Şu anda yokum, bilinçaltıma mesaj bırakabilirsiniz…

Bart Simpson’dan 2000 yılı seçimlerine gönderme.

Subliminal mesaj kavramı uzun bir süredir gündemimizi meşgul ediyor. Yalansavar okurlarından gelen talepler eşimin ricasıyla (!) birleşince bu konuyu da Yalansavar’a taşımak şart oldu 🙂

Öncelikle subliminal mesaj nedir, neden bu kadar tartışılıyor ve ne zamandan beri hayatımızda?

Subliminal kelimesi Türkçe’de de aynı şekilde geçiyor ama bulduğum en Türkçe karşılık ‘alt algısal‘ idi. Bu kelime aslında güzel açıklıyor. Bilinçli algılama düzeyimizin altında, bilinçsiz algı düzeyimizin üstünde kalan uyaranlara subliminal uyaran diyebiliriz. Örneğin izlediğimiz bir filmde milisaniyeden daha kısa bir süre boyunca ekranda belirip kaybolan bir görüntü ya da dinlediğimiz bir müzik parçasında maskelenmiş arkaplan sesi/melodisi bilinçli algımız dışında beynin belirli bölgelerini uyarabilir ve belli sonuçlar doğurabilir (1).

Tartışmanın nedenini anlamak için çıkış noktasına dönmemiz gerekiyor. Biraz gerilere, 1957 yılına dönüyoruz ve tarihe “Vicary Deneyi” olarak geçen bir olaydan bahsediyoruz.

James Vicary, New Jersey’de bir sinema salonunda Piknik isimli bir film gösterilirken özel bir cihazla 5 saniyede bir, saniyenin üç binde birinde görünüp kaybolan “Coca Cola iç!“, “Aç mısın? Patlamış mısır ye!” gibi mesajlar gösterdiğini ve bu sayede Coca Cola satışlarında %18,1 ve patlamış mısır satışlarında %57,8 artış kaydettiğini iddia ediyor (2). Bu olay epey fırtına koparıyor olmalı ki CIA bu deneyi temel alarak “Subliminal algılamanın operasyonel potansiyeli” adlı bir rapor yayınlıyor ve 1958’de bu tip reklamlar yasaklanıyor (3).

Gel gelelim bu deney değişik bilim adamlarınca tekrarlanıyor fakat belirgin bir etki gözlemlenemiyor. Psychological Corporation başkanı Dr. Henry Link Vicary’ye bu deneyi birlikte yapmak konusunda meydan okuyuyor (2). Ama sonuçta 1962’de James Vicary bu deney sonuçlarını dikkat çekmek için abarttığını, aslında elde edilen sonuçların anlam ifade etmeyecek kadar küçük farklara dayandığını itiraf ediyor (3).

“Çocuklara bir mesajım var!”

Tabi bu sonuçlar çok tartışma yaratıyor. Birçok tüketici markaların kendilerini manipüle ettiğinden endişeleniyor. Daha ötesi, 1980’lerde dini grupların Rock gruplarına subliminal mesaj yapıyorsunuz iddiası. İki grup aile İngiliz müzisyen Ozzy Osbourne‘a, şarkılarında geri maskeleme (backmasking) yöntemi kullanarak çocuklara intihar etmelerini telkin ettiğini iddia ederek dava açıyor. Mahkeme iki davayı da bu yöntemin işe yaradığına ilişkin kanıt olmaması nedeniyle reddediyor (8).

2000’de George Bush’un A.B.D. seçimlerinde subliminal mesaj kullandığı iddiası da bu konudaki toplumsal paranoyanın sonuçlarından birisi. Bush, seçim kampanyası sırasında rakiplerine ‘sıçan’ (rats) demekle ve bunu subliminal mesajla sağlamlaştırmaya çalışmakla itham ediliyor (8). Kampanya reklamında flu bir şekilde ekrana çıkan “Bureaucrats” yazısının son dört harfinin ekranda 30 milisaniye boyunca tek başına göründüğü görüntü kanıt olarak sunuluyor. Cumhuriyetçiler pardon diyerek reklam filmini geri çekiyorlar. Videoya buradan ulaşabilir ve 25’inci saniyesine dikkatlice bakabilirsiniz.

Bush rakibine sıçan dedi mi?

