Bir Virüs, Bir İnkârcı, Bir Mahkeme ve Altı Makale

Dünyanın düz olduğunun, aslında aya gidilmediğinin veya Avustralya kıtasının aslında var olmadığının iddia edildiğini duydunuz mu? Cevabınızın evet olduğunu tahmin ediyorum, çünkü gerçeklerin aksine kürek çekmekten bıkıp usanmayan inkârcılar sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte daha görünür hale geldiler. Özellikle Covid-19 pandemisini yaşadığımız bugünlerde salgınlara virüslerin neden olmadığı gibi çılgın iddialara sıkça rastlıyoruz. Bu tip iddiaların bir çoğuna ilham kaynağı olan uzun soluklu inkârcılık hareketleri her zaman bu kadar basit değiller. Bu yazımızda kızamık virüsünün varlığını inkâr eden komplo teorisyeni bir virolog ve mahkemelere düşen bir meydan okumanın ilginç hikayesinden bahsedeceğiz.

24 Kasım 2011 tarihinde Gesundheitliche Aufklärung adlı bir web sitesinde Stefan Lanka imzasıyla “Kızamık Virüsü, ARANIYOR, 100.000 Euro Ödül” (Das Masern-Virus 100.000 € Belohnung! WANTED) başlıklı bir yazı yayınlanır. Lanka’nın iddiasına göre ilaç şirketlerinin aşı gelirleri domuz gribi ile ilgili (pek de açık olmayan) bir sebepten %19 civarında düşmüş ve bunu telafi etmek amacını güden federal hükümet tantanalı bir kızamık kampanyası başlatmıştır. Devletin ve Dünya Sağlık Örgütü’nün tüm nüfusu aşılama kampanyaları süredursun, Lanka bilim dünyasına açık bir davet gönderir (1, 7).

“Kızamık virüsünün varlığını (sadece iddia eden değil) kanıtlayan ve aynı zamanda virüsün çapını da gösterebilen bilimsel bir yayın sunan kişiye 100 bin Euro ödül verilecektir.”

Stefan Lanka, meşhur metnine bir okuru (Mr. Schlotthaus) tarafından espri amaçlı gönderilen bu resmi de iliştirmiş ve eklemişti: "Ödülü almak için başvuranlar böyle bir resim getirmesinler" (1).

Stefan Lanka, meşhur metnine bir okuru (Mr. Schlotthaus) tarafından espri amaçlı gönderilen bu resmi de iliştirmiş ve eklemişti: “Ödülü almak için başvuranlar böyle bir resim getirmesinler” (1).

Peki kimdi bu yazıyı yazan kişi, ve neden ciddiye alınmayı beklemekteydi?

 

Stefan Lanka “Enfeksiyon Kuramı”na Karşı…

Stefan Lanka bir biyolog ve virolog. 1980’lerde deniz biyoloğu olarak keşfettiği bir virüs üzerine doktora yaptığı dönemde HIV (Human Immunodeficiency Virus / AIDS hastalığına yol açan İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü) konusuyla ilgilenmeye başlamıştır. Lanka, bu dönemde HIV’in de dahil olduğu retrovirüslerin aslında uydurma olduğu fikrine kapılmıştır (2). ‘Varolmayanlar listesi’ni zaman içerisinde genişleten HIV-inkârcısı bu virolog, sahip olduğu akademik ünvanın ve kullandığı teknik dilin yardımıyla (3) mikrop kuramı inkârcılarından (Hastalıklara mikropların sebep olduğuna ilişkin yerleşik görüşü reddedenler) aşı karşıtlarına kadar geniş bir kitlenin merakla takip ettiği bir karakter haline gelmiştir.

Bir virolog olarak ‘virüslerin var olmadığını’ iddia etmek kulağa garip gelse de komplo teorisyenliğinin tüm özelliklerini taşıyan Lanka’nın daha sıradışı iddiaları da vardır (4). Örneğin enfeksiyon kuramının gelişimini, dönemin Fransa-Almanya-İngiltere ilişkileri paralelinde yürütülen bir dizi komploya bağlayan Lanka, virüs kavramının çıkışını humoral patolojinin (Hastalıkları vücuttaki temel sıvıların dengesiyle açıklamaya çalışan antik bir inanış) bilerek yanlış yorumlanmasına bağlamaktaydı (5).

