Komplo Teorileri – 1: Her derde deva

Yalansavar’da savılan yalanlara baktığımızda bir çoğunun komplo teorileri dayanak yapılarak oluşturulduğunu görüyoruz. Zaten günümüzde etrafımız komplo teorilerinden geçilmiyor. Eskiden bilgiye ulaşmak için çabalarken artık her gün bize ulaşan bilgi dalgalarında gerçeği sahtesinden ayırmak için uğraşıyoruz. İnternette sıkça gördüğümüz “Prenses Diana’yı İngiliz gizli servisi öldürdü” ya da “Amerikalılar aslında aya gitmediler” gibi iddialar hala etrafta uçuşur durur. Yalansavar ekibi olarak bu sefer de komplo teorilerini irdeliyoruz. Komplo teorileri nedir, nasıl ve neden ortaya çıkarlar, ne kadar etkili olurlar, paranoya ya da şüphecilikten farkları nedir, bu yazı dizisinde hepsini sizin için araştırdık.

Komplo Teorisi Ne Demek?

Önce kısaca ‘komplo‘ ve ‘teori‘ kelimelerine bakalım. Komplo kelimesi, dilimize geçtiğimiz yüzyılın başında, Fransızca’da küçük entrika anlamına gelen ‘complot‘ kelimesinden geçmiş. (1) Bugün bu kelimeyi “gizli tertip” anlamıyla kullanıyoruz. (Eski milletvekillerinden Şevki Yılmaz’ın meşhur “bana komple yaptılar” sözü, kelimenin yanlış telaffuzunun örneğidir, sizi yanıltmasın)

Teori‘ kelimesi de yine aynı dönemde aynı ülkeden ithal. Fransızca orijnali ‘théorie‘ olan kelimenin Türkçe’de iki temel anlamı var. İlki, ‘bilimsel teori’ dendiğinde kastedilen anlam, yani geçerliliği ve güvenilirliği bilimsel yöntemlerle gösterilmiş olan, iç tutarlılığı bulunan bilgiler ve açıklamalar bütünü. (2) Mesela ‘Einstein’ın İzafiyet Teorisi’ ya da ‘Newton’un Yerçekimi Teorisi’ gibi.

Bunun yanısıra ‘teori’ kelimesinin akademik ortamların dışında kullanılan ikinci bir anlamı var: Daha çok gözlem ve akıl yürütmeye dayanan, bilimsel olarak test edilmemiş öznel varsayımlara ve iddialara da teori deniyor. Bir başka deyişle, bilimsel yöntemde ‘hipotez’ olarak adlandırılan adıma halk arasında daha çok teori deniyor. ‘Komplo Teorisi‘ dediğimizde kullanılan anlamı bu ikincisi.

Bir komplonun ortaya çıkması için iki ya da daha fazla sayıda kişinin yasadışı ya da haksız bir eylem için gizlice anlaşmış olmaları gerekir. Gerçekten olmuş ya da olmamış böyle bir gizli anlaşma hakkındaki ispatlanmamış önerilere komplo teorisi diyoruz (3). Bir başka deyişle komplo teorileri, “kamuoyu tarafından belli bir şekilde algılanmış herhangi bir olay hakkında geliştirilmiş, kamuoyundan saklandığı iddia edilen bilgilerle, gizli bilgilere veya olayın arkasındaki görünmeyen güçlerle ilişkilendirilen alternatif açıklamalara verilen addır“. (4)

Komplo teorilerini, “Haliç’in dibinde altın var, Japonlar ‘temizleriz ama altının yarısı bizim olur’ demiş, bizimkiler kabul etmemiş” ya da “Neil Armstrong uzayda ezan sesi duymuş” gibi şehir efsanelerinden de ayırmak lazım. Komplo teorileri çok daha ciddi fenomenlerdir.

Öncelikle, komplolar vardır. İnsanlar belli amaçlara ulaşmak için planlar yapar, senaryolar tezgahlarlar. Bu gerçek komploları yanıltıcı komplo teorilerinden ayırt etmek bazen çok güç olabilir. Şurası bir gerçek ki, komplo teorileri, şehir efsanelerine kıyasla daha fazla sayıda insanı sözde kanıtlarla uzun bir süre etkileri altında bırakabilirler. Üstelik, bir komplo teorisini ortaya atan kişi bu teoriye herkesten çok inanıyor da olabilir.