Konuyla ilgili bir espri de South Park‘tan gelsin: 15.sezonda yayınlanan “Broadway Bro Down” bölümünden şu alıntıyı izleyebilirsiniz…

Bilimsel Açıdan

Subliminal mesajlarla ilgili sorunlardan birisi nesnel algı seviyesiyle ilgili. Algının birkaç seviyesi var ve uyaranların bu seviyelere nasıl sızdığı tartışmalı bir konu. Algının ölçümlenebilmesi de çok zor. Örneğin zaten susuz hissediyorsanız izlediğiniz filmde su içen herhangi birisi de sizi su içmeye yöneltebilir. Benzer şekilde aç hissettiğinizde kokuların sizi belirli bir yiyeceği tüketmeye yönelttiği bilinen bir gerçek. Algıladığınız bu kadar çok uyaran arasında subliminal olanları özel olarak ayırmak kontrollü deney açısından zor bir süreç.

Özellikle Vicary’nin pardon demesinden sonra bilim dünyası subliminal mesajlar konusunda çok da pozitif olmayan bir yargıya sahip oldu. Çünkü bu deney ne kadar tekrarlansa  da anlamlı sonuçlar üretilemedi.

Öte yandan son yıllarda şaşırtıcı bazı gelişmeler oluyor ve bildiklerimizi gözden geçiriyoruz. En yakın örnek, geçtiğimiz yıl yapılan bir çalışmada belirli subliminal uyaranların beyinde farklı bölgeleri aktive ettiğinin fMRI görüntüleme sistemiyle tespit edilmesi oldu (6). Yakın zamanlı başka bir çalışmada daha ilginç bir bulgu elde edildi. Subliminal uyaranların beynin farklı bölgelerinde farklı motivasyonlar oluşturabileceği ve daha ilginci motivasyonların bile bilinçdışı çalışabilecekleri iddia ediliyor (5 ve 7).

En son Scientific American Mind dergisi bu olayı daha geniş kapsamlı olarak ele aldı(8). Aslında subliminal mesajlar bizi etkiliyor. Fakat görünen o ki beynimizin karar verme mekanizması o kadar karmaşık ki subliminal mesajlar bizim kararlarımızda bir bileşen olmaktan öteye gidemiyor.

“…Subliminal mesajlar bizim eğilimlerimizin dışında bizi yönetecek önergeler veremezler. Hatta biz bu çok basit önerilere son derece kısıtlı ve özel şartlar altında açığız. Çünkü bu bilinçaltı ipuçları bizim hafıza sistemimizin içinden tıpkı ekranda anlık beliren uyaran kadar büyük bir hızla geçiyor. Eğer bizim nihai amacımızla uyuşmuyorsa veya doğal eğilimlerimizi yansıtmıyorsa sanıldığı kadar güçlü değiller…” (8)

Aynı makalede anlatıldığı kadarıyla, bilim insanları Vicary deneyine benzer bir kurulum yapmış fakat  mesajların yerleştirilmesi konusunda birkaç varyasyon denemişler. Örneğin mesajlarda “Coca Cola” gibi yaygın bir marka yerine “Lipton Ice-tea” gibi daha az tüketilen bir marka kullanılmış. Mesaj hem “Madagaskar” filminin eğlenceli sahnelerinin arasına, hem de “Trainspotting” filminin rahatsız edici uyuşturucu sahnelerinin içine yerleştirilmiş. Önceden aldıkları tabletlerle susatılan deneklerin “Madagaskar” filminde aldıkları mesajdan etkilendikleri görülmüş. Ama dikkat edilirse susuz hissetmeyen ve subliminal mesajı uygun şartlar altında almayan seyircilerde herhangi bir talep yaratılamıyor. Ayrıca mesajın verilme anının karar verme anına olan uzaklığı da önemli bir parametre.

Bu konu son yıllarda çeşitli şirketlerin sigara bıraktıran ya da zayıflatan ‘kaset’ satışına başlamasıyla da gündeme geldi. Sözde bu kasetler subliminal mesajlar yoluyla bilinçaltımıza etki ediyorlarmış.

Hemen heveslenmeyin, çünkü bilimsel olarak, subliminal mesajlarla sigarayı bırakmak ya da zayıflamak plasebo etkisi dışında bir işe yaramıyor. Yapılan bazı çalışmalar (9,10) bu konuda bir neden sonuç ilişkisi olmadığını net olarak gösteriyor.

Zaten yukarıda anlattığımız gibi, subliminal mesajlar çok kısa bir süre beyne etkide bulunuyor. Bunların kalıcı etki yaratabildiğine dair bir kanıt yok. Karar vermeyi belli şartlarda etkilese bile yaşam stilini değiştirecek kadar güçlü bir etki yaratmaları olası görünmüyor.