Lanka’nın inkârcı yaklaşımında, neredeyse tüm inkârcılar gibi, komplo teorilerinin önemli yer kapladığını görmekteyiz. Bu durum da epey anlaşılır: Ana akımda yüzyıllar boyunca kabul görmüş yerleşik bir kurama karşı çıkabilmek için karşı tarafın ezici üstünlüğüne de net bir açıklama getirebilmeniz gerekir. Lanka da benzer yoldan giderek Süveyş kanalı krizinden Nazi döneminde Yahudi bilim insanlarının elimine edilmesine kadar bir çok tarihi olayı birbirine bağlamakta ve büyük oyunun arkasında dev endüstrilerin ve diğer çeşitli elitlerin olduğunu iddia etmektedir.

Tahmin edeceğiniz üzere, Alman biyoloğun inkâr listesinde kızamık virüsü de vardır. Kızamık hastalığının çeşitli psikosomatik tetikleyicilerin ve zehirlerin sebep olduğu bir cilt tahrişi olduğunu (6) düşünen Lanka, kızamık virüsü fikrinin tekrar hortlatılmasından da aşı şirketlerini sorumlu tutmaktadır.

Son yıllarda pek çok ülkede aşı karşıtlığının da artmasıyla kızamık salgınları yaşanmakta. Fotoğraf 2017’de Minneapolis’de bir çocuk kliniğinden. (Mark Zdechlik / MPR News file)

İşin içine aşılar girince Lanka’nın küçük bir web sitesinde yayınladığı sıradışı çağrı, Almanya’daki aşı karşıtları ve alternatif tıp yanlıları arasında epey ses getirir. Aslında Lanka’nın hedefi Alman Federal Hükümeti’nin en üst düzey sağlık örgütlerinden birisi olarak halk sağlığını izlemekten ve bulaşıcı hastalıklarla mücadeleden sorumlu olan Robert Koch Enstitüsü iken cevap pek de ciddiye almadığı bir yerden gelir.

 

Bilimsel Kanıtlar ve Mahkeme Süreci…

Meydan okumadan haftalar sonra, David Bardens adında bir doktor adayı Lanka ile temasa geçer ve 100.000 Euro konusunda ciddi olup olmadığını sorar. Lanka gayet ciddi olduğu cevabını verir. İnkârcı hareketlerin kanıt konusundaki bilim dışı yaklaşımlarını iyi bilen Bardens, meydan okumaya cevap vermeden önce bir noktayı çözmelidir.

Virüslerin herhangi bir hastalığın etmeni olduğunu kesin olarak kanıtlamak için hem virüsün görsel kanıtlarına, hem de biyokimyasal süreçlerini göstererek hastalık – patojen ilişkisini anlamamıza yarayan delillere ve yayınlara ihtiyacımız var.

”Virüslerin var olduğunu genellikle çıkarsama yoluyla belirleriz. Çoğu virüs mikroskopla görülemeyecek kadar küçüktür ve petri kabında bir bakteri gibi kolaylıkla yetiştirilemezler. Virüsler onlara karşı üretilen antikorların veya sahip oldukları viral proteinlerin izole edilmesiyle, sebep oldukları biyokimyasal aktivitelerin veya hastalıkların gösterilmesiyle ve nihayetinde viral parçacıklarının elektron mikrografileriyle tespit edilirler. Bütün bunlar bir araya geldiğinde nihai kanıtı oluşturur ama inkârcılar bunların dolaylı ve yanlış olduğunu iddia etmeye devam eder.”

Steven Novella (8)

Bilimsel yayınlar ve bunlar aracılığı ile edindiğimiz bilgi birikimi birbirinin üzerine eklenerek ilerler. Her yayın küçük bir araştırma sorusu belirler ve bunun üzerinde çalışır. Kızamık virüsü üzerine yapılan araştırmalar da aynı şekilde, bütünsel bir resmin küçük küçük parçalarına odaklanmıştır. Örneğin, yarım yüzyıldan fazla bir süredir kızamık virüsünün fotoğrafını çekebiliyoruz. Ayrıca hastalık yapma süreci ve mekanizmaları hakkında da elimizde kayda değer miktarda detaylı bilgi mevcut. Fakat bilimsel yayınların doğası gereği bütün bu bilgiler ayrı ayrı çalışmalardan geliyor.