Komplo Teorilerinin Ortak Özellikleri

Komplo teorileri genelde şu tip şüphe uyandıran çıkarımlar içerir:

  1. Çoğu kez bu tip iddialar somut deliller sunmak yerine, olaylar arasında mantıklı gördükleri ilişkilendirmeleri delil olarak gösterirler. (5) Örneğin, “Almanya bu işten kar etti, demek ki bu işin arkasında Almanlar var”, gibi.
  2. İşin içinde olduğu iddia edilen insanların ya da kurumların olağanüstü yetenekleri olduğu varsayılır. Mesela, “Atatürk’ü Masonlar öldürdü” diyen birisi Masonların bu tip bir suikasti kotarabilecek güçleri ve yetenekleri olduğunu, ispata gerek duymadan varsayar.
  3. Komplo teorilerinde, komplonun arkasındaki insanların son derece akıllı ve bilgili oldukları gibi, gerektiğinde çevrelerindeki zayıf iradeli insanları da kandırdıkları ya da ikna ettikleri varsayılır. (6) Mesela diş macunlarının zehirli olduğu bilgisini yayan kişiler, dünyadaki milyonlarca diş hekimi, bilim insanı ve resmi görevlinin kandırılmış olduklarını da ileri sürmüş olurlar.
  4. Bu “teoriler” aynı anda bir çok olayın ve/veya insanın bir araya geldiği karmaşık süreçleri basit gelişmelermiş gibi kullanırlar. Mesela “Amerikalılar AIDS hastalığını 1960’larda, dünya nüfusunu kontrol edebilmek için icat ettiler” diyen bir kişi, en az yüzlerce Amerikalı politikacı, asker, bürokrat ve bilim insanının bir araya gelip, dünyada nüfusu hızlı artan ülkeleri etkileyecek ancak kendi ülkelerine zarar vermeyecek son derece karmaşık planlar yaptıklarını iddia etmiş olur ve çoğu kez bu ölçekte bir planda ortaya çıkabilecek problemleri gözardı eder.
  5. Komplo teorileri, bütün bu işler olup biterken bir çok kişinin seslerini çıkar(a)madıklarını öne sürerler. Mesela bir önceki örnekte verilen teoriye inanacak olursak, tüm dünyada milyonlarca masum insan ölmüş ama bu işten yıllardır haberdar olan binlerce kişiden bir tanesi bile vicdanının sesini dünyaya duyur(a)mamıştır.
  6. Çoğu kez komplo teorileri bir kurumu, bir ülkeyi, hatta bazen dünyayı yönetmek ya da ele geçirmek gibi amaçlardan bahsederler. Mesela “Rothschild adlı zengin banker aile son 200 küsür yıldır dünyayı yönetmektedir.”
  7. Komplo teorilerinin en kritik noktalarında tümevarım yöntemi kullanılır ancak tümdengelim yöntemi ihmal edilir. (7) Bir başka deyişle, komplo teorisini oluşturanlar, etrafta gözlemledikleri olayları kullanarak belli bir sonuca ulaşırlar, ancak sonradan geri dönüp, tümdengelim yöntemiyle, ulaşılan sonucun sağlamasını yapmayı ihmal ederler. Örneğin bir önceki maddede verdiğimiz örnekte şöyle bir tümevarım çıkarsaması yapılmış olabilir: 1) Rothschild ailesinin çok parası vardır. 2) Başkanlık seçimlerini en çok parası olan aday kazanır. 3) Demek ki Rothschild ailesi istediği adayı başkan seçtirir. Eğer bu teoriyi öne süren kişi, aynı teoriyi tümdengelim yöntemiyle de açıklayamıyorsa teorinin yanlış olma ihtimali artar. Mesela, 1) Rothschild ailesi istediği adayı başkan seçtirir. 2) Barack Obama başkanlık yapmıştır. 3) Demek ki Obama’yı Rothschild ailesi başkan seçtirmiştir, gibi.
  8. Komplo teorileri anlatılırken, gerçekleşme ihtimali yüksek, sıradan olaylarla başlar, gerçekleşme ihtimali düşük büyük iddialara doğru evrilir. Örneğin şu 4 önermeyi sıralayalım: 1) AtlasJet Havayollarının 30 Kasım 2007 tarihinde düşen İstanbul-Isparta uçağında hayatını kaybeden yolculardan birisi de ünlü bilim insanı Prof. Dr. Engin Arık’tır. 2) Prof. Arık toryum elementi ile ilgili gizli araştırmalar yapıyordu. 3) Dış güçler Türkiye’nin toryumu kullanarak enerji üretmesini engellemeye çalışıyorlar. 4) Isparta uçağı bu sebeple düşürülmüştür. Bu önermelerde her bir önermenin bir öncekine kıyasla daha düşük ihtimalli ama daha sansasyonel bir iddia içerdiğini görebiliriz.
  9. Bu teorileri yazanlar ya da anlatanlar, sıradan ya da doğal olaylara esrarengiz, muazzam ve/veya art niyetli anlamlar yüklerler. Örneğin, 2004 yılında Endonezya açıklarında denizin 30km. altında gerçekleşen deprem ve ardından gelen tsunami felaketinin ardında Amerika ve Hindistan olduğu iddiası gibi.
  10. Komplo teorileri, gerçek bilgileri ve kanıtlanmamış iddiaları hiç bir ayrım yapmadan bir araya getirir ve kullanır. Örneğin, “Yoğurtların raf ömrünü arttırmak için içlerine zehirli maddeler koyuyorlar” diyen bir kimse, son yıllarda marketlerde satılan yoğurtların raf ömrünün artmış olduğu gerçeğiyle, yoğurtlara zehirli madde konuduğu iddiasını bir arada kullanmış olur.
  11. Bilumum devlet kurumlarının ve bazı özel kuruluşların hemen hemen her zaman komplo teorileri içerisinde rol aldığı görülmektedir. Mesela eski A.B.D. başkanı Kennedy’i kim öldürdü? CIA’den FBI’a, Sovyetler Birliğinden Klu Klux Klan’a herkes listedeki yerini alacaktır!
  12. Bu tip komplo teorilerini ortaya atan kişiler, diğer alternatif açıklamaları atlar ya da önemsiz bulurlar, bunun yerine kendi teorilerine delil bulmaya çalışırlar. Örneğin, 1999’daki Gölcük depreminin nedeninin, oradaki donanma üssünde deney yapan İsrailliler olduğunu iddia edenler, bu fikri kanıtlamak için delil bulmaya çalışırken, Gölcük’ün üzerinde yer aldığı aktif Kuzey Anadolu deprem fay hattı hakkında deprem uzmanlarının verdiği açıklayıcı demeçleri pek önemsemezler.
  13. Çoğu komplo teorisi, ortada olduğunu iddia ettikleri gizemin arkasında herkesi yönlendiren bir merkez olduğunu savunur. (8) İlluminati, Bilderberg grubu, CIA gibi örgütler, Karadeniz’de çıkan kenelerden tutun 11 Eylül saldırılarına kadar her olayda olağan şüphelidirler.
  14. Son olarak, komplo teorilerine inanmayan kişiler cahil ya da saf olmakla itham edilirler.

