Yayınlanmamış Bir Yorum

İnternette aşı karşıtlığı ile ilgili ufak çaplı bir araştırma yaparsanız, hangi dilde geziniyor olursanız olun, belli başlı bazı argümanların kullanıldığını farkedeceksiniz. Bunun sebebi, aşı karşıtlığı konusunu bir dava olarak görenlerin, bu konuda araştırma yaparken tek yanlı, nispeten propaganda formatındaki yazıları okuduktan sonra, birincil kaynakları kontrol etme ihtiyacı duymaması, ve aynı argümanları kendi yazılarına veya web sitelerine taşımalarıdır. Bir blog yazarıyla aşağıdaki yazışmamız, karşılaştığımız bu durumlardan sadece bir tanesine güzel bir örnek teşkil ediyor:

Yabancı aşı karşıtı sitelerde de sık sık rastladığımız iddialarla donatılmış, görünürde bilimsel makaleleri referans gösteren yorum:

1960′da, Amerika’da iki virolog, çocuk felci aşısının laboratuar hayvanlarında kansere sebep olan SV40 virüsü taşıdığını tespit ettiklerinde milyonlarca çocuk aşılanmıştı. (Med Jnl of Australıa 17.3.1973 p555

1977′de ilk çocuk felci aşısını geliştiren DR. Jonas Salk diğer bilim insanları ile birlikte 1961′den beri Amerika’da görülen birçok çocuk felci vakasının asıl sebebinin aşının kendisi olduğuna dair ifade verdi. (Science 4.4.77 Abstracts)

1988 ve 1989′da Umman’da tamamen aşılanmış çocuklarda çocuk felci salgını görüldü. Hastalığın en yaygın olduğu bölgeler tamamen aşılanmış bölgeler, hastalığın az görüldüğü bölgeler ise aşılanmamış bölgelerdi. (The Lancet, 21.9.91)

2 Kasım 2000′de Amerikalı Doktorlar ve Cerrahlar Birliği (AAPS) St Louis’deki 57. toplantılarında oy birliği ile çocuk aşılarının zorunlu olmasının kaldırılması için karar aldı. Bu karara bir tane bile hayır diyen çıkmadı. (Report by Mıchael Devıtt)

Bu yorum üzerine geçen hafta gönderdiğimiz, fakat blog sahibi tarafından henüz yayınlanmamış cevabımız:

İyi günler,
Çocuk felci, 20. Yüzyılın en korkunç çocuk hastalıklarının başında gelir. Virütik bir sinir sistemi hastalığıdır ve birçok çocuğun ölümüne veya sakatlığına sebep olmuştur.

Yorumunuzdan anladığım kadarıyla, gösterdiğiniz kaynakları, aşı karşıtı başka websitelerinden aldınız. Kaynak gösterdiğiniz bir yayını okumak çok önemlidir. Eğer aşı yaptırıp yaptırmamayı sorguluyorsanız, bu sorgulama sürecinde ne kadar birincil kaynak okursanız, seçiminiz o kadar sağlıklı olacaktır. Hepimiz farkındayız, internette bir haber, bir fotoğraf veya bir veri, kaynağı gösterilmeden istenilen yöne çekilip çarpıtılabiliyor.

Bahsettiğiniz Lancet makalesindeki veriler (1988-89 Umman salgını) bu aşı karşıtı websitelerdeki argümanların aslında tam tersini tartışıyor. Aşılanmayan çocuklarla beraber, aşılanan çocuklardan yaklaşık %25’inin hastalığı geçirmeden virüsü taşıyıp bulaştırmış olabileceğinin altını çiziyor, ki bu aşı sayesinde hayatı kurtulmuş yüzbinlerce çocuk eder. Yapılan genom analizleri, salgına sebep olan virüsün, aslen Umman’da değil, güney asya çocuk felci vakalarında görülen mutant bir form olduğunu da gösteriyor. Makalenin son paragraflarından biri, şöyle bitiyor :
‘Thus,maintenance of high immunisation levels and surveillance for poliomyelitis is essential, even in countries that have substantially reduced or eliminated wild poliovirus infection.’
Yani: ‘Kısacası, çocuk felcinin büyük miktarda elendiği ve görülmediği ülkelerde dahi, poliomyelitis (çocuk felci) aşı programlarını devam ettirmek elzemdir’.
Aşı karşıtı websiteleri, okuyucuların birincil kaynakları kontrol etmeyeceklerini biliyorlar, dolayısıyla, kendi hipotezlerine tamamen ters düşen kaynakları vermekte dahi sakınca görmüyorlar.