Bunu bilen genç doktor adayı kütüphaneye girer ve kısa bir literatür araştırması yaparak altı farklı makale belirler (9). Bardens, 31 Ocak 2012 tarihinde aşağıdaki mektubu Lanka’ya gönderir.

Literatürden oluşturduğum detaylı derlemeyi ekte dikkatinize sunuyorum. Bunlar kızamık virüsünün varlığına ilişkin kanıtı, gerekli görselleri ve kızamık virüsünün çapı hakkındaki bilgileri içermektedir. Lütfen 100 bin Euro tutarı hesabıma transfer ediniz.

Bu kadar büyük bir parayı bu kadar küçük bir eforla kazanma şansı sağladığınız için de ayrıca teşekkür ederim.

Saygılarımla, David Bardens. (1)

İzleyen aylarda Stefan Lanka’nın kanıt olarak gönderilen makaleleri kabul etmeyeceğini açıklamasının ardından Bardens durumu mahkemeye taşımaya karar verir ve Bardens – Lanka davası 2014 yılında başlar. Davanın hemen başında kanıtların incelenmesi amacıyla Rostock Üniversitesinden virolog Andreas Podbielski’nin bilimsel görüşüne danışılmasına karar verilir. Ardından, bir yıl kadar süren mahkeme sürecinde Podbielski altı makalenin kesin kanıt oluşturduğu yönünde görüş bildirir.

Stefan Lanka mahkemede. (Kaynak: Frankfurter Allgemeine Zeitung)

2015 yılında açıklanan mahkeme kararı, Spiegel ve BBC üzerinden ana akım medyaya yayılır ve birçokları tarafından “bilim dünyasının bir zaferi” gibi karşılanır. Yargı, Bardens’in sunduğu kanıtların yeterli olduğuna ve Stefan Lanka’nın 100 bin Euro tutarında bir ödeme yapması gerektiğine hükmetmiştir. Bilim bir kez daha bilimdışını yenmiştir. Karanlık bilim karşıtları bir kez daha boyunlarını büküp bilimin üstünlüğünü kabul edecektir… Üç elma düşer ve…

Fakat hikaye burada bitmez…

 

İkinci Raunt: Lanka Vazgeçmiyor

Medya, Lanka’yı bir aşı karşıtı olarak görmekteydi ve bu yüzden mahkeme kararı, bir aşı karşıtının bilime meydan okuması, karşılığında da hak ettiği cevabı almış olması şeklinde lanse edilmekteydi. Mahkemeyi kazanan Bardens medyanın ve bilim camiasının tebriklerini kabul ederken öteki tarafta, aşı karşıtları kararı yok sayıyor gibiydi. Stefan Lanka ise küçük web sitesinden taraftarlarına seslenmeye ve davayla ilgili itirazlarını uzun uzun yazmaya devam etmekteydi (10). Önceleri ödemekte direndiği ödül tutarını tutuklama kararıyla karşılaşınca ödemek zorunda kaldı (10, 11). Fakat bir yandan da temyiz için hazırlanmaktaydı. Aralık 2015’te başlayan temyiz duruşmasından 2016 yılının ilk aylarında sürpriz bir karar çıktı.

Hatırlarsanız, Lanka’nın ilk çağrısında ‘bilimsel bir yayın’ ifadesi yer alıyordu (10). İşte buradaki ifade tarzı Lanka’nın itirazının en önemli noktası oldu. Lanka, bu ifadeyi ‘tekil’ anlamında değerlendirdiğini iddia etti. Oysa davacı Bardens bir değil, altı çalışma sunmuştu. Uzman tanık da ifadesinde bilimsel yayınların doğasından bahsetmiş ve herhangi bir konuda kesin kanıt olarak öne sürülebilecek tek bir çalışma olamayacağını onaylamıştı.

