor. Yalan olsa ne olur belgeselin gerikalanı.
BeğenBeğen
Yorumunuzu anlayamadım?
11 Eylül ile bunun ne ilgisi var? Ayrıca nasıl bir hayal dünyasında ne okuyorsunuz bilemiyorum ama 3 bedevi dediğiniz El-Kaide örgütünün milyonlarda dolar bütçesi ve dünyanın dört bir yanına dağılmış binlerce üyesi olan büyük bir organizasyon olduğunun farkındasınız değil mi?
Neyse, büyük oyunu çözmeye devam edin bence siz.
BeğenBeğen
Kime inanacağımızı şaşırdık. Bir virüs 2019 sonunda çıkıyor . 4 yada 5 ayda dünyayı sarıyor.
11 martta Türkiye de ilk vaka 11 Nisan’da yüz bin vaka . İlk vaka Kırşehir’de bir hacı amca da görülüyor . Meğer hacı amca memleketi gezmiş. Bir ayda mantar gibi çoğaldı. Ve daha kötüsü her türlü önlem alındığı halde.
Sars-cov 1 ve mers cov bu kadar hızlı yayılmadı. Galiba Corona virüsü çok içerlendiki yada dersine iyi çalıştı ki yayılmadaki bu geri kalmışlığın telafi etti.
İnsan ister istemez yayılımının bu kadar hızlı olmasını bilimsel olarak anlamakta zorluk çekiyor.
Ve yine çin gibi kapalı kutu bir ülkeden çıkması ve yine çin gibi kapalı bir ülke de virüs labaratuarı olması ve yine çin gibi kapalı bir ülkenin dünya ile ticaret yapması üretim çılgınlığı ucuz iş gücü ve denetimsizlik . Corona virüsü için yuva pozisyonunda .
Belki de bilimin anlam veremediği ve Corona virüsün doğallığını savunurken yanlı kalmak zorunda olduğu yer burası .
BeğenBeğen
Bu konu ile uğraşan biliminsanları ve konu uzmanı kişiler bu hastalığın neden bu kadar hızlı yayıldığını anlamakta zorluk çekmiyorlar, gönlünüzü ferah tutun.
Yıllardır biliminsanları buna benzer bir salgını zaten bekliyordu, aynen de bekledikleri şekilde cereyan ediyor. Şaşıranlar konuyla alakasız, uzmanlığı olmayan kişiler. Bilime ve biliminsanlarına kulak verin, kulaktan dolma bilgilerle, söylentilerle spekülasyon yapanlara değil.
BeğenBeğen
Işıl Hanım selamlar, yine harika bir analiz yapmışsınız tebrikler. Ben sizin ve yalansavar ekibinin Game Changers ve What the Health adlı belgesellerle ve özellikle veganlıkla ilgili düşünce ve analizlerinizi merak ediyorum, bu konuda ufukta gözüken herhangi bir çalışma var mıdır, selamlar..
BeğenBeğen
Merhabalar. Öncelikle yalan haberlere, sahte bilime ve komplo teorilerine karşı verdiğiniz mücadele için çok teşekkürler. Kanımca günümüzün en ölümcül ve en büyük salgını aslında bunlar ve şahsen mücadelenizin hayat kurtardığını düşünüyorum.
Dr. Daniel Erickson ve Dr. Artin Massihi’nin plandemik ile ilgili itirazlarını ifade ettikleri instagram linkinin çalışmadığını fark ettim ve izini sürdüm. Sonunda doğru linki buldum ve aşağıda paylaşıyorum. Çorbada bizim de tuzumuz bulunsun:
selamlar 🙂
BeğenBeğen
Teşekkürler düzeltme için!
BeğenBeğen