Gelelim Dr. Jonas Salk’un, adeta günah çıkarma gibi lanse edilmiş, ‘aşıyı ben yaptım ve çocuk felcini yaydım’ gibi özetlenen beyanatına. Hayatını çocuk felci aşısına adamış, ve 1977 sonrası dahil olmak üzere, IPV (inaktif çocuk felci aşısı)’nı yaygınlaştırmaya gayret etmiş bir bilim adamının ağzından çıkan kelimeleri yorumlamadan önce tarihsel bağlama oturtalım:

Çocuk felci aşısı, ilk olarak 1952 yılında, inaktif halde (Inactivated Polio Virus, IPV), Jonas Salk tarafından üretildi. Amerika’da çocuk felci vakası, 1953’te 35 000’den, 1961’de 161’e indi (1). Ardından üç bağımsız grup (Albert Sabin, Hilary Koprowski ve H.R. Cox), IPV aşısından farklı olarak, inaktif (ölü) değil de zayıflaştırılmış (ama ‘yaşayan’) çocuk felci virüsü ile aşı geliştirdi (Ağız yoluyla alındığı için, Oral Polio Vaccine yani OPV denir). 1963’te, detaylarına girmeyeceğim sağlık avantajları nedeniyle, Amerika’da tercih edilen aşı oldu ve çocuk felci vakalarında daha da etkileyici bir düşüş görüldü (2).

Fakat bu ağız yoluyla alınan, zayıflaştırılmış virüs taşıyan OPV aşılarında, 750 000’de 1 görülen bir risk vardı, o da aşıdan dolayı gerçekleşen çocuk felci (3). Takdir edersiniz ki 750 000’de 1, epey az bir risk. Fakat yine de, şu anda salgın yaşamayan gelişmiş ülkelerin çoğunda, bu riski taşıyan OPV aşısından, bu riski taşımayan IPV aşısına (Salk’ın aşısı) geçiş için temel nedendir. Jonas Salk, ‘1961′den beri Amerika’da görülen birçok çocuk felci vakasının asıl sebebinin aşının kendisi olduğunu’ söylerken, OPV aşısının yarattığı 750 000’de 1’lik riskten bahsetmekte, bunun yerine, ölü virus taşıyan ve böyle bir risk bulundurmayan kendi aşısının kullanımını yaygınlaştırmak istemektedir.

Gelelim, yine aşı karşıtı sitelerde, çocuk felci aşısı için sıkça rastladığımız bu ‘1960da iki virolog, aşının içinde SV40 virüsü buldu’ iddiasına. Bu iddia doğrudur, ancak SV40 sadece maymunlarda bulaşıcı olan bir virüstür. hamster’larda tümöre sebep olduğu bir adet çalışmada görüldüyse de (4), insanlarda böyle bir etkisi gözlenmemiştir. 1955-1963 arası, içinde SV40 virüsünün olduğu aşılar dağıtılmıştır,fakat daha sonra yapılan bağımsız çalışmalar, SV40’lı aşıyı olanlar ve olmayanlar arasında kanser oranında bir değişme olmadığını göstermiştir. (5)

Son olarak, bahsi geçen Amerikan Cerrahlar ve Doktorlar Derneği’nin (AASP) St. Louis beyanatına ikinci ağızdan olmayan bir kaynağa malesef ulaşamadım. Fakat resmi sitelerinde, sağlık çalışanlarının her sene grip aşılarını olma zorunluluğunun ve aksi takdirde uygulanan katı yaptırımların kaldırabilineceğine dair bir önerme var (6). Grip, her mevsim hızla mutasyona uğrayabilen ve birçok farklı grip virüsü türünü kapsayan bir vaka olduğundan, mevsimlik grip aşılarının yetkinliği her zaman tartışılmıştır. Bu beyanat, çocuk aşılarına alınmış bir tavır değildir.

Özetlemek gerekirse, 20. Yüzyılın ilk yarısında Amerika’da yılda 60 000 civarı görülen çocuk felci vakaları, artık sıfıra inmiştir. Şu grafikte (http://3.bp.blogspot.com/_8Z869lPmoNo/SUob1xVT5HI/…) gördüğünüz üzere, bu gelişme çocuk felci aşısı sayesindedir. (Grafik için kaynak, 7).

Aşı karşıtı siteler, felaket tellalığı yapmayı ve yıkıcı konuşmayı severler. Halbuki, çocuk felci ve IPV-OPV aşıları örneğinde olduğu gibi, aşıların içeriği geliştirilebilir, çok nadir de görülse sağlığa olası zararları minimuma indirilebilir. Bilim adamları, ilaç sektörüne hizmet eden canavarlar değillerdir. Jonas Salk, hayatını çocuk felci aşısına adamıştır ve bugün bu hastalıktan korkmuyor olmamızın sebebi, onun ve meslektaşlarının geliştirdiği aşılardır.