Bu itirazı değerlendiren mahkeme de meydan okumayı gerçekleştiren taraf olarak kuralları Lanka’nın tanımladığına hükmetti. Bardens’in ‘tekil bir bilimsel çalışma sunamadığını’, dolayısıyla meydan okumanın gereklerini yerine getirmediği karara bağlandı ve önceki mahkeme kararı iptal edildi (12).

David Bardens mahkeme kararı sonrasında açıklama yapıyor. Fotoğraf: Andreas Weimann (Kaynak)

Burada altını çizmemiz gereken bir nokta var: Bir önceki mahkeme kararına göre iletilen kanıtlar kızamık virüsünün varlığı şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlandı. Üst mahkeme de bunda hemfikir. Fakat Lanka’nın talebinin kelimesi kelimesine (tek bir kanıt şartı) karşılanmadığına hükmedildi ve bu teknik ayrıntıya dayanarak, alt mahkemenin kararı iptal edildi. Hatta mahkeme başkanı, kararın dikkatle yorumlanması gerektiğini belirterek salondaki basın mensuplarına seslendi: “Atacağınız başlıklara dikkat edin!” (10, 11, 13)

Mahkeme başkanının bu ricası tam da kızamık salgınıyla uğraştığı dönemlerde Almanya için önemliydi. Oysa aşı karşıtları bu karardan büyük bir zafer çıkardılar. Çarpıtılan karar aşı karşıtı sitelerde “Biyolog kızamık virüsünün gerçek olmadığını kanıtladı!” gibi başlıklarla yayınlandı. Bazıları işi bir adım öteye götürdü:

“…Dahası, bütün bilimsel literatürde kızamık virüsünün varlığını kanıtlayabilecek tek bir çalışma bile yoktur. Bu da son yıllarda milyonlarca kişiye ne enjekte edildiği sorusunu akıllara getirmektedir!… Kızamık virüsünün varlığına ilişkin tez yanlışlandı…” (14)

 

Mahkeme Sonucu ve Gerçekler

Özellikle Covid-19 pandemisini yaşadığımız bugünlerde Stefan Lanka’nın ve kızamık virüsü davasının tekrar hatırlandığını ve dava sonucunun yanıltıcı şekilde kullanıldığını görüyoruz. Covid-19 salgınının arkasında bir “büyük oyun” bulmak için türlü senaryolar yazan komplo teorisyenleri bu mahkeme kararına gönderme yaparak Lanka’nın virüs inkârcılığının tescil edildiğini iddia ediyorlar.

Stefan Lanka’nın eski videoları Koronavirüs etiketiyle tekrar dolaşımda.

Kızamık davasının ayrıntılarını öğrendiğimize göre, artık mahkemenin böyle garip bir karara imza atmadığını biliyoruz. Zaten bilimin ve eleştirel düşüncenin önemini kavrayan çok sayıda Yalansavar okuru için Stefan Lanka ve David Bardens arasındaki hukuki mücadelenin sonucu önemsizdir. Bilimsel olguları gerçek kılan, onun bir uzman tarafından dile getirilmesi ya da mahkemeler tarafından tescil edilip edilmemesi değil, onu destekleyen bilimsel birikimdir. Çok sayıda bilim insanı arasında kabul görmüş bu bilgi birikiminin, yani bilimsel konsensusun karşısına geçmiş birkaç komplo teorisyeni ya da şarlatan alternatif bir gerçeklik yaratamaz.

Öte yandan, bu hikayeyi biraz daha deşmek bize farklı saptamalar yapma imkanı tanıyacaktır. Bir an için, “Bu hikaye başka türlü bitseydi ne olurdu?” diye düşünelim. Lanka ödül parasını vermiş olsa ve temyiz süreci yaşanmasa ne değişecekti? Lanka tarafı için bir şey değişmeyeceğini söyleyebiliriz, nitekim ilk mahkeme sonrası gördüğümüz sessizlik ve Lanka’nın mektupları bu konuda ipuçları vermektedir (1). Lanka, kararı egemen elitlerin yönettiği mahkemeden sürpriz olmayan bir karar olarak görüyor, komplo teorilerine devam ediyordu. Belki de bu dava süreci olmasa, David Bardens’in temyiz duruşmasından sonra verdiği röportajda söylediği gibi (10), Stefan Lanka, kendi küçük çevresinden çıkamayacak, hayal bile edemeyeceği bir medya ilgisinden mahrum kalacaktı. Peki Lanka’nın meydan okuması cevapsız mı kalmalıydı? Lanka’ya ve akıl dışı iddialarına büyüteç tutmak bir hiç uğruna mıydı?