Sonuç:

Subliminal mesajlar kullanarak  bilinçaltında alınan kararlara etki etmek mümkün olabilir ama bu yöntem abartıldığı kadar güçlü değil.

Kaynaklar:

[1] Wikipedia: Subliminal Stimuli

[2] Snopes.com: Subliminal Advertising

[3] Wikipedia: James Vicary

[4] Simon the Scammer Blog: Subliminal Advertising: Does it Exist?

[5] Neurologica Blog: Subconcious Motivation

[6] ScienceDirect: Exposure to subliminal arousing stimuli induces…

[7] Association for Psychological Science: Is Your Left Hand More Motivated Than Your Right Hand?

[8] Scientific American Mind: How Advertisements Manipulate Behavior

[9] Psychology and Marketing: The case against subliminal manipulation

[10] Journal of Applied Psychology: Subliminal self-help audiotapes: A search for placebo effects.

Not: Bu konunun doğası gereği bazı bilimsel makalelerin tam metinleri herzaman erişilebilir olmuyor. Bunlara üniversite ağlarından erişebilirsiniz. Birçok üniversite, kendi kablosuz ağlarından bu tip makale sitelerine sınırsız erişim sağlıyor…

Bart Simpson resmi bartsblackboard.com sitesinden alınmıştır, The Simpsons dizisinin tüm hakları Fox‘a aittir.

About Serdar

Yalansavar'ın İngiltere konsolosu, Boğaziçi Üniversitesi mezunu, girişimciliğin tadını almış bir daha bırakamamış, Londra gezgini, podcast tutkunu, kız babası, Greenwich Skeptics in the Pub teknikeri :)

3 Yanıt to “Şu anda yokum, bilinçaltıma mesaj bırakabilirsiniz…”

  1. Berna Devezer 15 Mayıs 2012 15:13

    Vicary’nin calismasiyla ilgili en buyuk problemlerden biri buyuk ihtimalle gercek bir deney olmamasi, yani bir kontrol gurubu kullanilmamis olmasi. Bir digeri de bu calismanin asil amaci. Subliminal mesajlarin isleyip islemedigini test etmekten ziyade, patentini almak istedigi bir tur “tachistoscope”un (algi alti mesaj gostermeye yarayan bir cihaz) calisip calismadigini test etmek istemesi. Dolayisiyla calisma medyaya–buyuk ihtimalle Vicary’nin istegi disinda–olmadigi bir sekilde yansitilmis ve bayagi bir sansasyon yaratmis zamaninda (kaynak: http://muse.jhu.edu/journals/asr/v006/6.4unit03.html). Kendisi zaten orjinal calismanin sonuclarini hic yayinlamamis; dolayisiyla bildigimiz kadari genelde kulaktan dolma ve medya tarafindan abartilmis bilgiler.

    Genel olarak yukarida yazdiklariniza katiliyorum. Subliminal mesajlarin etkisi varsa bile ne yonde olacagini kestirmek, genellemek ya da uzun sureli davranis degisiklikleri beklemek cok zor. Yalniz son on yilda hem psikoloji hem pazarlama alaninda subliminal ve supraliminal (algi ustu-bilinc alti diyelim) priming (atesleme??) konusunda bilimsel calismalar cok artti. Hala daha cok guclu ve kalici etkiler bulunamamakla beraber cok ilginc bulgular yayinlandi ve yayinlanmaya devam ediyor. Ornegin, istah acici, bastan cikarici yemeklerle ilgili mesajlara maruz kalan biri kendini tutamayip kontrolsuzce yemek yemek mi ister yoksa sagligini dusunup daha kontrollu tercihler mi yapar? Arastirmalar farkli durumlarda ya da farkli insanlar icin iki sonucun da ortaya cikabilecegini gosteriyor (ornegin, Fishbach, Friedman ve Kruglanski’nin 2003 Journal of Personality and Social Psychology makalesi). Belki daha da enteresan baska bir calismaysa Fitzsimons, Chartrand ve Fitzsimons tarafindan 2008’de Journal of Consumer Research’te yayinlandi. Bu calismada arastirmacilar Apple markasiyla “prime” edilen deneklerin (IBM markasina maruz kalanlara gore) onlerine koyulan basit bir gorevi tamamlamak icin daha yaratici cozumler urettigini gosterdi. Bir diger deneyde ise Disney Channel markasiyla prime edilenlerin (E! Online’la prime edilenlere gore) sorulan sorulara daha durust cevaplar verdigi bulundu. Dolayisiyla subliminal marka mesajina maruz kalmak o markayi satin alma istegi yaratiyor ya da yaratmiyor olabilir ama onun yaninda, beynimizde markayla ilgili baska kavramlarin aktive olmasina yol acabiliyor. Bu kavramlar da sonraki bazi davranislarimizi etkileyebiliyor.