Komplo teorilerinin en önemli özelliklerinden bir tanesi kolay kolay zamanaşımına uğramamalarıdır. 1776’da kurulmuş İlluminati adlı gizli bir örgütün dünyayı yönettiğini (9), ya da A.B.D. başkanı Roosevelt’in 1941’de Japonya’nın Pearl Harbor’a saldıracağını önceden bildiğini iddia edenler, aradan geçen onca zaman karşı popülerliklerini korumaktadırlar. Dünyayı, hatta tarihi, son derece kudretli ve kötü niyetli güçlerin kontrol ettikleri görüşü de komplo teorilerinin merkezinde yer alır. (10)

Komplo Teorileri Çürütülebilir mi?

Yanlış komplo teorilerini çürütmek bir kaç nedenden dolayı çok zordur:

  1. Öncelikle, yukarıda da belirttiğimiz gibi, bir çok komplo teorisi gerçekleşme ihtimali yüksek, sıradan olaylarla başlar. Bu durum, komplo teorisi sanki gerçeklere dayanıyormuş izlenimi vererek teoriyi çürütmeyi zorlaştırır. Örneğin, “aşılar otizme neden oluyor” şeklindeki komplo teorisini yayan kişilerin başlıca argümanı, Dr. Andrew Wakefield’in 1998 yılında Lancet adlı tıp dergisinde yayınladığı bir makaledir ve bu makale gerçekten yayınlanmıştır. Ancak bu yanlış teoriyi hala yayanlar, sonradan yapılan bilimsel deneylerin bu çalışmayı çürüttüğünü, Andrew Wakefield’ın yaptığı çalışmanın sonuçlarından parasal çıkarı olduğunun ortaya çıktığını, bunun sonucunda çalışma arkadaşlarının çalışmadan çekildiklerini, kendisinin “Doktor” ünvanının geri alındığını ve son olarak Lancet dergisinin makaleyi yayından çektiğini anlatmazlar.
  2. Yukarıdaki örneğin aksine, kimi durumlarda komplo teorisini ortaya atan kişinin bu teoriden direkt çıkarı yoktur. Bu sebepten ötürü, iddiaları dinleyenler teoriyi ortaya atan kişinin niyetinden şüphelenmezler ve bu da komplo teorisini daha ikna edici kılar.