Bu soruları aktivizm bağlamında yanıtlamak epey zor. Özellikle Lanka davasını değerlendirmek geri görüş yanılgısı (Hindsight bias) içerecektir. Yine de bu tipte meydan okumalara cevap vermenin, geri tepme riski de düşünüldüğünde, dikkatle verilmesi gereken bir karar olduğu çıkarımını yapabiliriz.

Eğer günün sonunda taraflar işlerine gelen sonucu çıkarıyor ve kendi köşelerine çekilerek performanslarını kendi destekçileri ile kutluyorlar ise bu türden bir aktivizme harcanan enerjinin boşa gittiğini iddia etmek çok zor olmayacaktır. İnançların, kutuplaşmış bir tartışmanın hangi kutbuna yakın olduğumuza göre şekillendiği özellikle gerçek-sonrası (post-truth) tartışmaları sırasında sıklıkla dile getirilen bir konu.

Örneklendirmek gerekirse: Lanka’nın komplo teorilerine inanan birisi, mahkeme kararının kızamık virüsünün var olmadığını tescil ettiğine inanacaktır. Öteki kutupta olanlar için ise virüsler vardır ve kızamık virüsü gerçektir. İki taraf için de, mahkeme kararını okumaya bile gerek yoktur. Benzer şekilde, aşı karşıtları arasında aşıların otizme neden olduğu iddiasının Lancet dergisinde yer bulması bir zafer olarak algılanırken, derginin sonradan makaleyi geri çekmesi ve aksi yöndeki tüm bilimsel konsensus otomatikman bir komplonun parçası olarak algılanır.

Sonuç olarak aslında gerçeklik olgusu belli alanlarda kutuplaşmış tartışmaların kısır döngüsü içerisinde silikleşmeye başlar. Bardens-Lanka davası gibi olaylara bakarak eleştirel düşünce aktivizmini “gol atılacak bir mücadele” gibi görmenin çok verimli olmaması da bu yüzdendir. Yapmamız gereken, toplumun eleştirel düşünce refleksini geliştirmek ve bireyleri gerçek dışı iddialarda sıkça kullanılan temalara karşı aşılamaktır.

 

Son Söz…

Lanka’nın kızamık davası incelendiğinde inkârcı hareketlerin karakteristikleri hakkında da pek çok ipucu edinmek mümkün. Mikrop inkârcıları, düz dünyacılar, Chemtrails ve benzeri komplo teorilerini sistematik şekilde savunan bu akımlar (sosyolog Colin Campbell’in tanımıyla Cultic Milieu) bize son derece komik gelen iddiaları bile şaşırtıcı bir biçimde ciddiye alır ve içselleştirir. O kadar ki, David Bardens, bir söyleşisinde ne kadar çok tehdit aldığını ve bir dönem koruma tutmak zorunda kaldığını anlatır (10). Bardens bu konuda yalnız değil. Aşı karşıtlarıyla ya da iklim sorunu inkârcılarıyla mücadele eden birçok aktivistin de benzer sorunlar yaşadığını biliyoruz. Yankı odalarında evrimleşen ve radikalleşen bu tür akımların komplo kültürüyle bütünleşmiş retoriklerinin ne kadar zor kırılabildiğini de gördük.

Yine de morali bozulanlar için şunun altını çizmek lazım: Birçok inkârcı akım, internet ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla daha geniş bir hareket alanı bulsalar da çıkardıkları gürültüye oranla daha cılız bir topluluk. Örneğin aşı konusundaki Facebook grupları analiz edildiğinde, özellikle kritik zamanlarda aşı karşıtlarının aşı yanlısı gruplardan daha hızlı geliştiğini ve daha çok taraftar topladıkları görülüyor (15).

