Depremler yalnızca can kayıplarına ve yıkımlara değil, aynı zamanda bilgi kirliliğine ve komplo teorilerinin yayılmasına da zemin hazırlar. 17 Ağustos 1999’dan 6 Şubat 2023’e uzanan felaketler zincirinde, söylentiler ve yanlış bilgiler, siyasi anlatılarla da harmanlanarak komplo teorilerine dönüşüyor. Bu anlatılar belirsizlik ve kontrol kaybı hissiyle beslenirken, aynı zamanda toplumu kutuplaştırıyor ve kriz anlarında doğru bilgiye ulaşmayı zorlaştırıyor. Oysa komplo teorilerinin nasıl ve neden yayıldığını anlamak, yalnızca yanlış bilginin zararlarını azaltmak için değil, aynı zamanda kriz anlarında daha bilinçli ve dayanıklı bir toplum inşa etmek için kritik bir adımdır.