  3. Komplo teorileri genelde çok ilgi çekici konular üzerine olur. Uluslararası ilişkiler, uzaylılar, meşhur birinin ölümü ya da öldürülmesi gibi konular hepimize ilginç ve gizemli gelir, bu yüzden de bu tür teoriler daha hızlı yayılırlar.
  4. Bu iddialar, zaman içerisinde yeni bilgiler ışığında kendilerini yenilerler. Bir komplo teorisinin ana argümanı çürütülünce, kısa bir süre sonra ortaya başka bir sözde “delil” atılır, daha önceden çürütülmüş olan argüman gündemden düşer. Üstelik, kağıda basılmış iddialardan farklı olarak, sayısal (dijital) ortamda yayınlanmış yazılardaki yalanlanmış bilgiler kolayca değiştirilebilir. Siz komplo teorisini yayan bir internet sitesine girdiğinizde geçmişte yapılmış değişikliklerin izini süremezsiniz.
  5. Komplo teorileri, karmaşık ilişkilerin şekillendirdiği dünyamız hakkında insanlara kavraması kolay açıklamalar verirler. Özellikle insanların çoğunun artık şehirlerde tanımadıkları kişilerle birarada yaşadığını ve ilerleyen iletişim olanaklarının getirdiği çok boyutlu bağlantıların üzerimizde yarattığı baskı ve stresi düşünecek olursak, bu basit açıklamaların ne kadar rahatlatıcı olabileceğini görebiliriz.
  6. Yanıltıcı komplo teorileri, kurumlara ya da belli birey ya da gruplara karşı zaten önceden var olan önyargılardan beslenirler. Din, dil, etnik köken, cinsel tercih, ırk, milliyet gibi kavramlar etrafından oluşturulmuş klişeler ve önyargılar, komplo teorileri için çok bereketli bir zemin hazırlar.
  7. Son olarak, iletişimin, özellikle internetin yaygınlaşması, doğrulanmış ya da doğrulanmamış her türlü bilginin hızla yayılmasına neden olmaktadır.

Komplo Teorisi Tespit Kiti

Yine de, elimizde yanlış komplo teorilerini gerçek olabilecek komplolardan ayırt etmemize yarayacak bir kaç araç mevcuttur.

Öncelikle teoriyi, yazımızın başında sıraladığımız çıkarımlarla karşılaştırabiliriz. Bu şüphe uyandıracak özelliklerden ne kadar fazlası mevcutsa teorinin yanlış olma ihtimali de o kadar yüksek olacaktır.

Bunun yanısıra, teorideki eylemin gerçekleşmesi için ne kadar çok kişi ve kurumun üye, ajan, işbirlikçi, kandırılmış vs. olması gerekiyorsa komplonun gerçek olma ihtimali o kadar az olacaktır. Çünkü pratikte, bir eylemden haberdar olan kişi sayısı arttıkça o eylemin gizliliğini korumak zorlaşır. (11)

Komplo teorilerini test etmekte kullanabileceğimiz bir diğer yöntem de, felsefede kullanılan Occam’ın Usturası kuralıdır. Bu kural, daha sağlam bir açıklama getirmediği sürece karmaşık açıklamalar yerine basit açıklamalara güvenilmesi gerektiğini söyler. (12) Bir başka deyişle, bir olayın nedenini ararken, önce en az sayıda aşama, karar ya da neden-sonuç ilişkisi içeren açıklamalardan başlamalı, eğer bu açıklama tatmin edici değilse, biraz daha karmaşık diğer açıklamaya geçmeliyiz. Mesela gözlüğüm masanın üstünde umduğum yerde değilse, hemen komşumun Rus ajanı olduğunu ve gözlüğümü, içine sakladığı mikrofilmlerle beraber çalıp, çok sessiz bir helikopterle kaçtığını iddia etmem! Occam’ın Usturası kuralına göre basit nedenlerden başlarım, önce çantama bakarım, eğer orda yoksa eşim başka bir yere mi koymuş, onu araştırırım ve bu şekilde en az sayıda kişi veya karar gerektirecek açıklamadan daha karmaşık açıklamalara doğru ilerlerim. Ancak gerçek olmayan bir çok komplo teorisi, iddialarını açıklarken, birbirinden bağımsız bir çok olayın aslında karmaşık bir şekilde birbiriyle bağlantılı olduğunu ispatlamaya çalışır, çok daha basit ve olası açıklamalara değer vermez.

Öte yandan komplo teorileri bu karmaşık açıklamaları nihayetinde çok basit bir genel teoriye indirgeme eğilimindedirler. “Bütün medeniyetlerin temelinde uzaylılar var” ya da “Dünyayı Bilderberg Grubu yönetiyor” gibi. Her ne kadar insanların aldıkları çoğu kararın ardında basit sebepler olsa da, bu kararların çokluğu olayları ve hayatı karmaşıklaştırır. Ortaya atılan temel önerme ne kadar çok olayı aynı komplo teorisi altında genelliyor ise doğruluk ihtimali de o kadar azalacaktır.