Yine de büyük resimde gerçekler hala işe yarıyor. Yanlış bilgiyi yaymaktan kaçınmak, hatta doğrusunu işaret eden uyarılar kullanmak yalan haberin yayılımını yavaşlatıyor.

 

Kaynaklar

(1) Olaf Simons, Omi Hatashin, David Bardens, “The Bardens vs Lanka Case | Chronolgy and documentation”, Positivism, 15 Nisan 2016, http://positivists.org/blog/archives/3881

(2) Mark Gabrish Conlan, “Interview (with) Stefan Lanka, Challenging BOTH Mainstream and Alternative AIDS Views”, Zenger’s, Aralık 1998, https://www.virusmyth.com/aids/hiv/mcinterviewsl.htm

(3) Stefan Lanka, “HIV; Reality or Artefact?”, Continuum, Nisan/Mayıs 1995, http://www.virusmyth.com/aids/hiv/slartefact.htm

(4) Stefan Lanka, “The History of the Infection Theory”, Almanca’dan çeviren: Sacha Dobler, AbruptEarthChanges.com, 17 Kasım 2017, https://abruptearthchanges.com/2017/11/17/dr-stefan-lanka-the-history-of-the-infection-theory/

(5) Stefan Lanka, “Dismantling the Virus Theory: The “measles virus” as an example”, Wissenschafftplus – Das Magazin, Haziran 2015, http://wissenschafftplus.de/uploads/article/Dismantling-the-Virus-Theory.pdf

(6) Wikipedia – David Bardens, https://en.wikipedia.org/wiki/David_Bardens

(7) Stefan Lanka, “Das Masern-Virus – 100.000 Euro Belohnung”, 24 Kasım 2011, orijinal bağlantıdan arşivlenmiş, web.archive.org/web/20120329214816/http://www.klein-klein-verlag.de/Viren-%7C-Erschienen-in-2011/24112011-das-masern-virus-100000-euro-belohnung.html

(8) Steven Novella, “Yes, Dr. Lanka, Measles is Real”, 13 Mart 2015, https://theness.com/neurologicablog/index.php/yes-dr-lanka-measles-is-real/

(9) Pepijn van Erp, “The Proof in Bardens vs. Lanka – Measles in Court”, 14 Mart 2015, https://www.pepijnvanerp.nl/2015/03/the-proof-in-bardens-vs-lanka-measles-court/

(10) Olaf Simons, David Bardens, “Interview mit David Bardens nach dem zweiten Urteil im ‘Masernprozess’”, 05 Mayıs 2016, http://positivists.org/blog/archives/6201

(11) StackExchange Skeptics Bölümü, “Did Germany’s Supreme Court rule that the measles virus didn’t exist?” sorusuna verilen cevaplar. Ekim 2017, https://skeptics.stackexchange.com/questions/39817/did-germanys-supreme-court-rule-that-the-measles-virus-didnt-exist/39821#39821

(12) Pepijn van Erp. “Disappointing outcome of Bardens vs. Lanka: measles proven to exist, but anti-vaxxer Lanka keeps his money”, 23 Ocak 2017, https://www.pepijnvanerp.nl/2017/01/disappointing-outcome-of-bardens-vs-lanka-measles-proven-to-exist-but-anti-vaxxer-lanka-keeps-his-money/

(13) Jan Friedmann, “Impfgegner siegt vor Gericht“, Spiegel Online, 16 Şubat 2016, http://www.spiegel.de/panorama/justiz/masern-wette-impfgegner-muss-nicht-zahlen-a-1077601.html

(14) Dave Mihalovic, “Biologist wins Supreme Court case proving that the measles virus does not exist”, PreventDisease.com, 27 Ocak 2017, http://preventdisease.com/news/17/012717_Biologist-Proves-Measles-Isnt-Virus-Wins-Supreme-Court-Case.shtml

(15) Johnson, N.F., Velásquez, N., Restrepo, N.J. ve diğ. The online competition between pro- and anti-vaccination views. Nature (2020). https://doi.org/10.1038/s41586-020-2281-1