Umarım diğer sitelerden okuduğunuz kaynakları biraz daha netleştirebilmişimdir. Size tavsiyem, çocuğunuzu aşısız bırakmamanızdır.

(1) Hinman A (1984). “Landmark perspective: Mass vaccination against polio”. JAMA 251 (22): 2994–6.doi:10.1001/jama.251.22.2994. PMID 6371280.
(2) Smallman-Raynor, Matthew (2006). Poliomyelitis: A World Geography: Emergence to Eradication. Oxford University Press, USA. ISBN 0-19-924474-X.
(3) Racaniello V (2006). “One hundred years of poliovirus pathogenesis”. Virology 344 (1): 9–16.doi:10.1016/j.virol.2005.09.015. PMID 16364730.
(4) Eddy B, Borman G, Berkeley W, Young R (1961). “Tumors induced in hamsters by injection of rhesus monkey kidney cell extracts”. Proc Soc Exp Biol Med 107: 191–7. PMID 13725644.
(5) Olin P, Giesecke J (1998). “Potential exposure to SV40 in polio vaccines used in Sweden during 1957: no impact on cancer incidence rates 1960 to 1993”. Dev Biol Stand 94: 227–33. PMID 9776244.
(6) http://www.aapsonline.org/index.php/article/…
(7)http://www.cdc.gov/mmwr/preview/mmwrhtml/00035381.htm « collapse

About Aysu

Kalp rejenerasyonu üzerine araştırma yapan genetik doktoru, embriyolog. Yalansavar dışında www.bilimbilmiyim.com blogunu ve Bilim Kazanı radyo programını hazırlıyor.

6 Yanıt to “Yayınlanmamış Bir Yorum”

  1. selam 🙂 yazinizin linkini kendi sitemde daha once yazdigim bir yaziya ekledim, haberiniz olsun 🙂 http://fuldeninbebegi.blogspot.com/2012/07/haydi-cocuklar-asiya-kliselikten.html

    Beğen

  2. Teşekkürler 🙂 Şu GDO lar mevzusuna da el atmanızı bekliyorum. Hele de hamurişi tatlılar üreten ünlü bir firmanın GDO ya karşı reklam amaçlı tavır alışından sonra 🙂 Sanki firmanın ürettiği her şey süper sağlıklı da, iş GDO ya kaldı.

    Beğen

  3. Genetically modified food (GMF) desem daha doğru olacak. GDO kelimesi bile sonundaki “organizma” nın yarattığı olumsuz etkiden dolayı bilerek kullanılıyor.

    Beğen

    • Buna katılıyorum! İsimlendirme konusu bir felaket. GDO’lu gıda yanlış bir isimlendirme. Çünkü GDO, canlının kendisine verilen isim. Bu tip gıdaların içinde garip kurtçuklar yaşıyormuş gibi bir düşünce yerleşti insanlarda 🙂

      GDO’lu ürünler konusunu biz de sürekli konuşuyoruz. Kendi adıma, çok karmaşık bir konu olmakla birlikte, iyi-kötü ayrımının tek başına bilimsel bir bakışa dayanabileceğini düşünmüyorum. Fakat bu konuda etrafta dolaşan hurafelerin de ele alınması gerekiyor, biz de buna el atmak istiyoruz ilk fırsatta. Karşı çıkanların/çıkmayanların büyük bir kısmı aslında GDO’nun ne demek olduğunu bilmiyor.

      Beğen

Trackbacks/Pingbacks

  1. haydi cocuklar asiya! (klişelikten öldüğüm an) | Skinny Mom - 29 Ekim 2015

    […] gordugunde, soyleyecek seyi fazlalasir. iste bu vesile ile, yeni bir yazinin linkini ekliyorum; https://yalansavar.org/2012/08/09/yayinlanmamis-bir-yorum/ basit bir google aramasi ile bu yazida bahsi gecen […]

    Beğen

  2. Haydi Çocuklar Aşıya! (Klişelikten Öldüğüm An) | Skinny Mom - 31 Ekim 2015

    […] gordugunde, soyleyecek seyi fazlalasir. iste bu vesile ile, yeni bir yazinin linkini ekliyorum; https://yalansavar.org/2012/08/09/yayinlanmamis-bir-yorum/ basit bir google aramasi ile bu yazida bahsi gecen […]

    Beğen