Son olarak, teorinin dayandığı delillerin güvenilirliklerini sorgulamak, bize o teori hakkında iyi bir fikir verecektir. Eğer bu delillerin hangi bulgulara dayandığını sorduğumuzda “bunu herkes biliyor“, “bir yerde okumuştum” ya da “başka bi sebebi olamaz ki” gibi muğlak, öznel veya kaçamak yanıtlar alıyorsak o teorinin pek güvenilir olmadığı açığa çıkacaktır.

Eğer iddialara net bir kaynak gösteriliyorsa, bu kaynağın güvenilirliğini de bilimsel açıdan sorgulayabiliriz. Özellikle kaynak olarak bir uzman gösteriliyorsa, o kişinin yayınladığı makalelerin hangi bilimsel dergilerde çıktığına ve meslektaşlarından nasıl tepkiler aldığına bakmak faydalı olacaktır. (Bu konuda örnek olacak güzel bir Yalansavar yazısını okumak için buraya tıklayabilirsiniz.)

Yazı dizimizin ikinci bölümünde komplo teorilerini yaratan kişilere odaklanacağız.

Kaynakça:

1 – Sevan Nişanyan, Etimolojik Sözlük, Everest Yayınları 4. Baskı, s. 336
2 – http://tr.wikipedia.org/wiki/Teori
3 – Kathryn S. Olmsted, Real Enemies: Conspiracy Theories and American Democracy, World War I to 9/11, Oxford University Press, s. 3
4 – http://tr.wikipedia.org/wiki/Komplo_teorisi
5 – http://www.michaelshermer.com/2010/12/the-conspiracy-theory-detector
6 – http://www2.ucsc.edu/whorulesamerica/theory/conspiracy.html
7 – http://www.urban75.org/info/conspiraloons.html
8 – Mark Fenster, Conspiracy Theories: Secrecy and Power in American Culture, University of Minnesota Press, s. 23
9 – http://www.henrymakow.com/141002.html
10 – Michael Barkun, A Culture of Conspiracy, University of California Press, s. 3
11 – http://www.scientificamerican.com/article.cfm?id=why-people-believe-in-conspiracies
12 – David Aaronovitch, The Role of the Conspiracy Theory in Shaping Modern History, s. 6

About tugsan

Zonguldak doğumlu. Küçük yaşta okumayı öğrendikten sonra bir daha iflah olmadı.

18 Yanıt “Komplo Teorileri – 1: Her derde deva”

  1. bu illuminati’yle ilgili, butun amerikan baskanlarinin arasinda kan bagi oldugu gibi acayip bilgiler var ya. ben bi blogda okudum ki eminim siz o blogu hatmetmissinizdir bu yaziya girismeden once 🙂 michael sikkofield’in blogundan bahsediyorum. ayrica o blogda gene, 9/11 olaylarinda aslinda kulelere carpan bir ucak soz konusu olmadigina dair de iddialar var ve iddialar epey bir video, fotograf ve enteresan savlarla destekleniyor. bir de haarp olayi var, depremler yaratiyormus falanmis filanmis. herhalde benim de gelmis gecmis en cok prim verdigim komplo teorisi de bu illuminati olayidir zaten 😦 ki utanc verici buluyorum cogu zaman buna prim vermeyi.

    Beğen

  2. bir komplo teoriside ben üreteyim mi? bu teorileri ortaya ilk atanların bir çeşit sindirme bakın biz nelere kadiriz her şeyde yeterizi içselleştirtmek istediklerini düşünüyorum 🙂

    Beğen

  3. Ahmet Alegöz 15 Ağustos 2012 08:18

    Güzel yazı. Ellerinize sağlık.

    Beğen

  4. ezoterik cemiyetleri ve onların dünya üzerindeki hakimiyetini inkar etmemek gerekli

    Beğen

  5. Pertev Dural 14 Ekim 2012 15:24

    Aytunç Altındal’a göre komplonun teorisi olmaz, komplo değil fesat teorisi olur, komplo komplodur, conspiracy.

    Beğen

  6. bence rotschildlerle ilgili komplo teorisi terimi çok masum kalır.