(16) Olaf Simons, David Bardens, “The Bardens vs. Lanka Case | an Interview with David Bardens”, Positivism, 23 Mayıs 2015, http://positivists.org/blog/archives/3663

(17) NYU Tandon School of Engineering. “Red-flagging misinformation could slow the spread of fake news on social media.” [Araştırma: Yanlış bilgi uyarıları sahte haberlerin sosyal medyada yayılmasını yavaşlatabilir], 2020, ScienceDaily http://www.sciencedaily.com/releases/2020/04/200428112542.htm, Çeviri: Teyit.org, https://teyit.org/arastirma-yanlis-bilgi-uyarilari-sahte-haberlerin-sosyal-medyada-yayilmasini-yavaslatabilir/

 

Meraklısına Notlar

Altı Makale:

David Bardens’ın Stefan Lanka’ya kanıt olarak gönderdiği makalelerin listesi şöyle;

  1. Enders JF, Peebles TC. Propagation in tissue cultures of cytopathogenic agents from patients with measles. Proc Soc Exp Biol Med. 1954 Jun;86(2):277-286.
  2. Bech V, Magnus Pv. Studies on measles virus in monkey kidney tissue cultures. Acta Pathol Microbiol Scand. 1959; 42(1): 75-85
  3. Horikami SM, Moyer SA. Structure, Transcription, and Replication of Measles Virus. Curr Top Microbiol Immunol. 1995; 191: 35-50.
  4. Nakai M, Imagawa DT. Electron microscopy of measels virus replication. J Virol. 1969 Feb; 3(2): 187-97.
  5. Lund GA, Tyrell, DL, Bradley RD, Scraba DG. The molecular length of measles virus RNA and the structural organization of measles nucleocapsids. J Gen Virol. 1984 Sep;65 (Pt 9):1535-42.
  6. Daikoku E, Morita C, Kohno T, Sano K. Analysis of Morphology and Infectivity of Measles Virus Particles. Bulletin of the Osaka Medical College. 2007; 53(2): 107-14.

Meydan Okumalar:

Stefan Lanka’nın kızamık virüsü konusundaki meydan okuması ilk değil, son olmayacak. Hatta bu alanda pek çoğumuzun aklına ilk gelen, James Randi’nin 1 milyon dolar ödüllü yarışması olacaktır. JREF (James Randi Educational Foundation – James Randi Eğitim Vakfı) tarafından düzenlenen yarışma 1964’te başlamış ve 2015’e kadar sürmüştür. Paranormal ve doğaüstü bir yetenek gösterebilen ve bunu önceden anlaşılmış bir bilimsel test prosedürü altında tekrar edebilenlere vadedilen ödülü tabi ki kimse kazanamamıştır.

Bilim karşıtları arasında da buna benzer (hatta belki de James Randi’den etkilenen) birçok meydan okuma olmuştur. Örneğin düz dünyacıların 10K eğiklik çağrısı, Deepak Chopra’nın “fikirlerin arkasındaki biyolojik mekanizmayı açıklayana” 1 milyon dolar vadetmesi veya yaratılışçı Kent Hovind’in evrimi kanıtlayanlara 250 bin dolar ödül vereceğini söylemesi akla hemen gelen birkaç tanesi.

Randi yarışmasının hatıra çeki. Pi sayısına dikkat 🙂

Tabi ki bu meydan okumalar, James Randi’ninki de dahil, bir nevi gösteri. Belirlenen hedefler oldukça oynak. Örneğin Kent Hovind, evrim kanıtı olarak türler arasında geçişkenlik, evrende ‘yıldız tozu’ndan gezegen oluşması gibi erişilmesi mümkün olmayan hedefler seçmektedir. Virolog Lanka da kuşkusuz, teknik olarak mümkün olmadığını bildiği bir hedef koymuş ve kızamık virüsünün tek bir makaleyle gösterilmesini beklemektedir.

About Serdar

Yalansavar'ın İngiltere konsolosu, Boğaziçi Üniversitesi mezunu, girişimciliğin tadını almış bir daha bırakamamış, Londra gezgini, podcast tutkunu, kız babası, Greenwich Skeptics in the Pub teknikeri :)

Yorumlar kapatıldı.