    Bu tur enteresan deneylerin sayisi gun gectikce artiyor. Dolayisiyla, her tur hakli kuskuya karsin, subliminal mesajlar etkili degil diye bir sonuc cikarmamak gerekir. Su anki bilgimiz dahilinde bu tur mesajlarin etkili olduklari durumlar, etki edebildikleri kisiler, etkileyebilecekleri davranislar ya da kararlar oldugunu biliyoruz. Bu tur bulgular genelde kontrollu laboratuvar deneylerinden geldigi icin “alanda” ne sekilde tekrarlanabilir, ne kadar guclu etkileri olabilir henuz kesin bir bilgimiz yok. Gun icinde farkina varmadan o kadar cok mesaja maruz kaliyoruz ki (cogu algimizin disinda kalan), hepsinin bizde bir iz birakacagini dusunmek anlamsiz olur. Ama aralardan birileri siyrilip o gun verdigimiz bazi kararlari bir yone cekmeyi basariyor olabilir.

    Yalniz su an icin reklamcilarin ya da pazarlamacilarin subliminal mesaj yontemiyle tuketici davranislarini istedikleri yonde degistirmesi olasiligi sifira yakin. Dolayisiyla o konuda musterih olmak ama merak etmeye ve arastirmaya devam etmek lazim.

    Guzel bir yazi olmus, elinize saglik.

    Beğen

    • Öncelikle teşekkürler. Yorumunuz o kadar detaylı ki tamamını hazmetmek için biraz zamana ihtiyacım var.

      Ben bu yazıya ilk başladığımda bu işin altından çok saçma şeyler çıkacak diyerek başlamıştım. Vicary deneyi biraz yalancı çoban etkisi oluşturdu. Ama sizin de belirttiğiniz gibi umut vadeden çalışmalar var (konunun son zamanlarda ateşlendiğini wikipedia makalesinin kısalığından ve kaynak eksikliğinden anlıyoruz 🙂 )

      Özellikle teknolojik yöntemlerin kullanımı ve çok zekice kurgulanmış deneyler artarak devam edecek. Bu süreç tüm zihinleri etkileyebilecek sihirli bir formül üretir mi o belirsiz. Ama bu dosyanın tekrar açıldığı tespitiniz yerinde bence de.

      Yalnız şunu yazıda çok net ifade etmediğimi farkediyorum, onu açmak lazım.

      Subliminal mesajlar popüler kültürde çok abartılmış durumda. Google’da bu kelimeyi arattığınız zaman; insanların her yerde (çizgi filmler, diziler, reklamlar, vs.) subliminal mesajlar aradığını, bulduklarını ‘çok manyak birşey buldum’ diye youtube’a taşıdıklarını, bunun üzerinden komplo teorileri ürettiklerini, bazı girişimcilerinde bu alanda ‘mucizevi’ ürünler uydurduğunu görüyoruz.

      Sonuç cümlesinde ‘abartıldığı kadar güçlü değil’ bölümü aslında bu duruma karşılık geliyor. Yoksa yorumunuza katılıyorum; ‘bir işe yaramaz’ diye kestirip atılamayacak kadar çok pozitif çalışma var konuyla ilgili.

      Zaten herşeyi yalanlayacak değiliz ya 🙂

      Tekrar teşekkürler yorumunuz için!

      Beğen

  2. Sümer Öztanrıöver 16 Şubat 2016 09:54

    Merhaba
    Subliminal mesajların zayıf etkililiği konusuna katılıyorum. Etkisi, direkt hipnozun geçici etkisine benziyor: Yap-yapma. Üstelik çok daha güçlü ve etkili bir yöntem varken bununla oyalanmak anlamsız. Reklamcıların, politikacıların, örgüt liderlerinin kullandığı dolaylı hipnoz teknikleri çok güçlü olarak istenilen etkiyi yaratıyor. Ericsonian Hipnoz değimiz dolaylı hipnoz; hipnoza dirençli, hipnoz olmak istemeyen kişilere ve etkilenmek istenen kitlelere uygulanır. Bu teknikte önce zihnin eleştirel düşünme yetisi sekteye uğratılır, sonra telkin verilir. Örneğin bir cümle ile duyguları, anıları tetiklersiniz veya zihni konfüzyona sokacak anlamlı görünene anlamsız bir cümle verirsiniz, zihin onla uğraşırken ardından telkin cümlesi verirsiniz.

    Beğen