    Balfour Deklarasyonu, Lord Rothschild’e gönderilmiş bir mektuptur ve gayet bilinen bir gerçek olup zamanında İngiltere’de çok tepki toplamıştır. Arthur Balfour 1917 yılında İngiltere dışişleri danışmanlığı yapmaktaydı, bir siyonist olan Arthur Balfour, siyonist ahbabı Rothschild’e bir mektup gönderir. Bu mektup, Filistin topraklarında bir yahudi devleti kurulması gerektiğini, bu toprakların yahudilerin doğal yurdu olduğunu belirtir. Bu Filistin’de kurulacak olan yahudi devletinin İngiltere tarafından destekleneceğini bildiren Balfour, bu konunun Rothschild tarafından “Siyonist Federasyon”a iletilmesini rica eder.Sadece konuyu çok uzatmadan tek bir örnek verecek olursam

    Buyrun:

    bugün bu belgeyi deestekler nitelikteki durum ortadadır.En büyük kanıtı BOP projesi kapsamında bugün gelinen noktada israil in hergün filistinde katlettiği insanlardır.Sahte arap devrimlerinden bahsetmeme gerek yok sanırım.Bu kadarına komplo teorisi demek konuya tekdüze yaklaşmaktan başka bir şekilde açıklanamaz.Mutlu olmak isteyen,kendisini yalana inandırmakta ve bütün bunlar komplodur böyle birşey yoktur demekte serbesttir.

    Beğen

    • Yorumunuzu okudum ancak ne yazık ki bir çok noktada size katılmıyorum. Balfour Deklarasyonu diye bir mektup olduğu, ve kendisi de siyonizmi savunan Arthur Balfour tarafından 1917 yılında Baron Walter Rothschild’e gönderildiği doğrudur. Ancak bunun dışında yazdıklarınızın çoğu ya doğru değil, ya da hiç bir belgesi yok.

      Dilerseniz önce kesin olduğunu bildiğimiz yerlerden başlayalım:

      Birincisi Arthur Balfour 1917 yılında İngiltere “dışişleri danışmanı” değil, bizzat dışişleri bakanıdır. Kendisi 1902-1905 yılları arasında da İngiltere’nin başbakanlığını yapmıştır. (Vikipedi ve diğer bir çok Türkçe sitedeki “dışişleri danışmanı” bilgisi doğru değil, muhtemelen sizi de onlar yanılttı. Bu konuda aşağıda verdiğim kaynaklara bakabilirsiniz.)

      İkincisi, linkini verdiğiniz deklarasyonun tam Türkçe tercümesi şöyledir:

      “Majestelerinin Hükümeti adına size bildirmekten mutluluk duyarım ki, Yahudi Siyonist emellere sempatiyi belirten ekteki deklarasyon kabineye sunulmuş ve kabul edilmiştir. Majestelerinin Hükümeti, Filistin’de Yahudiler için bir milli yurt kurulmasını uygun görmekte olup bu hedefin gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak için elinden gelenin en iyisini yapacaktır. Şurası açıkça anlaşılmalıdır ki, Filistin’deki Yahudi olmayan toplumların sivil ve dini haklarına ve Yahudilerin diğer ülkelerde sahip oldukları hak ve politik statülerine halel getirebilecek hiç bir şey yapılmayacaktır. Bu deklarasyonu, Siyonist Organizasyonun bilgisine sunarsanız müteşekkir olurum.”

      Siz bu deklarasyon için “… bir yahudi devleti kurulması gerektiğini, bu toprakların yahudilerin doğal yurdu olduğunu belirtir” diyorsunuz, halbuki deklarasyonda böyle bir şey yok. “… [Hükümetimiz] Filistin’de Yahudiler için bir milli yurt kurulmasını uygun görmekte …” denmiş, arada epey fark var. Hatta Yahudi olmayan toplumların haklarının korunacağı da belirtilmiş.

      Yorum kısmına gelecek olursak:

      Yalansavar’daki yazımızda verdiğimiz komplo teorisi örneği “Rothschild ailesinin dünyayı yönettiği” iddiası. Yoksa İsrail’in kurulmadığını ya da Baron Rothschild’ın siyonist olmadığını iddia ediyor değiliz. Siz konuyu çabucak BOP’a ve sahte olduğunu iddia ettiğiniz Arap devrimlerine bağlamışsınız ama aradaki bağlantıyı nasıl kurduğunuz meçhul. Bir başka deyişle, Baron Rothschild’a böyle bir mektup yazılması Rothschild’ların dünyayı yönettiğinin bir kanıtı değildir.

      “Siyonizm”, yani Avrupalı Yahudilere Avrupa dışında bir ülke kurma projesi, ciddi olarak ilk defa 1896’da Thedore Herzl tarafından ortaya atılmıştır. İsrail devleti ise 50 küsür sene sonra, Baron Rothschild öldükten 11 sene sonra kurulmuştur. “Madem bu aile dünyayı yönetiyor, neden 50 sene beklemişler” diye sorulabilir mesela.

      Ayrıca İsrail’in, Avrupalıların Avrupa dışında kurdukları tek ülke olmadığını da hatırlatmak isterim. 1500’lü yıllardan 20. yüzyıla kadar milyonlarca Avrupalı dünyanın dört bir köşesinde koloniler kurmuş, ve bu süreçte o topraklarda yaşayan yerlilere çok büyük acılar çektirmiş, hatta onları soykırıma uğratmışlardır. Filistinlilerin yaşadığı acıları ve kıyımı da hemen her gün haberlerde okuyoruz. İsrail’in 50 senede kurulmuş olması, Rothschild’ların dünyayı yönettiğini değil, olsa olsa akıllı ve sabırlı olduklarını gösterir.

      Aslen Alman Yahudisi olan Rothschild ailesi, 1700’lü yıllardan itibaren kurduğu uluslararası bankalarla muazzam servetler elde etmiştir. Zamanla doğal olarak ailenin çocukları, torunları farklı ülkelere yayılmış, servetleri bölünmüştür. Halen bir çok ülkede bu soyadı taşıyan bir çok zengin aile bulunmakla beraber dünya siyasetinde 19. yüzyıldaki kadar büyük bir ağırlıkları kalmamıştır.

      Son olarak, İngiltere neden bu deklarasyonu yayınlamış, kısaca ona değinelim:

      Aslında Siyonistler başlangıçta sadece Filistin değil, Arjantin, Uganda, Kanada gibi başka yerleri de alternatif olarak düşünmüşlerdir ancak zamanla Filistin seçeneği daha ağır basmıştır. Osmanlı İmparatorluğunun çökmeye başladığı bu yıllarda, o zamanın süper gücü olan İngiltere’de çok yoğun lobi faaliyetleri yapmışlardır. Balfour Deklarasyonu büyük oranda bu çalışmaların bir sonucudur. Ayrıca İngilizlerin Amerikalıları savaşa girmeye ikna etmek için bu deklarasyonu yayınlamış olabileceği iddia edilmiştir. Zamanın A.B.D. Başkanı Wilson’ın en yakın iki danışmanı siyonisttir. Öte yandan (Yahudi olmamasına rağmen) Balfour’un daha 1900’lerin başlarında Chaim Weizmann tarafından Siyonizme ikna edildiğini de ekleyelim.

      Konuyu dağıtmamak için daha fazla ayrıntıya gir(e)miyorum. Sonuç olarak hala yazdığım örneğin arkasındayım: Rothschild ailesinin dünyayı yönettiği iddiası tipik bir komplo teorisidir. Hiçbir belgesi ya da kanıtı yoktur. Filistinlilerin yaşadığı acılar bir gerçektir, ancak bu durum söz konusu komplo teorisine bir belge teşkil etmez.

      Daha fazla bilgi için şu sitelere göz atmanızı öneririm:
      http://tr.wikipedia.org/wiki/Balfour_Deklarasyonu_%281917%29
      http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1109276&Yazar=AYSE-HUR&CategoryID=97
      http://en.wikipedia.org/wiki/Arthur_Balfour

      Beğen

  7. Bizi gerçeklerden uzaklaştırılmak için yazılmış bir yazı, aldığınız domaini sorgulattım. Bir israil şirketinden alınmış…Tabii ki şaka 🙂 Çok güzel bir yazı dizisi olmuş, hatta bu konudaki okuduğum en iyi yazı diyebilirim. Malesef bilimsel bakış açısının önündeki en büyük engellerden birisi komplo teorileri, çünkü çok basit bir açıklama sunuyor…bu konuda Hilmi Yavuz’un da güzel bir yazısını okumuştum. Linki şu: http://www.zaman.com.tr/komplo-teorileri-kotu-niyet-ve-akil-tutulmasi-uzerine-dusunceler/1063980.html

    Beğen

  8. Kompo teorisi ortaya atanlardan delil isteniyor ancak bilinen teori için herhangi bir delil istenmiyor. Örneğin 11 eylül’ü El Kaide’nin yaptığı teorisinde herhangi bir delil yok iken, 11 eylül’ü ABD içindeki iç çatışmalarda oluyor dendiğin delil isteniyor.
    Ben de bir şeyi düşünürken önceliğin mantık olması gerektiğine inanıyorum. Devletlerin veya çoğunluğun kabul ettiği olan olaylara uymuyor ise bir mantıksızlık var demektir. Bunu mantığa uygun açıklama gerekecektir.
    Örneğin 80 öncesi sol-sağ çatışması diye bir şey olmadığını söylemek komplo teorisi deniyor. Amcak nasıl oluyorda 80 sonrarı çok kısa sürede olaylar kesiliyor, örneğin 80’lerde bu çatışma devam etmiyor? Ne değişti ? Ama şu şekilde açıklanırsa : sol-sağ çatışması darbe olması ve eski siyasi yapının tasfiye edilmesi için yaratılmıştır ve sonuç başarılı 🙂
    Tabiki her komplo teorisine inanılması anlamına gelmiyor. Ama komplo teorileri tümden reddetmek medyayı, devleti kontrol eden güçlerin bir yıpratma faaliyetidir. İşine gelmeyen her şey “bu komplo teorisi” diyerek yıpratıyorlar. Komplo teorisi daha önce sürebiliriz : “Komplo teorisi” kavramının içini boşaltıp, kötü bir şey gibi göstermek devlet, medya, sistemi kontrol eden güçlerin bir operasyonudur 🙂

    Beğen

  9. Çok önemli bir yazı olmuş
    http://www.tarihkomplo.com

    Beğen

    • çağatay 14 Mart 2019 17:42

      12 Eylül’den sonra Kenan Evren darbe yapmak için “ortamın elverişli hale gelmesini bekledik” nevinden açıklamalar yapmıştır, internette araştırılınca bulunabiliyor, belgesllerde de var. Amerikan başkanı Jimy Carter’ın darbe yapıldığı söylendiğinde, Kenan Evren adını duyunca, “bizim çocuklar (our boys)” dediğini sanırım bilmeyen kalmadı ve belgesellerde de var.
      Aslında bazı komplo teorisi denen şeyler de ne yazık ki gerçekler ve hala komplo teorisi sanılıyorlar. 12 Eylül’de babası görevden alınmış biri olarak az çok biliyorum olanı biteni, arada komplo denilecek çok şey de var ama bir çok şey de yok artık denilecek kadar ciddi idi.

      Beğen

  10. KompleMan 04 Ocak 2017 21:01

    Zihin açıcı bir yazı. Yorumlar da öyle.

    Küçük bir katkıda bulunayım. Hafızam beni yanıltmıyorsa tabii. (90’lı yıllarda) katıldığı bir televizyon programında “bana komple yaptılar” diyen kişi Şevki Yılmaz değil Hasan Mezarcı idi.

    Beğen

  11. Ben: diyelim ki iddia ettiğin gibi dünya, düz peki ne sebeple düz olmuş. bu düz şekli alma sebebi ne. hangi fiziksel olay en yakınımzdaki ayı küre şekline sokarken, dünyayı tepsi şekline sokmuş?
    düz dünyacılar: – mal, senin gibi saflar olmasa akıllılar nerden geçinecek.
    – gerizekalı, sen NASA tarafından kandırılmaya devam et.
    – kandırılmak bedava
    – sen niye dünyanın küre olduğunu savunuyorsun. NASA’ya ortak mısın. onun yalanlarını savunuyorsun. NASA sana ne kadar ödüyor.
    – konuşma Atatürkün piçi
    – NASA çok zengin senin gibilerine para ödüyor
    – dünyayı düz yaradan ayı da küre yaratmış. cevabı beğenmedin mi? yoksa sen maymunmusun.

    Beğen

Trackbacks/Pingbacks

  1. Cem » Blog Archive » Yeni Tat - 25 Şubat 2014

    […] tarafından yönlendiriliyor iddiaları size acaba dedirtiyorsa yazarımız Tuğsan’ın Komplo Teorileri yazı dizisine göz atmanızda fayda var FDA ve EUFIC’yi mahkum etmeden […]

    Beğen

  2. Bahadır'ın Dükkanı – Acı, tatlı, ekşi, tuzlu, metalik ve MSG - 24 Ağustos 2014

    […] tarafından yönlendiriliyor iddiaları size acaba dedirtiyorsa yazarımız Tuğsan’ın Komplo Teorileri yazı dizisine göz atmanızda fayda var FDA ve EUFIC’yi mahkum etmeden […]

    Beğen

  3. Komplo Teorileri I: Aşırı şüpheci tutum etrafımızı sardığında - teyit.org - 15 Mart 2020

    […] Konuyu daha iyi anlayabilmek adına komplo kelimesinin etimolojisine bakmakta fayda var. Komplo (conspiracy), Batı dillerine Latince’den geçmiş “con” (birlikte, beraber) ve “spiratio”nun (ruh, nefes) birleşimi olan “conspirare” sözcüğüne dayanıyor ve “birlikte nefes almak” anlamına geliyor. Nişanyan Sözlük’te yer alan bilgilere göre komplo kelimesi dilimize, geçtiğimiz yüzyıl başında, Fransızca’da küçük entrika anlamına gelen ‘complot’ kelimesinden geçmiş. Bugün bu kelime “gizli tertip” anlamıyla kullanılıyor. […]

    Beğen

%d blogcu bunu beğendi: